Aylık Genel Kültür Dergisi ‘Moral Dünyası’nın Temmuz sayısında kapaktan da anons edilen ‘Bir papaz nasıl yetişir?’ başlıklı bir incelemeye rastladım.
Aynı dergi bir önceki sayısında da ‘Günümüzün imamları nasıl olmalı?’ başlıklı bir araştırma yayınlanmıştı. Ortaöğrenimimin bir kısmı Saint Joseph Lisesi’nde geçti...
Saint Joseph, Cizvit papazlarının kurduğu bir okuldu ve buradaki eğitimi Cizvit papazları veriyordu.
Okulun yönetimi, eğitimi, sevk ve idaresi Cizvit papazları tarafından yapılıyordu. O dört-beş yıl boyunca Cizvit papazlarının duruşları, davranışları, nitelikleri, yaklaşımları, algıları, dünyaya bakışları hakkında bilgi sahibi oldum. Bütün lise eğitimini rahatlıkla üstlenmiş olan Cizvit papazları çok donanımlı insanlardı...
* * *
Saint-Joseph deneyiminden kalkarak, ‘Günümüzün imamları nasıl olmalı?’ sorusuna verdiğim uzun cevabın bir kısmı şöyleydi:
‘İnsanlıkla yaşıt bir alanın uzmanı olmaya kalkışmak demek; insanlığın bütün tarihsel süreçlerinden de haberdar olmak, üstelik de bunu felsefi boyutta ifade etmek, bugüne taşımak ve yarına götürebilmek demektir. Dolayısıyla din adamlığı entelektüel olmadan, insanlık tarihine ilgi duymadan olmaz.
Din görevlisi; siyasetten ziyade felsefeden iştahlanacak, felsefe ve sosyoloji ile irtibatlanmaktan lezzet alacak ve beyinsel haz duyabilecek, dünyanın her yanındaki insanlarla ilişki içerisine girebilecek, düşünce adamlarıyla irtibat kurabilecek, onlarla bir şekilde diyalog içerisinde olabilecek şekilde gelişmiş bir birey olmalıdır.
Din görevlisi, felsefenin sorularını soran herkesin bir şekilde ahbaplık edip tartışabileceği, zenginleşebileceği, zenginleştirebileceği bir inanç entelektüeli olmalıdır.’
* * *
Peki, papazlar nasıl yetişiyordu, onlar birer ‘inanç entelektüeli’ oluyor muydu? Önemsediğim yerlerin altını çizerek araştırmayı okumaya başladım:
‘Bir kere adayların üniversite mezunu olmaları gerekiyor. Okuduğunuz üniversite ve aldığınız eğitim önemli değil. Bir doktor, ressam, sosyolog, antropolog, felsefeci olsanız da papaz olmak için başvurabilirsiniz.
Ancak üniversite mezunu olmak papaz olmak için yeterli değil. Papaz olmak için önce 2 veya 3 yıllık bir gözetim süresinden geçmek gerekiyor.
Bu süreçte ölçü şu: ‘Papaz olmak isteyenler düzenli olarak kiliseye geliyorlar mı? Ekonomik ve zaman ayırma noktasında kiliseyi destekliyorlar mı?’
Bu süreçte ayrıca kilisenin din adamlarından birisi birebir düzenli olarak adayla görüşüyor ve onu tanımaya çalışıyor. 2-3 yıllık süreçten sonra kilise yönetimi ve bölgenin başpapazı, değerlendirmeler doğrultusunda kişinin papaz olup olamayacağına karar veriyor. Eğer adaylık onaylanırsa o zaman papaz olmak isteyen kişi bir Hıristiyanlık ilahiyat fakültesine kaydoluyor.’
* * *
‘Üniversite mezunu adayın papaz olma isteği kilise tarafından onaylandıktan sonra aday Amerika’da Seminary (ilahiyat fakültesi) denilen okula kaydolur. Burada adaylara üç yıl boyunca Hıristiyan teolojisi üzerine eğitim verilir.
Hıristiyanlığın hemen hemen bütün alanlarını kapsayan dersler alınır. Bu okullarda Tarih, Din Eğitimi, Misyonerlik, Dünya Dinleri, Müzik ve İncil’le ilgili teorik ve uygulamalı dersler verilir.
Hıristiyanların elinde bulunan kutsal metinler (Eski Ahid ve Yeni Ahid) Latince ve İbranice olarak ulaştığı için bu iki dilin özel bir yeri vardır. Papazlık eğitimi alan herkes bu iki dili bilmek zorundadır. Bu iki dili özellikle yazma, okuma ve anlama noktasında bilmeyen bir kişi papaz da olamaz.’
* * *
Önce bir üniversite...
Ardından teoloji...
Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca dillerinin kökenini teşkil eden Latince ve İbraniceyi mükemmel bilme mecburiyeti...
‘Moral Dergisi’, araştırmanın başlığına ‘Türkiye’de imam hatip lisesi mezunları din görevlisi olabilirken Hıristiyan dünyasında üniversite mezunu olduktan sonra ilahiyat eğitimi almayan bir kişi papaz olamıyor’ spotunu çıkarmıştı...
İmam hatip mezunu gençlere yapılan bir haksızlığın giderildiği şu günlerde, acaba, ‘dünyada ve bizdeki din görevlisi’ kriterlerini ve aradaki farkları da tartışacak mıyız? Yoksa bu tartışmalar bize gereksiz mi gelecek?