Aile ve Sosyal İlişkiler: İslâmî Aile Terbiyesi
Değerli okurlarımız,
İslam Işığında Hayatımız başlığıyla sürdürdüğümüz yazı dizimizin üçüncüsünde, İslâmî aile terbiyesi ve çocuk eğitiminin temel prensiplerini kısaca ve temel hatlarıyla ele almaya çalışacağız.
Önce aile terbiyesi konusunda temel ölçüyü koyan bir ayetle sohbetimize başlayalım.
"Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun" (Tahrim, 66/6) ayeti, aile terbiyesinin önemine vurgu yaparken, anne-babanın çocuklarına karşı en temel sorumluluğunun onları cehennem ateşinden korumak olduğunu ifade etmektedir.
Yine Lokman suresinde, Hz. Lokman'ın oğluna verdiği öğütler üzerinden ideal bir aile terbiyesinin çerçevesi çizilir: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13). Hz Lokmanın oğluna “ يَا بُنَيَّ” (Ya büneyye- Ey oğulcuğum, yavrucuğum,) şeklinde hitab uslubu da çok anlamlı ve öğretici mesajlar içermektedir. Her biri uzunca bir yazı konusu olacak bu öğütler aslında bir baba ve oğul diyaloğu üzerinden tüm insanlığa verilen evrensel mesajlardır. Bu öğütleri başlık halinde yeniden hatırlayalım:
Allah'a ortak koşma!
Namazını dosdoğru kıl!
Annene ve babana iyi davran!
İnsanlardan yüz çevirme, böbürlenme, kibirlenme ve övünme.
İyiliği emret, kötülükten sakındır ve sabır göster!
Yürüyüşünde mutedil ol, Yeryüzünde kasılarak, böbürlenerek yürüme!.
Küçümseyerek insanlardan yüzünü çevirme
Başına gelenlere sabret.
Doğal ol ve sesini alçat!
Konuşman esnasında üslubuna dikkat et!
Ayetler arkasında rehberimiz ve önderimiz Peygamberimizin sözlerine bakalım, bize neler söylüyor. Hz. Peygamber (s.a.v) "Hiçbir baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha değerli bir miras bırakamaz" (Tirmizi) buyurarak, çocuk eğitiminin önemine dikkat çekmiştir. Başka bir hadisinde "Çocuklarınıza ikram edin ve onların terbiyesini güzel yapın" (İbn Mace) buyurmuştur. Hz. Rasulullahın aile terbiyesi konusundaki hadislerinin tümünü yazsak, geniş bir yekün tutacağı için şimdilik bu kadarla yetinelim
İslam alimlerinin aile terbiyesi hakkında söyledikleri, tavsiyeleri de bizim için büyük önem arzetmektedir.
İmam Gazali, çocuk eğitiminde şu prensipleri vurgular: "Çocuk, anne-babasının yanında bir emanettir. Çocuğun kalbi saf bir cevher gibidir. Her türlü nakış ve sureti kabule hazırdır. Eğer hayır öğretilirse hayır üzere yetişir, şer öğretilirse şer üzere yetişir."
İbn Sina, "Çocuk Eğitimi Risalesi"nde şöyle der: "Çocuğun eğitiminde ilk dikkat edilecek husus, ona güzel bir isim koymaktır. Sonra onu güzel ahlak sahibi bir süt anneye emanet etmek, ardından da mizacına uygun bir eğitim metodu belirlemektir."
Selçuklu veziri Nizamülmülk'ün "Siyasetname" eserinde anlattığı bir olay dikkat çekicidir: Bir hükümdar, oğlunun eğitimi için en meşhur hocayı saraya getirtir. Hoca ilk olarak "Çocuğunuzu eğitmeden önce, sizi eğitmeliyim. Zira çocuk, önce anne-babasını örnek alır" der.
Hz. Ali'nin (r.a) "Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onların yaşayacağı zamana göre yetiştirin" sözü, eğitimde çağın gereklerini gözetmenin önemine işaret eder.
İbn Haldun "Mukaddime"de şöyle der: "Çocuğa sert davranmak, onu yalana ve kötü huylara iter. Yumuşak başlılık ise onu cesaretlendirir ve şahsiyet sahibi yapar."
Osmanlı'da bir paşanın hatıratında rastladığımız şu olay çarpıcıdır: Çocuğunu tokatlayan bir babayı gören kadı, babayı çağırır ve "Evladına şefkatle davranman gerekirken ona şiddet uyguladın. Bu davranışın için tazir cezasına çarptırılacaksın" der.
İmam Şafii'nin öğrencisi Rebi b. Süleyman hocasından şunları naklediyor: "Hocam bir gün 'Çocuklarınıza üç şeyi öğretin: Allah sevgisi, Peygamber sevgisi ve aile sevgisi. Bu üçü varsa, diğer güzellikler kendiliğinden gelir' dedi."
Büyük müfessir Fahreddin Razi, çocuk eğitiminde dört temel prensip sayar: "İlki tevhid inancını yerleştirmek, ikincisi ibadet alışkanlığı kazandırmak, üçüncüsü ahlaki değerleri öğretmek, dördüncüsü hayat becerilerinikazandırmaktır."
Günümüzde yaşanmış bir örnek: Bir anne, çocuğunun yalan söyleme alışkanlığından şikayetle bir İslam alimine danışır. Alim, "Önce siz ve eşiniz bir ay boyunca hiç yalan söylememeye söz verin. Çocuğunuz sizden görerek öğrenecektir" der. Bir ay sonra aile, çocuktaki olumlu değişimi hayretle gözlemler.
İmam Rabbani "Mektubat"ında vurgular: "Çocuk eğitiminde en etkili yöntem, ona söyleyerek değil, yaşayarak öğretmektir. Anne-baba nasıl yaşıyorsa, çocuk da öyle yetişir."
Ebu'd-Derda (r.a) der ki: "Çocuklarınıza merhamet edin ki, size de merhamet edilsin. Onlara karşı sert davranmayın ki, cennetten mahrum kalmayasınız."
İslam terbiyesinde ceza değil ödül esastır. Hz. Aişe'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber hiçbir zaman çocukları azarlamaz, onları teşvik ederdi.
Gelecek yazımızda da inşallah “İslamın Işığında Hayatımız” seri yazılarımızı aile ve sosyal ilişkiler bağlamında bir başka yazı ile sürdüreceğiz.
O zamana dek “Allaha emanet olunuz, Rabbim bizleri yolunda ve onun yolunda hizmetten ayırmasın”. diye dua ediyorum.