Türk Amerikan İşadamları Derneği Onursal Başkanı ve Erdem Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Zeynelabidin Erdem, hem siyaset hem de ekonomi dünyasında açıklamalarına dikkat edilen renkli bir kişilik.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın danışmanları arasında da yer Erdem, Suriye’de devam eden sıcak gelişmeler üzerine önemli açıklamalarda bulundu.
Saynur Tezel Özgentürk’ün hazırlayıp sunduğu Günlük programının konuğu olan Erdem’in yaptığı dikkat çekici değerlendirmelerden bazı kesitleri dikkatlerinize sunuyorum. Konuşmanın tamamını adı geçen programın arşivinden izleyebilirsiniz. (CNNTÜRK, 03.09.2013)
“Obama’nın dediği gibi 72 saat bir süre düşünülürse çok büyük bir faturası yok. Yani Türkiye için çok büyük ama Amerika için 20-30 milyar dolar arası bir şey. Bu uzadığı takdirde 1 trilyon dolar…
Suriye çok derin. Osmanlılardan beri iki tane devlet çok güçlü, İran ve Suriye. İran, bin yıldır içerisine girilip parametreleri çözülmüş bir devlet değil. Suriye ise cumhuriyet ilanından sonra, Rusya’nın tamamen kapsama alanının içerisinde kalmış ve Rusya’nın bütün teknolojisini satın almış…
O halde Suriye, belki Türkiye’den daha fazla silah yığını olan, 20 milyon nüfuslu, küçük bir maddi geliri olan, fakat Ortadoğu’nun dengelerini değiştirebilecek potansiyelde bir ülke. Bugün Irak’ın başına gelen gibi üçe bölünebilecek, İslam’ın da çok yara alabileceği hatta eğer bu devam ederse bu coğrafyada yatay fakat İran’a ulaşan, Türkiye’yi de içine alan, Ürdün’ü içine alan, Kuzey Irak ve Irak’ı içine alan bir savaş bile olabilir…
Bu bir program, bu İslam’a yönelmiş bir dağıtma programı. Irak’a girişte bir programdı. Irak’a girişin arkasından Bush hükümeti, dışişleri bakanı, pentagon özür diledi, ‘Biz kimyasal silah var sanıyorduk’ diye. Hatta balistik füzelerinin dahi adedinin verildiği ve hepsinin yalan çıktığı; 4 milyon insanın yerinden olduğu, yaklaşık 2 milyon insanın öldüğü, 1 milyon insanın hapishanelerde çürütüldüğü, 2 milyon kadının dul kaldığı bir o kadar çocuğun da sokakta sahipsiz olduğu ve ayda da en az bin kişinin öldüğü bir Irak bıraktılar arkalarında.
Artık Suriye vurulmalı, askeri otoriteleri teslim olacak noktaya getirilmeli ve masaya çağırılmalıdır.
Ankara’nın istediği değildir bu. Ankara ne isterse o olur böyle bir şey yok. Batı, Ankara’yı da, Türkiye’yi de hangi parametrelerle böleceğini, nerede savaş çıkaracağını, nasıl bir felakete doğru götüreceğini planlayan, programlayan bir ilan edilmemiş hem dost hem düşmandır. Hem müttefik hem karşı gruptur. Çünkü Türkiye artık Ortadoğu coğrafyasında çok büyüdü, söz sahibi oldu, Afrika’sına, Asya’sına, Türki Cumhuriyetlerinin ana Asya kıtasındaki etkinliğine hükmeden, sözünü geçiren bir devlet durumundadır.
Ekonomik durumu da bugün mevcut Avrupa ülkelerine oranla çok daha ileri ve çok istikbali olandır. Türkiye her şeyden evvel hem hukuku, hem barışı, hem sağlığı, hem ekonominin müşterek yürümesini sağlamaya çalışan bir devlet.
Bundan hem rahatsızlar hem de bir sibop olarak ellerinde tutuyorlar. Türkiye onları dinletme otoritesine sahip değil. Türkiye Asya’yı dinletir, Türkiye Arapların belli bir bölümüne söz geçirir, Türkiye bugün Afrika kıtasındaki Müslümanlara hatırı olan bir devlettir. Ama batının oyunuyla eşitleşmiş, kalleşliği öğrenmiş, sahtekârlığı yapan, arkadan bölücü teröristi besleyip sonra sahneye çıkaran devlet olma niteliğinde değildir.
Türkiye hala berrak, düz, kaliteli ve çok düzgün bir politika izliyor. Bu politikasında da şu ana kadar başarılıdır. Ama onu ne kadar dinlerler, sıfır. Neden? Şuradan belli, eğer Türkiye’yi dinliyor olsalardı, Türkiye bir sene evvel müdahale istedi, bir buçuk sene evvel istedi, olurdu. Hayır, o olmadı.
Unutmayın İsrail, Arap dünyasının parasını yöneten, siyasetini yöneten, Amerika ile işbirliği yapıp arkadan istediğini yapan bir devlettir.
Dolayısıyla, bütün Müslüman devletlerin dost sandıklarının içinde ajanlık yapan ve kendilerine çok düşmanlık yapan ülkelerin olduğunu unutmamamız lazım. Türkiye bugün bu işe bir şekilde hâkim. Nasıl? Biraz önce söylediğim gibi Müslümanlara kendini kabul ettirmiş. Ama bugün Amerika’ya hala daha bizim geçmişte olduğu gibi bazı olaylarda istediğimizi yapamıyoruz. Mesela Irak’a girilmesi, Türkiye’nin bütün parametrelerini bozdu. Türkiye çok çabaladı bunu olmasın diye, çok uğraştı ama oldu.
Suriye aynı duruma düşecek ve Suriye’nin efekti Türkiye’ye, İran’a, Ürdün’e ve bütün Müslümanlara da ulaşacak.
Onun için dış güçler Müslümana ve Müslümanın enerji kaynaklarına musallat olma yönünde kararlı, programlı, düzgün toprak kazanabilen ve gelecekte de İsrail coğrafyasından daha büyük bir Müslüman devletin olmadığı bir noktaya doğru gidiliyor.
Mısır’ın oyunu Irak’ın oyunundan daha büyüktür. Mısır göreceksiniz ki çok ciddi bir kitle, çok düzgün bir Müslüman ülke, en az üçe bölünecek. En az bugünkü Suriye’yi Mısır’da 6 ay sonra yaşayacaksınız. Onun için tekrar ediyorum bu musallat güçlerin bütün Müslüman ülkeleri, bölüp bölüp parçalayıp istedikleri şekle getirip yutma imkânına sahip olacakları günleri bekliyorum.
Biz çok sağlam durabilmemiz için, moralmen çok yüksek düzeyde olmamız lazım. Biz Türk’üz ve farklı bir irademiz var.
Evvela laik bir devletiz, ikincisi bizde bir diktatörlük yok. Fakat içimize girip istediklerini yapabilecek kabiliyette olduklarını biliniz. Ve ona da müsaade etmeyiniz. Televizyonlarda yalan yanlış konuşanlara da itibar edilmemelidir.
Batı Irak’tan sonra inandırıcılığını kaybetti, Esed’e gelene kadar… Affedersiniz bizim Kuzey Kıbrıs’ı Avrupa Birliği’ne almayan ve sahte yüzüyle 600 bin kişilik Güney Kıbrıs’ı borcuyla, casusluk işleriyle, eroin esrar kaçakçılığıyla, silah kaçakçılığıyla, terör örgütlerinin casusluk yaptığı alanıyla Avrupa Birliği’ne alacak olan yüzsüz, karaktersiz, aşağılık bir toplum ile karşı karşıyasınız.
Ben bunu söyleme hakkına sahibim çünkü Türkiye aldatılıyor. Bugün Türkiye’nin ekonomisi, Türkiye’nin değer yargıları, hukuki şartları, Romanya’dan da iyidir, Bulgaristan’dan da iyidir.
Türkiye’nin başlıkları açılmıyor. Egemen Bağış’ın söylediklerinin hepsi doğru. Bize kasti yapıyorlar. Türkiye’nin kendi kumaşlarından olmadığını biliyorlar, aralarına almak istemiyorlar. Böyle bir ortamda bir Afganistan Türkiye’si görmek istiyorlar. Bir Pakistan rezaleti yaratmak istiyorlar. Çünkü gelecekte bunlar bir buçuk milyar Müslümanı hazmedemeyecekler. Bir buçuk milyar Müslüman hazmedilemeyecek. 11 Eylül 3. Haçlı seferi ilanı idi. Fakat olmadı, yalanları, parametreleri tutmadı. Olmayacak inşallah, ama işte oluyor. Bazı yerlerde oluyor.
Eylül sendromundan ben korkmuyorum. Çünkü Türk işadamı paraya ulaştı. Türk halkı, ihracatı, ithalatı, lüks arabaya binmeyi, doğuda bölünmüş yolun olduğu, üniversitelerin, havaalanlarının, barajların her şeyin yapıldığı Türkiye var bugün. Umarım bir takım güçler yanlış yapıp Türkiye’yi karıştırmak için çok büyük bir emek harcamazlar. Türkiye’nin bir olması, birlik olması, iradeli olması gerekiyor.”
recep.kocakk@gmail.com