İran'la ilgili bir yazı veya haber varsa ilk aklımıza gelen hemen helikopter kazasında İran Cumhurbaşkanı ve yanında bulunanların ölümüdür. Ancak son haftada İran iki kez bizim gündemimize geldi. Bunun birincisi ilginç bir videoydu. Bu videonun ne zaman çekildiği, görüntülerin üzerinden ne kadar zamanını geçmiş olması çok da önemli değil. Önemli olan vakıadır. İran dini lideri Tahran’daki bir kitap fuarını geziyor orada eline bir kitap alıyor. “Osmanlı'nın Rumlara yaptığı zulmü(!) çok güzel anlatıyor” diye kitaptan bahsediyor. Oysaki onun bahsettiği mevzu kitapta olan değil kendi aklında olan. Hazır bir kitap fuarı, yanında kamera ve mikrofonlar var. Kocaman dini lider(!) yalan söyleyecek değil ya… Hemen içinde var olan Türk düşmanlığı konusunda satır arasında mesajını veriyor.
Eline alıp da bir dizi hezeyanları sıraladığı kitap nedir diye merak eden varsa kısa bir özet sunalım. (Bu konuda çalışma yapıp özeti paylaşan dostlara da ayrıca teşekkürler.)
Kitabın adı: Ekmek ve Şarap
Yazar Ignazio Silone; memleketi İtalya'da gerilimler yükselirken II. Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önce bir siyasi kurgu romanı olarak kaleme almıştır. Faşizme, özellikle de Benito Mussolini ve Joseph Stalin'in faşist rejimlerine karşı çıkan bir çalışma olan Silone, bunun bir kısmını İtalya'dan sürgündeyken yazar.
Roman, Benedetto'nun bir zamanlar öğretmenlik yaptığı okuldan gelenlerin katıldığı bir toplantıda en sevdiği öğrencisi olan Spina'yı sorgulamasıyla başlıyor. Spina'nın artık İtalya'da siyasi isyan tohumları ekmeye çalıştığını öğrenir. Bu arada, yaşlı görünmek için iyot kullanan Spina olduğu ortaya çıkan yaşlı görünümlü bir adam Nunzio Sacca adında bir doktora yaklaşır. Spina, papaz cübbesi giyip Paulo adında bir rahip gibi poz verir.
Sonunda Spina Roma'ya gider ve gizlenmemiş kimliğine geri döner. Mussolini'ye ve savaşa destek için toplanan öğrencileri gözlemler. Daha sonra bir kiliseyi yok etmek için bomba hazırlamaya çalışırken meydana gelen patlamada hayatını kaybeden hayal kırıklığına uğramış bir öğrenciyle arkadaş olur. Savaş karşıtı duygularla grafiti yazarak Roma'yı dolaşır, ancak adını ifşa etmekle tehdit eden biri tarafından keşfedilir.
Paulo, Rocca'daki Benedetto'ya döner. İkisi de ülkenin zor durumda olduğu konusunda hemfikirdir ama çözüm bulamazlar. Nihayet bir ayin sırasında birisinin kutsal şarabı kurcalaması üzerine zehirlenir. Paulo, çok sayıda arkadaşının devlet yanlısı güçler tarafından tehdit edildiğini veya öldüğünü gördükten sonra İtalya'nın karlı dağlarına kaçar. Arkadaşı Cristina onun izinden gitmeye çalışır. Roman, ona ulaşma umuduyla dağlarda dolaşırken sona erer; Bitkinliğe sürüklendikten sonra bir kurt sürüsü etrafını sarar ve haç işareti yapar.
Kitabın özeti budur.
İlahi adaletin işine bakın ki bu video çok da konuşulamadan bu sefer helikopter kazası meydana geliyor. Helikopter kazasını ilk olumlu tepkiler yani destek Türkiye'de geliyor ve bir Akıncı TİHA yola çıkıyor. Tüm dünyanın gözü önünde cumhurbaşkanının bindiği helikopterin düştüğü yeri bildiriyor. Sonra da işlem tamam oluyor.
Ne garip değil mi? Siz birilerine laf atayım derken bu sefer Allah sizi onlara muhtaç duruma düşürüyor. Tamam, özür dileyecek haliniz de yok. Ama bütün dünyanın gözü önünde insanlık dersi alıyorsunuz. Nasıl bir kurşun ki namludan çıkınca geri size dönüyor.
Aslında fıkra bu kadar demek bile yeterli…
Helikopter düştü mü, düşürüldü mü? Bunda kimlerin parmağı ve nefesi var? Bunu bilmek zor.
Ama Suriye’de Şii olmadığı için ölenlerin ahı var…
Yemende çıkarılan vesayet savaşının mağdurlarının gözyaşı var…
Filistin’i destekliyor gibi yapıp, arkadan çevrilen oyunların rüzgârı var…
Yahudi’nin parmağı olsa da mazlumların duası ve feryadı daha ektin bence…
Kalanı da siz ilave edin…