"İMAM " der ki:
Ben sana bir öğreti sunuyorum... Köktenci ve pazarlığa kapalı bir öğreti bu... Sulandırmak falan yok... Bu öğretiye göre yaşayacaksın... Ahlaklı olacaksın mesela... Kanaatkar olacaksın... Faize zinhar bulaşmayacaksın...
Köşe dönmek için çırpınmayacaksın... Komşun açken tok yatmayacaksın... Parayı bulduğun an villa inşaatına girişmeyeceksin... Lüks ve debdebe peşinde koşmayacaksın... İşçini ezmeyeceksin... Borsada oynamayacaksın... Dünyevi iktidarını perçinlemek için alavere çevirmeyeceksin... Heva ve heveslerine teslim olmayacaksın... Bencillik yapmayacaksın... Sadece kendi çocuklarının geleceğini düşünmeyeceksin...
* * *
"Öğretmen" der ki:
Ben sana yeni bir sistem getiriyorum... Köktenci ve pazarlığa kapalı bir sistem bu... Modern olacaksın... Laik olacaksın... Cumhuriyet"e sahip çıkacaksın... Pozitivizme inanacaksın... Aydınlanmacı olacaksın... Padişahın kulu değil, cumhuriyetin yurttaşı olacaksın... Cumhuriyet"in getirdiği yeni düzene ödünsüz inanacaksın... Türkiye Cumhuriyeti"nin şeyhler, müritler ülkesi olmasına izin vermeyeceksin... Aklını kiraya vermeyeceksin... Geriye değil ileriye bakacaksın... Eskiye dönme arzusunda olmayacaksın... Yeniye açık olacaksın... Çağdaş olacaksın... Cumhuriyet değerlerini sulandırmaya kalkmayacaksın...
* * *
"Öğretmen imama yenilmiştir" şeklinde bir saptamada bulunan...
Ünlü sosyal bilimcimiz Şerif Mardin Hoca fena halde yanılmaktadır...
İşin aslı şudur:
"Öğretmen" de kesin olarak mağlup olmuştur, "imam" da...
"Öğretmen"in söyledikleri de sulandırılmıştır, "imam"ın söyledikleri de...
Bu halk, ne tam olarak "öğretmen"e kulak vermiştir, ne de tam olarak "imam"a...
Biraz "öğretmen"den, biraz "imam"dan alıp...
İşine gelen bir sentez yapmıştır...
Hepsi budur...
Bu kadardır...
* * *
AKP"nin galibiyeti, "imam"ın galibiyeti anlamına gelmez...
Çünkü...
AKP, "imam"ı kendine uydurmuştur...
"İmam" ne söylerse söylesin...
Ne kadar ahlak vaaz ederse etsin...
Ne kadar ahlakçı söylemlerde bulunursa bulunsun...
AKP bildiğini okumaktadır...
AKP"nin okuduğu şudur:
"İmam"ın fazla ahlakçı kaçan taraflarını es geç / Kişisel yaşamını en üst noktada müreffeh kıl / Gerisine boş ver...
AKP işte bununla meşguldür...
Öyle olmasa...
"Kanaatkarlık" gibi muazzam bir vurguya karşın...
Borsada oynamalar, villa inşaatları, dünyevi hırslar, ihale ifsatları falan nasıl açıklanacak ki?
Faizin haramlığının unutulması, sistemin yeni zenginleri olma çabası, hayatı müreffeh kılmak için her yolun mubah sayılması...
Nasıl bir izah yapılacak bunlara?
* * *
Diyeceksiniz ki:
Madem öyle...
O zaman "türban" konusunda gösterilen bunca direncin anlamı ne? Neden şaraba el sürmekten imtina ediyorlar? Neden hayatlarında hep bir din vurgusu var?
Cevap veriyorum:
Sanılanın aksine insanların fikirlerinden vazgeçmeleri, görüntülerinden vazgeçmelerinden daha zordur...
Çünkü...
Biri acayip soyutken, diğeri çok somuttur...
Somut olanın değiştirilmemesi, değiştirilememesi bundandır...
Ayrıca...
Görüntüye sahip çıkarak, "imam"la arayı tam manasıyla açmak istemiyorlar...
"İmam"la aradaki bağı görüntüyle olsun korumak istiyorlar...
İşin mahiyeti açısından ise "imam"dan çok uzak düşmüş durumdalar...
Ama gelin görün ki...
Ne Şerif Hoca farkındadır bunun, ne "öğretmen", ne de "imam"...