28 Şubat zulüm döneminin aktörleriyle ilgili yargılama süreci başladı. Aktörler komik hikâyeler anlatıyor mahkemede. Bu konuda hepsi çok mütevazı, kimse başrol oyunculuğunu kabul etmiyor. Kimileri her şeyden habersiz, bazısı ise sadece “figüran” rolünde. Son günlerin moda ve argo deyimiyle, hepsi “salağa yatmış” görünüyor.
28 Şubat döneminde katsayı engeliyle İmam Hatiplerin, onların yanı sıra diğer meslek liselerinin önü kesilmişti. O günlerde bir İmam Hatip lisesine yolu düşenler çok iyi hatırlarlar ki, sınıflar büyük ölçüde boşalmış, binalar bakımsızlıktan dökülüyor, kapı kolları olmayan bazı sınıfların kapıları araya karton sıkıştırılarak kapatılabiliyor.
Bilecik Söğüt İmam Hatip Lisesi Okul Aile Birliği Başkanı ve İlim Yayma Cemiyeti Söğüt Şubesi Başkanı Mustafa Işık Amca o günlerde öğrenci sayısı 8’e kadar düştüğü için kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış okullarının kapanmaması için Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun yollarına düşmüş.
Yanında bir arkadaşıyla ve kendi arabasıyla binlerce kilometrelik yolu kat edip Hakkâri, Şırnak ve Kars’ın ilçe ve köylerine gitmişler. Köylülere dil döküp, “Çocuğunuzu yatılı olarak okutalım. Bütün masraflarını karşılayalım” demişler. Bazı köylüler, -bırakın çocuğunu emanet etmeyi- Mustafa Amcalarla görüşmekten bile korkup uzaklaşmışlar. 30’a yakın öğrencinin sözünü alıp Söğüt’e dönmüşler. Sonraki yıllarda Söğüt İmam Hatip Lisesi o öğrenciler sayesinde kapanmaktan kurtulmuş.
Söğüt İHL’de halen Doğu ve Güneydoğu’dan öğrenciler yatılı olarak okuyor. Geçen yıl Deniz Feneri’nin Ramazan Ağabeyi okul yöneticileriyle, Mustafa Işık Amca ile ve öğrencilerle konuştu. Öğrenciler, “Buraya getirilmeseydik belki de dağa çıkardık, terörist olurduk” dediler.
Bölgeden getirilen öğrenciler varlıklarıyla Söğüt İHL’nin kapanmasını önlerken, kendileri de terör örgütünün ağına düşmekten kurtarılmışlar.
Önceki gün Deniz Feneri’nin Bilecik gönüllüleriyle bir araya geldik. Eğitimci yazar İsmail Yılmaz Bey dört yıl boyunca Dernek gönüllüsü olarak 3000 ihtiyaç sahibine bizzat ulaştığını söyledi. Birilerinden duysa, bir yerlerde okusa inanamayacağı acıklı hikâyelerin sahibi ailelerle nasıl karşılaştığını örnek hikâyelerle anlattı. O ailelerin kimisinin sosyal incelemesini yapmış, bir kısmına da emektar arabasıyla defalarca yardım ulaştırmış.
Eğitim-Bir-Sen’in mekânında gerçekleşen toplantı sonrasında ev sahiplerimiz Ferruh Kaymak ve diğerleri arasında yemek ikramı konusunda tatlı bir yarışa şahitlik ettik. Emekli öğretmen ve Yusuf Baykal beyin dönem arkadaşı Ferruh Hocamız yarışı kazandı. Allah, kazancını bereketlendirsin.
Yemek sonrası, Mustafa Işık Amca’nın yol arkadaşlarından berber Salim Ağabey’in ameliyat olduğunu duyunca “geçmiş olsun” ziyareti için Söğüt’e hareket ettik.
Yol boyunca sohbetimizde Mustafa Amca, “İnsan hayırlara doymuyor” diyerek başladı söze, sonra da bir önceki yazımızı okumuşçasına İnşirah Suresi 7. ayet-i kerimeyi okudu; “O halde (bir iş ve ibadeti bitirip) boş kaldığın zaman, hemen (başka bir işe/ibadete) koyul.”
Mustafa Amca İmam Hatipli öğrencelerin ihtiyaçları için Rize’ye gidip kendi elleriyle tonlarca çay toplamış, yine kendi elleriyle onlara kilo kilo satmış. Gemlik’te zeytin üreticilerini gezip kendi elleriyle tonlarca zeytin toplamış. O zeytinleri de tanıdıklarına, eşine dostuna satıp gelirini öğrencilere ulaştırmış.
Son meşguliyetini de haber verdi Mustafa Amca; “Konya’ya, Ankara’ya gidiverdim. Okulumuzun kız öğrencileri için bir yurt yaptıracağız inşaallah. Ankara’da görüşmeler yaptım. Güzel haberlerle döndüm..”
Berber Salim Amca’ya biz “geçmiş olsun” derken Mustafa Amca, “Ne zaman gözünü yumuverecen” diye takılıyordu.
Mustafa Amca’ya geçen yıl kaç yaşında olduğunu soranlara iki parmağını göstererek, “İki 7” cevabını veriyordu, 77 yaşındaydı. Bu yıl 78 oldu. “Ne kadar daha yaşamayı diliyorsunuz Allah’tan “ dedim. “Sağlığım yerinde olarak 25 yıl daha yaşayıp bu işlere koşmaya devam etmek isterim” diye duasını seslendirdi.
Mustafa Amca ve onun gibi hayırlara doymayan ışık insanlara, güzel yürekli adamlara sağlıklı, hayırlı ve uzun ömürler dileriz.
recep.kocakk@gmail.com