İslamafobi Küresel Bir Saldırı...

Ünal SADE

Çoğu zaman ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile de birleşerek etkisini katlayan “İslamafobi” maalesef modern! Dünyada “yeni normal” olarak güç kazanmaya devam ediyor. Müslümanlara karşı nefret ve ayrımcılık sözde “modern dünyanın kendi standartlarından” istisna bir olgu olarak yerleşmeye ve el altından desteklenmeye devam ediyor.

Her geçen yenilerini duyduğumuz,

Cami ve mescidlere, okullara saldırılar ara vermeden devam ediyor. (Kundaklama, nefret söylemli yazılar, domuz başı bırakma vs) Bildiğim en son örnek İsveç’te yaşandı. İsveç’in Örobro kentinde Müslüman çocukların eğitim gördüğü “Alsalamskolan” isimli okul maskeli iki kişi tarafından kundaklandı. Yeni Zelanda katliamı bile ibret olmuyor ve özellikle Avrupa’da bu saldırılara karşı etkin ve caydırıcı bir strateji oluşturulmuyor. 

Müslümanlara ve kıyafetlerine Bireysel gibi görünen saldırılar da her geçen gün artıyor. Özellikle başörtülü kadınlar “Özgür” batıda artık özgür değiller. Yolda, toplu taşıma vasıtalarında her yerde tacize maruz kalıyorlar.

İsviçre…30 İnsana Tahammülü Olmayan Ülke…

Özgürlükler ülkesi İsviçre’de hiç bir zaman oylama konusu yapılmaması gereken bir “insan hakkı” halkoylamasında sunuluyor ve %51,2 ile “peçe ve burka yasağı” kabul ediliyor. 

Lucerne Üniversitesi’nin araştırmasına göre İsviçre'de neredeyse hiç burka giyen yok ve yaklaşık 30 civarında kadın peçe takıyor. Yaklaşık nüfusu 8,6 milyon olan İsviçre nüfusun yaklaşık %5’i Müslüman. Müslümanların çoğu Türkiye, Bosna ve Kosova’dan geliyor.

Doğrudan demokrasi övgüsünün idolü İsviçre’de daha önce de minare inşasını yasaklamak İçin oy kullanılmıştı.

Doğrudan demokrasinin geldiği nokta vahim. Şöyle de özetleyebiliriz. 9 milyon nüfusa sahip ülkede yaşayan 450 bin civarındaki müslüman nüfustan peçe takan 30 insana tahammül yok. Ve burası haksız  olarak “dünyanın en demokrat ve özgür” ülkeleri arasında ismi yer alan bir ülke...

(Yukardaki afiş İsviçre Halk Partisinin Sokak afişlerinden… Aşırılığı Durdur, Radikal İslamı Durdur)

Bir yasak da Sri Lanka’dan geldi...

Hint Okyanusunda yer alan 22 milyon nüfuslu bir ada ülkesi Sri Lanka’nın nüfusunun çoğunluğunu Budistler oluşturur. Nüfusun %10’u ise Müslümanlardan oluşuyor.

Sri Lanka Kamu Güvenliği Bakanı Sarath Weerasekera Kalutara kentinde Budist tapınağında düzenlediği toplantıda “halka açık yerlerde burka giyilmesini yasaklayan yönergeyi” imzaladığını söyledi. Bakana göre burka “bir dini aşırılık ve kesinlikle yasaklanacak”

Ülkede aynı zamanda İslami eğitim veren medreseler de kapatılıyor.

Fransa… İslamafobi’nin Cumhuriyet Değerlerine Saygı Maskesinde Hayat Bulduğu Ülke

Benzeri gelişmeleri Fransa’da da görüyoruz. 16 Şubat’ta Ulusal Mecliste kabul edilen yasa tasarısı 30 Mart’tan itibaren Senato’da görüşülecek. İslamafobi ve ayrımcılık içeren yasa taslağı Fransa ‘da sürekli protesto ediliyor.

Tasarı yasallaşırsa Müslümanların hayatına her alanda müdahale edilebilecek. Kamuya açık yerlerde başörtüsü takılması, çocukların evde eğitim alması, camilere ve yönetimlerine müdahale edilmesine, dini sebeplerle doktor tercihine kadar pek çok alanda müdahale söz konusu olacak. 

Yasa tasarısı Macron tarafından “İslamcı ayrılıkçılıkla mücadele” diye tanıtılmış, gelen tepkiler üzerine tasarının adı “Cumhuriyet değerlerine saygıyı güçlendiren prensipler” olarak değiştirilmiş olsa da konunun dalga dalga yayılan “islamafobik” cephenin yeni bir saldırı alanı olduğunu hepimiz biliyoruz.

Danimarka…Polis Gözetiminde Kur’an-ı Kerim Yakılan Ülke…

Diğer taraftan demokrasi, insan hakları ve hürriyetlerle örnek gösterilen Danimarka’da ırkçı Sıkı Yön Partisi Lideri Rasmus Paladun günlerdir Kopenhag’ın farklı semtlerinde Kur’an-ı Kerim’i yakıyor ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Müslümanlara hakaret ediyor. Üstelik de bu çirkin eylemi polis gözetim ve korumasında yapıyor.

Tüm bunlar ve türevleri son 3 ayda gerçekleşiyor ve yenileri sırada...

Kendimizi kandırmayalım. 11 Eylül saldırılarıyla birlikte start verilen küresel bir eğilim haline gelen “islamafobi” müslümanları şeytanlaştıran bir ideoloji haline geldi. Bunlara “münferit” gözüyle bakmak safdillik olur. İslam dünyası “ortak bir akılla” bu eğilimle mücadele etmek ve bu konuda organize olmak zorunda. Yoksa hayat müslümanlar ve inanç hürriyetleri için  her yerde zor olacak ve çember daralacak...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.