İmparatorluğu Yıkan Bir Kurşun
Benle yaşıt olanlar ilkokul ve ortaokul yıllarımızda hep onun arabesk parçalarıyla büyüdük.
O meşhur “Ayağında Kundura” parçasından sonra piyasada ün yapmıştı ama en çok sevilen parçaları olan “Sabuha”,”Dom Dom Kurşunu”, “Bir Mumdur”, “Hülya”, “Gülüm Benim”, “Allah Allah”, “Kara Zindan”, “Fosforlu Cevriyem”’i hep terennüm ettik.
Birçok filmini seyretmiş ve hüzünlü aşkları onda yaşadık.
Kendi çapında bir ekol olmuştu.
Çok ağır yoksulluk şartlarda hayata gelmiş ve büyümüştü.
Herkes onun için mağara adamı demişti.
Okuması yazması bile yoktu doğru dürüst.
Ama “Allah ya yürü kulum” deyince o basamakları yavaş yavaş çıktı.
Birden bire milyonların gönlünde imparator oldu.
O fakir ve gururlu genç birden bire zenginleşti.
Ününü her tarafa yaydı.
Yunanistan’da, Afganistan’da, Almanya’da, Suudi Arabistan’da ve başka coğrafyalarda tanınır oldu.
Ama o fakir ve gururlu genç zenginleşirken geçmişini de unutuyordu.
Bazı hareketleriyle, sonradan gördüm moduna giriyordu.
Televizyonlarda boy gösterdiği İbo Şov’da tüm görgüsüzlüklerini gösterdi.
Hiç kimse unutamaz canlı yayında onun lahmacunları seyircilerin üzerine attığını.
Hele hele yine canlı yayında kebap yerken, “ekran başındaki seyircilerimiz siz yiyemiyorsunuz ama ben sizin yerinize yiyorum” demesini de kimse unutamaz.
Ya canlı yayınlarda çıkarttığı dansözlere ne demeliydi?
Bir de ufacık kıza hiç ağza alınmayacak laflar söylemesi onun ne kadar patavatsız olduğunu gösteriyordu.
Görgüsüzlüğün de zirvesine çıkmıştı.
Mal insanı ne kadar da değiştiriyormuş meğer.
İlk eşi olan Adalet Hanım’a yaptığını da unutmamak gerek.
Onun ilk eşi ama din-i bütün.
Kendine yakıştıramadı bir türlü İbrahim Tatlıses.
Ondan sonra nikâhlı, nikâhsız ilişkileri oldu.
Aşklarıyla anıldı.
Elde edemediği kadınları tehdit etmekten geri durmadığına dair haberler neredeyse hiç eksik olmadı basında.
İşte böyle bir İbrahim Tatlıses tablosu çıktı karşımıza.
Bir mağaradan (bunu küçümseme anlamında söylemiyorum) çıkıp koca bir imparatorluk kuran ama geçmişini unutan ve görgüsüzlüğün zirvesine çıkan bir isim İbrahim Tatlıses.
Hayatı hep hareketle doluydu.
Birkaç defa vuruldu. Neden, niçin vuruldu hiç kimse derinlemesine araştırmadı.
Birilerini azmettirdiği iddia edildi ama bu da sonuçsuz kaldı.
İşte böyle bir isim sadece bir kurşunla ölüm – kalım mücadelesinde.
Belki ölmeyecek ama kalıcı bir iz kalacak.
Bu kez niçin ve nasıl vurulduğu derinlemesine araştırılıyor.
Bu kurşunun arkasında ne var? Ticaret mi, kapanmamış eski bir hesap mı, zamanla anlaşılacak.
Böyle çetrefili bir adam hükümeti bile ayağı kaldırdı.
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Tatlıses'in sağlık durumu ile yakından ilgilendi. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç onu ziyarete gitti.
Tatlıses, hayati tehlikeyi atlatmışa benziyor. Fırtınalı bir hayat yaşadı. Yaptığı doğru işler yanında epeyce toplum vicdanını rahatsız eden işleri de oldu.
Kendisine acil şifalar diliyoruz.
Zira milyonlarca vatandaşımızın gönlünde taht kurmuş bir kişi.
Tatlıses'in, kendisini seven milyonların değerleriyle çelişmeyen bir hayat yaşamasını diliyorum. Hatta onlara örnek olacak uygulamalara öncülük etmeli.
Hiçbir zaman geçmişini unutmamalı. İmparator bile olsa.
O koca imparatorluğa bir kurşunun sözü geçmiyor çünkü.
Ne demiş büyüklerimiz “ne oldum değil, ne olacağım de”.
İbrahim Tatlıses'e tekrar acil şifalar diliyorum.
Dilerim, hayatında yeni bir sayfa açar ve güzel türkü söylediği gibi hayır işlerinde de güzel örnekleri çoğaltır.