İnsanın zikri ne ise fikri de odur sözünü kendisine hayat felsefesi olarak kabul etmiş birisi olarak Habername’deki ilk yazım olan ” İmtihanın adı: Filistin ” başlıklı yazımın ve bundan böyle yazacağım yazıların hayır getirmesi için; sizleri selamlayarak, her hayrın başı olan besmele ile ilk yazıma başlıyorum sevgili okuyucular.
Adı “Filistin” olan bir imtihandan geçiriyoruz, hem de çok büyük bir imtihandan.
Müslüman kimliği olan her kul bu sınava tabii.
Mirac toprağı, Peygamberler diyarı Filistin’e ve Filistin halkına yapılanları herkes görüyor.
Peki bu zulüm masumlara reva görülürken, müslümanlar olarak biz ne yapıyoruz?
Bu meseleye tarafsız kalmalıyız diyen çakma muhafazakarları saymazsak;
Müslüman kardeşi kurşun yerken, rahat rahat 3-5 çeşit yemeği yiyenleri yok sayarsak;
Hamas’ta akıllı durup İsrail’i kızdırmasaydı canım diyenleri kaale almazsak;
İsrail ne derse yapmalıyız çünkü onlar otorite vetfasını verenleri adam yerine koymazsak;
geriye kalan 1.5 milyarlık islam alemi ellerinden geleni yapıyor aslında.
Kimi ben mazlumdan tarafım diyor; kimi dua ediyor; kimi meydanlarda zulme karşı haykırıyor; kimi para topluyor fakat 1.5 milyarlık islam aleminin şöyle bir sorunu var: İslam alemine hükmeden devletlerin suskunluğu.
Körfez devletlerindeki krallar, Amerika’nın Ortadoğu’daki petrol şubeleri ile ilgilenmekten ne ses ne soluk çıkarıyorlar bu zulme.
İran deseniz; yıllardır israil’i haritadan sileceğiz söyleminden öteye geçemeyen, Irak ve Suriye’deki sünni katliamlarını desteklemekten bu zulme tepki göstermeye vakit bulamıyor.
Cihad adı altında faaliyet gösteren bazı örgütler, Suriye ve Irak’ta müslüman katliamı yapıp, terör estirmekten İsrail’e karşı cihad yapmayı unutuyorlar.
Türkiye’de de başını alıp giden bir reel politika furyası var.
Bu reel politika denen şey anladığım kadarı ile biz Türkiye’ninde elini kolunu bağlıyor ve biz de ülke olarak zulme karşı seyirci oluyoruz.
Mısır’ın halini tüm dünya biliyor zaten.
Kendi değerlerine zulüm eden bir ülke, Filistin’e zaten sahip çıkmaz ve hatta Gazzelilerin daha çok zulüm görmesi için sınır kapısını kapatmakla meşguller.
Ama şu bir gerçek ki mazlumlar ölüyor, ölüyor, ölüyor.
Bu kadar müslüman ölürken, bu tabloya karşı ses çıkarmamak için kılıf arayanlar; Filistin sınavının bedelini dünyada değilse bile ahirette muhakkak ödeyeceklerdir.
Bu zulme dur demek için aynı zulmün bizlerede mi yapılması lazım?
Şunu anlamalıyız ki gayrimeşru, ırkçı ve haksız bir terör devleti olan İsrail’e karşı susmaya devam ettikçe kaybetmeye mahkum olacağız..
Zulme sessiz kalmak zalimin yanında yer almak değil midir aynı zamanda?
Lakin şu unutulmamalıdır; zalimin zulmü varsa, mazlumun da Allah’ı var.
Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz.
Vesselam