İki günden beri "insanlık çare ve çözüm arıyor" dedik ve ikinci yazımızın sonunda bu çarenin "Adil Düzen/ Adil Ekonomik Düzen" olduğunu ifade ettik.
Bu sistem/düzen aslında yeni bir düzen değil, binlerce yıldan beri bilinen ve günümüzde çağımızın sorunlarını çözecek şekilde dizayn edilen "peygamberlerin sistemi/düzeni"dir.
İnsanlığın büyük sorunlar yaşadığı dönüm noktalarında daima "ulu'l-azm" yani "azimet sahibi" bir büyük peygamber gelir ve çağının sorunlarını çözerdi. Burada o peygamberlerden birkaçının sadece isimlerini anacağım, siz de onlardan her birinin kendi çağının hangi sorunlarını çözdüklerini düşünün: Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Davut ile Hz. Süleyman, Hz. İsa ve son peygamber Hz. Muhammed; hepsine selâm olsun.
İsimlerini andığım her bir peygamberin hangi sorunu çözdüğünü hatırladınız, değil mi?
Binlerce yıldan beri var olan bu "peygamberler sistemi/düzeni" sayesinde her çağın ana sorunları çözümlendiğine göre; demek ki bundan sonraki çağların sorunları da aynı sistemle, aynı düzenle çözümlenecektir.
Bu konuda anlaştıysak, şimdi de sistemin mekanizması üzerinde duralım.
Sistemin/düzenin mekanizması çok basittir.
"Adil Ekonomik Düzen"de, liberalizmde olduğu gibi herkes serbest rekabet içinde çalışacak ve üretimini yapacaktır.
Devlet ne yapacak?
Devlet "Genel Hizmet" (25 çeşit hizmet) verecek, bedelsiz "Genel Sigorta" yapacak, halka "Faizsiz Selem Kredisi" verecek, çalışan emek sahiplerine işverenleri borçlandırarak "Faizsiz Çalışma Kredisi" verecek, üreticilere de "Faizsiz Ham Madde Kredisi" verecektir. İşletmeci mamulünü satınca devlet parasını tahsil edecektir.
Devlet verdiği "Faizsiz Kredi" ve "Genel Hizmet" karşılığı "hâsıladan ve cirodan vergi" alacak. Toplanan bu vergilerle çalışamayanlara ve çalışanlara yardım edecek; daha doğrusu -yeryüzü yaşayanlar olarak hepimizin malı olduğuna göre- "yeryüzünün kira parası"nı verecektir. Gelir dağılımındaki "denge" de şöyle sağlanacaktır: Yol, su, elektrik, yakacak gibi hizmetlerin yarısı parasız olacak; diğer yarısı yani daha fazla tüketenler (zenginler) için iki misli fiyatla satılacaktır. Halka yarısı bedava bölüştürülecektir.
Sistem/düzen özetle böyledir.
Bu sistem kapitalizm değildir, çünkü tekel sermayenin sömürüsü önlenmiştir.
Bu sistem sosyalizm de değildir, çünkü halkın mülkiyet hakkına dokunulmamıştır.
Önemli bir detayı bir kere daha hatırlayıp hatırlatalım: Bu sistemin temelleri Hazreti Davut peygamber zamanında atılmış, İbraniler döneminde uygulaması başlatılmıştır. Halkın yapacakları işleri halk serbest rekabet içinde yapar, devlet "faizsiz kredi" verir ve "genel hizmetleri" yapardı. Halkın yapamayacağı işler ise "vakıflar" şeklinde organize edilerek yapılırdı. Bütün bu faaliyetler devletin denetimindedir ama her biri kendi başına bağımsız işletmelerdir. Yollar böyle işletilir; halk bedava gelip geçer, arabalar bedava gelip geçer. Şimdiki gibi paralı yol veya paralı köprü olmaz, olamaz! Arabaya veya yakıta konan zamla masraflar karşılanır. İşte bu "peygamberler sistemi"nin çağımızdaki adı "Adil Düzen"dir.
"Adil Düzen" ile "Adil Ekonomik Düzen" bizim icat ettiğimiz bir düzen değildir.
Biz sadece geçmişte ortaya konup uygulanan sistemi çağımıza uyarlamaya çalıştık.
Hatalarımız olabilir, eksiklerimiz olabilir; buyurun, eksikleri birlikte tamamlayalım.
İnsanlık çare ve çözüm arıyorken, bizim dediğimizi veya bizim önerimizi aynen yapma durumunda değilsiniz ama iyi biliniz ki; beş bin yıllık mazisi olan, dört büyük dinin kaynağını teşkil eden bir sistemi unutmaya ve unutturmaya çalışırsanız, kesinlikle başarıya ulaşamazsınız. Aynen sisteme/düzene karşı çıkan geçmişteki nice kavimler gibi...