Sonunda alıştık değil mi?
Cumhuriyet Başsavcısı AK Parti'nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunda nasıl şaşırmıştık hepimiz.
İkinci kez ve daha büyük çoğunlukla kazandığı genel seçimin üzerinden bir yıl geçmemişken, tek başına iktidar olan bir partinin kapatılması ve hem Cumhurbaşkanı'nın hem de Başbakan'ın siyasi yasaklı olmaları isteniyordu.
Sade biz mi şaşırmıştık ki?
AB sözcüleri "İnanamıyoruz... Olmaz böyle şey" içerikli demeçler vermekteydi.
Bir de şimdi bakın ortama... Alıştık hepimiz.
Hatta bazıları AK Parti kapatılmış gibi alternatifli çözümler bile üretmeye başladı.
Öyle ki durum, eğer AK Parti kapatılmazsa bu yeni bir şok dalgasına neden olacak sanki.
Ayrıca Avrupalılar da artık alışmış "kapatılma"ya.
Dün Hürriyet'te Ertuğrul Özkök, bir ay ara ile konuştuğu "Avrupa'nın büyük ülkelerinin önemli şahsiyetleri"nden aldığı mesajları okurlarına aktarıyordu.
Buna göre Özkök'ün bir ay önce konuştuğu bir önemli şahsiyet, AK Parti'nin kapatılması halinde AB'de "Bir ülke hariç hepsi, ilişkilerin durdurulmasından yana" görüşünü seslendirmişti.
Şahsiyetler konuşuyor
Ertuğrul Özkök bu önemli şahsiyetin önemine ilişkin bir ipucu vermek için de "Avrupalı temsilcinin yanında bir kadın danışmanı vardı" ibaresini de eklemişti.
Ama biliyoruz ki dün dündür ve bugün bugündür.
Nitekim Ertuğrul Özkök geçen hafta bir başka Avrupalı "Önemli şahsiyet" ile konuştuğunda farklı tabloyla karşılaşmıştı.
Aynen aktarayım:
- Ancak geçen hafta bir başka büyük Avrupa ülkesinin önemli bir şahsiyeti ile konuştum. Konu yine aynı meseleye geldi. O şahsiyet farklı bir şey söyledi. "Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi çılgınlık olur. Ayrıca amacımız demokrasiyi yerleştirmekse, böyle bir karar tam aksine antidemokratik güçlerin işine yarar." Tekrar ediyorum, konuştuğum kişi, AB'nin büyük ve etkili bir ülkesinin şahsiyetiydi.
Bu çizgi böyle devam ettiği takdirde Ertuğrul Özkök'ün çeşitli aralıklarla konuşacağı Avrupalı önemli şahsiyetlerin ne tür mesajlar vereceklerini kestirmek tabii ki zor değildir.
Çeşitli varsayımlar
Diyelim ki temmuz ayının sonlarındayız ve Anayasa Mahkemesi'nin kapatma davasına ilişkin kararı hâlâ açıklanmamış.
Avrupalı önemli bir şahsiyet bu durumda herhalde, "Kararı beklemek için tatilimizi erteledik, kapatacaklarsa kapatsınlar da artık kadın danışmanımla Güney Fransa'ya gitsem" diyecektir.
Diyelim ki, Anayasa Mahkemesi eylül ayında kararını açıklıyor ve AK Parti'nin kapatılması istemi reddediliyor.
Bu durumda bir başka Avrupalı önemli bir şahsiyet herhalde şöyle konuşacaktır Ertuğrul Özkök'e:
- Bizi hem şaşırtıyor, hem uğraştırıyor, hem de utandırıyorsunuz. Türkiye'nin hukukunun da demokrasisinin de, AB standartlarından geri düzeyde olduğunu düşünerek, size bakıyoruz. Bu yüzden 20'nci yüzyılda başbakan asan bir siyasi ortam, 21'inci yüzyılda iktidar partisi kapatıp başbakan yasakladığı zaman, biz bunu iyiye doğru gelişme olarak görürüz. Ama AK Parti kapatılmayınca bütün hesaplarımız alt üst oldu.
Ertuğrul Özkök Avrupalıları bırakıp "Ankaralı önemli şahsiyetler"in kapatılmaya ilişkin tutumlarındaki değişimi bize yansıtsa, konuya daha fazla ışık tutacaktır. Mesela bu önemli şahsiyetler, Hürriyet'in yayın politikasına da görüşleri ağırlıklı biçimde yansıyan Sabih Kanadoğlu veya Vural Savaş gibi hukukçular da olabilir.