Irak'ın kuzeyinden bakınca Türkiye

xxx78

ERBİL (Kuzey Irak)- Bölgede ikinci bir Dubai'ye ihtiyaç var mı? Bana sorarsanız yok; ancak Irak'ın kuzeyinde yaşayan Kürtler “Erbil yakında Dubai olacak” iddiasındalar. Bunu da büyük bir gururla ifade ediyorlar. Uçakla tepeden baktığınızda, geleneksel evleri, eski çarşısı ve tarihî yapılarıyla tipik bir Irak kenti Erbil; yeni inşa edilen bulvarlar ve caddelerin iki tarafında sıralanan yapılara baktığınızda ise kıpraşan Dubai özentisini hemen fark ediyorsunuz.

Binalarının çoğu Türk müteahhitlerin imzasını taşıyor. Belki uluslararası şöhrete sahip taahhüt şirketlerinin ilgilendiği projeler de olmuştur, ama benim görebildiklerimin çoğu amatör hissi veren inşaatlardı. Akşam kaldığımız oteldeki odamın kapısı elektronik anahtarla açılmayınca, yönetici, “Anlarsınız ya” anlamına gelecek biçimde, “Bizim otel Türk müteahhit tarafından yapıldı” mazeretini yapıştırıverdi.

Aldığım izlenimim şu: Kuzeydeki Kürt yönetimi Türkiye ile ticarete özel önem veriyor ve ilişkilerin daha da yakınlaşmasını teşvik ediyor. Gerekirse bizimkilerin bazı usulsüzlüklerine göz yummayı da göze alarak... Çarşı-pazar dolaşanların verdiği ortak rapor şu oldu: Dükkânların neredeyse hepsinde ağırlıklı olarak Türkiye'den gelen mallar satılıyor; içilen tek bir şişe suyu var, üzerinde İngilizce bir isim yazmasına rağmen şişenin dolumu İstanbul'da...

Türkiye ilgisinin sebebi, kendilerini bölgede yalnızlıktan kurtaracak çıkışın güneyden olacağına duydukları kuşku mudur? Olabilir. Irak'ın bütünlüğü içerisinde federe bir yönetimi kabul etmelerine rağmen, Kürtler, kuzeyi daha güvenilir buluyor gibi... Özellikle son zamanlarda iyice sıklaşan temasların getirdiği olumlu hava etkisini sürdürmeye başladığı için herkes mutlu görünüyor. Irak Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Celal Talabani'nin çok yakını Erbilli bir Kürt, bana, “CHP lideri Deniz Baykal'ı da bekliyoruz” dedi ve ekledi: “Türkiye'de iktidar-muhalefet bize bakışta yakınlaşırsa bundan Türkiye kazançlı çıkar...”

Bazen söz olarak kolay görünen, uygulamada güçlük çıkartır; burada tam tersi bir süreç yaşanıyor: Yakın zamana kadar Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki yönetimle işbirliği yapması olağanüstü zor görünüyordu, oysa birdenbire işbirliği kanallarının açıldığını gördük... Kuzeyde yaşayan Kürtler'in PKK'ya bakışları değişip Ankara'nın haklılığı daha fazla vurgulanır olunca, Ankara da Irak bütünü içinde en iyi anlaşabileceği kesitin Kürtler olabileceğini keşfetmiş oldu.

Yönetimden biri, bana, “PKK sizin için ne kadar sorunsa bizim için daha büyük sorun” cümlesini bunu anlatmak için sarf etti.

Ancak “PKK” deyip geçilen örgüt, eskisi kadar yeknesak değil, içinde değişik fraksiyonlar var ve birinin yaptığını diğeri bozmaya can atıyor bu fraksiyonların... Sonlarını getirebilecek süreç başladığından beri kendilerine yeni hâmiler aramaya da başlamışlar. Hayatları boyu kan dökmekten başka bir iş yapmamış militanları yeni dönem bayağı düşündürüyor olmalı; süreci ne yapıp edip durdurma hevesi depreşebilir bu düşüncelerin sonunda...

PKK'nın tasfiyesi gerçekleşecekse, bu, bu gerçekler göz önünde tutularak gerçekleşecek...

Kısa bir Erbil ziyareti çok iddialı tezler kurmak için elbette yeterli değil; ancak ne kadar kısa tutsanız da ziyaretinizi, bir durumu tespit edebiliyorsunuz: Irak'ın kuzeyi giderek ve galiba hızla Türkiye ile yakınlaşıyor. Bağdat'la olan ilişkilerinden daha samimisini Türkiye'yle kurma çabasında Kürtler...

Dün açılan iki petrol sahasından elde edilen petrolün istikameti Yumurtalık'tı ve bu girişim Bağdat'ı üzme pahasına yapıldı.