İnsanlık tarihi, özgürleşerek insan olma bilincine varmak isteyenlerle, insanın özgürleşmesini yani insan olma vasfını elinden almak isteyenler arasında süregelen kıyasıya bir mücadeledir. Kısaca tarih; “insan olma” ve “bunu engelleme” mücadelesidir. Türkiye’nin -özellikle yakın- tarihi bu mücadelenin bariz örneklerini serer gözler önüne. Yıllardır bu topraklarda yaşayan insanların kimliklerine, dillerine, inançlarına ve ırklarına bakılmaksızın özgürleşmelerini engelleyen güçlü, nüfuzlu bir kitle vardı karşılarında… Şüphesiz bunların karşısında da yılmadan, korkmadan insanlık adına mücadele eden bir başka kesim vardı. Onurlu, şerefli ve insani değerlerin yüceltililiği bir dünya arzulayan özgürlükçü kesimdi bu.
Güçlü, otoriter ve özellikle silahlı olan kesim iktidar alanlarını genişletebilmek için insanı ve değerlerini hiçe sayarak akıl almaz yol ve yöntemlere başvurdu hep. Bu topraklarda yaşayan simitçisinden, memuruna, sanatçısından, iş adamına varıncaya kadar her türden inanca, düşünceye ve mezhebe mensup insanları aşağıladı mağdur etti ve onları yok saydı. Kimseyi insan yerine koymadan sadece güçlü kalabilmek için gayret sarf ettiler. 50 yıldır bunu başarmışlardı. Elli yıldır burada yaşayan insanların hayatlarını zindan ettiler. Bu insanlar özgürlük, demokrasi, hukuk nedir bilmeden yaşadılar. Bilenleri de yaşatmadılar! Darbelerle, işkencelerle, yasaklarla, suikastlarla ve bombalarla bir hayat geçirmek zorunda bırakıldılar. Açlık ve sefalete içersinde insan olmayı bile unuttu insanlar.
Özgürlükçü kesim insanlaşma yolunda, ahlak, vicdan ve hak-hukuk yolunda en ufak bir taviz vermeden bu güçlü, eli silahlı kitlenin karşısında dimdik ayak durdu yıllarca. Çok ciddi bedeller ödediler. Halk nezdinde küçük düşürüldüler, kendilerine bölücü, hain, satılmış, uşak vs. denildi, hapishanelerde çürüdüler, enselerinden kurşun yediler ancak insanlaşma yolunda en ufak bir yılgınlığa bile düşmediler. Sürekli olarak insanı ve değerlerini yücelttiler. Ahlak dediler, hukuk ve demokrasi dediler. Bugün ETÖ’ ye rağmen insanlık adına bir yol kat edebilmişsek eğer özgürleşme yolunda bedel ödeyen bu insanların sayesindedir. Bugün “Kürt açılımı” adı altında Kürtlerde birer insan olarak görülmeye başlanmışsa bu ülkede bu insanlık adına mücadele eden özverili bir kesimin gayretlerinin sonucudur.
Türkiye eski Türkiye değil artık. İnsanın ve değerlerinin konuşulmaya başlandığı, özgürlüğün, insan haklarının ve hukukun yerli yerinde kullanılmaya başlandığı yeni bir sürece girilmiştir. Eskiden bu kavramlar istismar edilir, bu kavramlar kullanılarak insanların inançları, değerleri, hak ve hukukları yıpratılırdı. Kardeşlik bilinci bile istismar edilir örneğin Kürtler Kürtçeden vazgeçtiği ölçüde kardeş olarak ilan edilirdi. Kürtler tüm haklarından feragat ettikleri ölçüde kardeşlerimiz olurdu. Bugün ise insanlık adına tüm kavramları yerli yerine oturtuyor ve geçmişin kirli sayfalarını bir bir deşiyor başta kendimiz olmak üzere her türlü olumsuz düşünce ve sistemle yüzleşiyoruz. Yüzleştikçe onurumuz ve şerefimiz artıyor. Kendimize olan güven artıyor. Geleceğe umutla bakıyoruz. Çocuklarımız adına seviniyor. Farklı kültür, inanç, dil ve mezhepten olanlarla bir arada yaşamanın hazzını daha şimdiden tatmaya başlıyoruz.
CHP ve MHP’nin itirazları umurumda bile değil. Balyoz,Kafes adı altında planladıkları hain tezgahlarda umrumda değil.Çeşitli oluşumların kaygılarını, endişelerini ,vatan elden gidiyor serzenişlerini aldırmıyorum bile. Ülke ne bölünüyor, ne çürüyor ne elden gidiyor ne satılıyor nede emperyalist ülkelerin tezgâhına geliyor. Aksine özgürleşiyor, vatandaşına değer veriyor, farklı olanı dışlamıyor, yok saymıyor gün geçtikçe adaletsizliklerinden arınıyor, kirlerinden temizleniyor. İnsanlarımız artık bu topraklarda yaşıyor olmanın verdiği bilinç ve sorumlulukla hareket etmektedirler. Oylarıyla iktidar ettikleri hükümette bu bilinç ve sorumlulukla sivilleşmeye dönük politikalarını devreye sokmaktadır. Bu ülkede ilk kez tersi olması gerekirken bir iktidar partisi muhalefete soyunmuştur ve kıyasıya muhalefet etmektedir. Eksikliklerimiz yok değil. Ancak girdiğimiz yol bu sefer demokrasi ve özgürlükler yolu. Bir çok eksikliği bu yolda gidereceğiz. Yolda öğreneceğiz birçok şeyi. Bu bakımdan hükümetin Kürt açılımını destekliyorum. Eksiliklerine rağmen mükemmel bir başlangıçtır bu. Bu sefer başardık gibi. İnsanlık kazandı. Yıllardır silahlara karşı kalemleriyle mücadele edenlerin zaferidir bu zafer.
Türkiye özgür ve demokratik bir ülke olma yolunda gayretlerini bu kararlılıkla sürdürmelidir. Diğer taraftan bu korkan ve endişe duyan kesimler -nasıl rahatlatılacaksa- iktidar partisi tarafından bir şekilde rahatlatılmalı ve ikna edilmelidir. Yoksa daha birçok meselede demokrasinin önünü tıkayacaklar gibi… Çünkü daha halledilmesi gereken birçok sorunumuz var.
Özgür ve demokratik bir ülkenin saygın vatandaşları olarak bir arada tüm farklılıklarımızla birlikte kardeşçe yaşamanın özlemini çekmekteyiz… Kimseye ne bir ideoloji nede bir inanç biçimi dayatılmalıdır. İnsanın insan olmasından ötürü getirdiği tüm haklarını ve düşünme kabiliyetini şu azıcık ömründe gerçekleştirebilmesi için tüm engeller ortadan kaldırılmalı ki insan olduğumuz anlaşılsın.