İslâmî Kesimde Kavramlar, Değerler, Terimler Konusundaki...

xxx43

İslâmî Kesimde Kavramlar, Değerler, Terimler Konusundaki Kafa Karışıklığı

İSLAMÎ kesimde, bir kısım Müslümanlar arasında insana dehşet veren bir değerler ve kavramlar kargaşası hüküm sürmektedir. Buna paralel olarak internet medyası da çok kirlidir. Takma isimler, rümuzlar, sahte kimlikler ile bir yığın kişi zihinleri karıştırmak için yazmakta, yekun olarak yüz binlerce e-mail atılmaktadır.

İnternet medyasında taqiyye almış yürümüştür.

Ülkemizde, yakın tarihteki ârızalar ve kazalar dolayısıyla din kültürünün seviyesi düşmüştür. Siyaset konusunda olduğu gibi din konusunda da herkes konuşmakta, her kafadan ayrı ses çıkmaktadır.

Son kırk yıl içinde ülkemize dışarıdan hayli İslâmî fikir, inanç, görüş, neşreb ithal edildi. Bunların çoğu, Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığı ile uyuşmayan bid'at, yanlış, bozuk fikir ve görüşlerdir.

Bunlara bağlanan bazı kardeşlerimiz, muhalif kardeşlerini ağır şekilde tahkir etmekte ve onlara düşmanlık etmektedir. Bu tahkirlerin ve düşmanlıkların ne kadarı samimî Müslümanlar tarafından yapılıyor, ne kadarı ajanlar, provokatörler, küfre ve dalalete hizmet edenler tarafından yapılıyor, bu konuda bir rakam ve nispet vermek imkânı yoktur.

Ortada bütün dehşeti ile görünen gerçek, fitne fesat oluşudur, değerler ve kavramlar kargaşasıdır, Müslümanların "kardeşlik hukukuna ve İslâm nezaketine yakışmayacak bir şekilde" birbiriyle çekişmesidir.

Aşağıda bazı İslâmî kavram, değer ve terimleri sıralıyorum. Bunlar Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına göre haktır, doğrudur, bazısı mukaddestir.

1. ŞERİAT. İslâm dininin Kur'ân'dan, Sünnet'ten, İcmâ-i ümmetten ve kıyas-ı fukahadan çıkartılmış hükümlerinin tamamına verilen addır, İslâm ile özdeştir. Haktır, doğrudur, mukaddestir. Şeriatsiz İslâm olmaz.

2. FIKIH. İlk çağdaki büyük müctehidlerin (varyantlarıyla birlikte) yüz binlerce hadisin ışığında ortaya koymuş oldukları uygulamaya ait dinî hükümlerdir. Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığında dört hak mezhep vardır, beşincisi yoktur. Fıkıh da çok şerefli bir ilimdir. Haktır, mukaddestir.

3. TASAVVUF. İslâm'ın ahlâk boyutudur. Kur'ân'a ve Sünnet'e dayanır. Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat'a aykırı tasavvuf olmaz. Gerçek tasavvuf, olgun Müslüman yetiştirir. Şeriata uygun gerçek tasavvuf haktır, doğrudur.

4. MEZHEB. Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığında dört hak mezhep vardır. Dördü de doğrudur. Aralarında usûl ve temelde hiçbir aykırılık ve ihtilaf yoktur.Bu mezhepler olmadan bir Müslüman iki rekat namazı bile nasıl kılacağını öğrenemez.

5. İCAZET. Bir kimsenin gerçek din alimi veya gerçek tarikat şeyhi olabilmesi için geçerli ve sahih icazeti olması gerekir. İcazet, İslâmî bir diploma olup, sahibini, kendi hocasından, onun hocasından, onun hocasından... tâ Resûlullah Efendimize (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadar hiçbir kopukluk olmadan ulaştırır.

6. ORYANTALİST. Arapça bilen, İslâmî ilimlerin bir kısmını müşteşrik, doğu bilimci gözüyle okumuş akademisyen, araştırıcı kişidir. İcazeti olmadığı için ulema sınıfından değildir.Bu gibi kimseler asla ictihad yapamaz, fetva veremez, Ümmet-i Muhammed'e rehber olamaz. Oryantalist olarak yetişmiş, bu arada veya sonradan icazet almış ise din alimi sayılır. Lakin bir şartla:

Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına aykırı bir söz etmeyecek, çizgiden dışarıya çıkmayacak.

7. KUR'ÂN TEFSİRİ. Meşru ve muteber iki türlü tefsir vardır. Riyavet tefsiri, dirayet tefsiri. Bunun dışındakiler rey ve heva tefsiridir ve bunlara itibar edilmemelidir. Günümüz Türkiye'sinde, Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına uymayan hayli Kur'ân tercümesi, meâli ve tefsiri bulunmaktadır. Bunların içinde büyük yanlışlar, aykırılıklar, bozuk yorumlar yer almaktadır ki, bazılarının küfre yol açtığı iddia edilmektedir.

8. SÜNNET. İslâm dininin ve Şeriat'ının ikinci temel kaynağıdır. Sünnet'i inkâr veya tahkir eden dinden çıkar, mürted olur. Peygambere itaat İslâm'ın temel farzlarındandır. Sünneti inkâr eden Kur'âniyyûn fırkası bozuk bir fırkadır. Peygamberimizin sahih ve doğru hadîslerini ayıklamak, bu ayıklama işinde Avusturyalı bir Katolik Cizvit papazıyla işbirliği yapmak büyük bozukluktur. Maazallah!... Ehl-i Sünnet alimleri, mevzuat kitapları tasnif ederek, asıl olmayan hadîsleri zaten ayıklamışlar ve bildirmişlerdir. Onların hiçbiri, sahih-doğru hadîsleri ayıklamak gibi bir cinnet ve cür'ete kapılmamıştır.Hele bu işte bir Cizvit papazını istihdam etmek... (Bu konuda ileride, başka bir yazıda bilgi vereceğim..) Müslümanlar Efendimizin (Salât ve selam olsun O'na) Sünnetini, hadîslerini canları gibi korumalıdır.

9. İSLÂM MEDRESELERİ. Din ilimleri İslâm medreselerinde okunur ve öğrenilir, din alimleri medreselerden yetişir. Bizde bunlar kapatılmıştır ve tekrar açılmalarına kesinlikle izin verilmemektedir. İslâm aleminin bir çok ülkesinde Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığına göre ilim okutulan medreseler bulunmaktadır. Hindistan'da, Pakistan'da, başka yerlerde. İslâm dinine karşı ideolojisi olan rejimlerin resmî din okullarından gerçek din alimi yetişmesi imkânsız olmasa bile çok zordur.

Türkiye Müslümanları şu anda vesâyet altındadır. Ülkemizde yüzde yüz din ve inanç hürriyeti yoktur. Bütün dinî müesseseler, dinî eğitim laik rejimin kontrolü ve baskısı altındadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı devletin, genel müdürlük seviyesinde resmî bir kurumudur.

Yüz binden fazla müftü, vâiz, imam, müezzin, Kur'ân ve din dersi hocası resmî memurdur ve devlet bütçesinden maaş almaktadır.

Müslümanlara kendi bağımsız ve hür din okulları açma müsaadesi verilmemektedir.

Küçük çocuklara din ve Kur'ân dersi vermek yasaktır.

İslâm dininin emri olan başörtüsü okullarda ve üniversitelerde yasaktır.

Başörtülü bir hanım hukukçu avukatlık yapamamaktadır.

Son seçimlerde başörtülü İslâm kadınlarının sandık başında vazife görmesi yasaktı.

Başka din mensupları patriklerini, hahambaşılarını kendileri seçtikleri halde Müslümanlar din başkanlarını kendileri seçemiyor.

Diyanet'e baskı yapılıyor, sahih hadîslerin ayıklanması isteniyor.

Diyanet'e baskı yapılıyor, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü taraftarlığı isteniyor.

Diyanet'e baskı yapılıyor, güneydeki bir medresenin avlusundaki havuza yapılan salaş köprüden çan ve ezan sesleri içinde papazlarla, sarıklı resmî bir müftünün birlikte geçmesi komedisi oynanıyor.

Mason locaları açık, tasavvuf dergâhları kapalı.

Türkiye'de çoğunluğu oluşturan Sünnî Müslümanların, din dışı Tarihsellik-Fazlurrahman mezhebini veya fırkasını kabul etmeleri konusunda sinsi propagandalar ve baskılar yapılıyor.

Bu yazım, Ehl-i Sünnet ve Cemaat mezhebinden olan kardeşlerime mahsustur. Diğer Müslümanlara da selam ederim.

Sünnî Müslümanlar din konusunda , ilim konusunda, Sünnî âlimlere ve fakihlere tâbi ve bağlı olsunlar. Birkaç isim vereyim:

Şeyhülislâm Mustafa Sabri efendi, Düzceli Muhammed Zahid Kevserî efendi, Yusuf İsmail en-Nebhanî, Elmalılı Hamdi efendi, Dersiamdan Ömer Nasuhi Bilmen efendi, Bulgaristanlı Ezherî Ahmed Davudoğlu hoca, Silistreli Süleyman Hilmi efendi...

Daha isimleri sayılacak çok Sünnî hoca, hakikî din alimi var.

Hindistan'da, Pakistan'da, Mısır'da, Suriye'de, öteki bilâd-ı İslâmiye ve arabiyede icâzetli Sünnî hocalar çoktur. Müslümanlar bunlara tâbi olmalı, İslâm'ı bunlardan öğrenmeli, bunların emir ve nasihatlerini can kulağıyla dinlemeli ve yerine getirmelidir. Aksi taktirde kafalar karışır, doğrunun yanında yanlış bilgiler öğrenilir ve zarara uğranılır.

Kur'ân'a, Sünnet'e, Şeriat'a zıt olan her şey hederdir.

Ey Müslümanlar!.. Din konusunda cadde-i kübradan gidiniz... Ümmet içinde dinî bir konuda ihtilaf ve tefrika olursa siz Sevad-ı Azam içinde olunuz... Cumhur-i ulemaya tâbi olunuz... Dinî konularda şazz (aykırı) görüş ve re'ylere tâbi olmayınız... İnsî şeytanlardan, sahte hocalardan fetva istemeyiniz ve onların fetvalarını ve ruhsatlarını kabul ve onlarla amel etmeyiniz... Dinde reform, yenilik, değişiklik, tarihsellik, ılımlı İslâm gibi şeytanî vesvese ve iğvalardan bucak bucak kaçınız... Zamanımızda üç hak İbrahimî din vardır, Peygamberimizi inkâr ve tekzib edenler de ehl-i necat ve ehl-i cennettir diyen sapık cereyanlardan uzak durunuz... Mason ve sapık sarıklıları kendinize mürşid ve rehber kabul etmeyiniz...

Cenab-ı Hak cümlemizi kurtulmuşlar taifesine ilhak buyursun.

Kaynak: Milli Gazete