İNANILMAZ

Neslihan SU

İnanılmaz!

En nefret ettiğim kelime…

En kötüsü de bu kelimenin, şaşılacak derecede beğenilen, tercih edilen şeyler için olumlu manada kullanılması…

Bize mucizevi gibi görünen olaylar için kullanılıyor ne yazık ki!

İnançsız olduğunu söylemek bile o fikre inanmak anlamına gelmez mi? Hatta o fikrin doğruluğunu ıspat için çabaya götürmez mi bu düşünce sahibini? Haddizatında, bu ve benzeri olumsuz düşünce yapıları; iyilikle yeterince beslenemeyen, yanlış deneyimlerle zaafa uğramış ve yanlış örneklerin düzene kattığı adaletsizliklerin bilinç altında oluşturdukları hastalıklarla, maneviyatı zayıflatması ve yalnızlaştırması neticesidir insanı. Ama bu inançsızlık değil, inancın perdelenmesidir aslında.

Oysa mucizevi olaylar inançla gerçekleşir…

Bir düşünün! Bir tarlaya binlerce tohum serpilir ama inançla toprağa sarılıp, ışığı görebilmek için umudunu kaybetmeyen tohumlar ancak mahsül olabiliyorlar…

Bir kanser hastası inanç mucizesi ile iyişebiliyor. Bunu yapılan istatistikler ıspatlıyor. Bu istatistiklere göre hastalıkların %70’i iyi olacağına inanmakla iyileşebiliyor.

Kendine ve yaptığı işe inanmanın örnekleri ile dünya daha iyiye doğru yol almıştır bugüne değin. Bilim, sanat, edebiyat ve hatta siyaset bunun örnekleriyle doludur ve hepsi daha güvenli ve mutlu yaşamayı hedeflemektedir. Tabii ki bunu yapmak, olumsuzluklar karşısında inancını kaybetmeden, cesaretle ve çok çalışarak olacaktır. Örneğin elektriği bulan Edishon’un yüzlerce kez hata yaptığını biliyor musunuz? Onun başaracağına olan inancı sayesinde artık geceler daha aydınlık…

Kurtuluş savaşının destan yazan kahramanları, yurdun dört bir yanı düşman işgaliyle sarılı iken, ellerinde vatanlarını savunacak yeterli silah ve güçleri yokken, kadın, erkek, çocuk o korkusuz liderlerine inanarak arkasından gitmişler ve Atatürk de bu cesur, inançlı milletinden güç alarak cesur kararlar almış ve vatanı düşman işgalinden kurtarmıştır.

Ayrıca inanç, hangi din, felsefe veya fikir olursa olsun insanların meydana getirdikleri sosyal yapı içerisinde birbirlerine olan güven ve desteklerini sağlayan güçlü bir olgudur. Bunun neticesi olarak bu olgu da, rejim ne olursa olsun insanların siyasi platformda adalet ve güven içerisinde haklarını arayabilecekleri bir yaşam biçimine kavuşturur.

Bu yüzden, hayatımızda inanılmazlara değil, inançla, emekle ve sabırla şekillenen hakikatlere ihtiyacımız var. Mucizelere inanmalıyız ve her şeyin en iyisini hak ettiğimizi unutmamalıyız. Karşılaştığımız ve bizi heycanlandıran her mucizevi olay, bize bundan daha güzelinin var olabileceğini hissettirmeli ve daha iyisi için gayret göstermeliyiz.

Bana göre Yaşamak sevmekle, sevmek inanmakla başlar… Ve istenilen sonuca ulaşabilmek için başlamak gerekir…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.