Silah bulunamamıştı fakat silahın numarası ve diğer bulunan bilgiler artık çemberi daraltmıştı. Kurşun Aşti’ye ait silahtan çıkmıştı. Zira aynı silahtan orada 3 taneydi. 2 tanesi kullananlar tarafından tahkikat için getirilmişti sadece Aşti’ye ait silah ve Aşti ortada yoktu. Aramalar sıkılaştırılmış kaçabileceği sığınabileceği yerler ablukaya alınmıştı. Zira aşiretten önce jandarmanın bulması mutlak bir sorunlu olayın önüne geçecekti. Sınırlar sıkı güvenlik altına alınmış kaçış ihtimaline karşı kontrol noktaları oluşturulmuştu. Yıllar öncesinin husumetli aşiretleri tam barışmışken bu olan hiç de yerinde olmamıştı. Aşti kim di peki? Kötü bir tesadüftür ki Zelal’in babası Aso’nun emmi oğlu idi. Evet Avaşin’i isteyerek öldürmemişti belki ama incecik bir ip üzerinde olan barış büyük bir tehlike ile karşı karşıyaydı artık. Aşiretin ileri gelenleri derhal toplantılar yaparak yol haritası çiziyorlar Aşti’nin izini sürmek için ekipler oluşturuyorlardı.
Düğün ve cenaze ertesi inanılmaz bir sessizlik hakimdi her yerde. Kimse kimse ile konuşamıyor yüzüne dahi bakamıyordu. Jandarma düzeni sağlamak amacıyla ve Aşti’nin kaçmasını engellemek amacıyla araçlarıyla alandaydı ve köye dağılmışlardı. Aşti’yi jandarmanın bulması için dua edenlerin yanında aşiretin bulması için de olağanüstü çaba harcayanlar da vardı. Ceza kesilmişti Aşti için aşiretce. Aşti’nin yapması gereken derhal jandarma karakoluna gidip teslim olmaktı. Ama saklandığı yerden çıkabilirse …
Düğün ve cenazenin üzerinden 2 hafta geçmişti Aşti hala ortada yoktu. Ya birileri Aşti’yi koruyordu ya da Aşti o bölgeyi çok iyi bilen bir genç olduğu için saklanmayı başarıyordu.
Yavaş yavaş insanlar arasındaki suskunluk yerini yorumlara bırakıyordu. Ama eski dosthane ve güvenilir tavırlar yerini şüphe ve temkinli davranış ve sözler almıştı. Kimse kimsenin hanesine gidip oturamaz olmuştu.
Zelal ve Ziver’in düğünlerinin üzerinden 1 ay geçmişti ki haftalardır kara bulutların dolaştığı hanelerinde güzel bir haber almışlar ve tam anlamıyla sevinemeseler de aileye bir melek geleceğinin haberini almak onlara iyi gelmişti. Zelal o çocukluk haliyle bez bebeğine daha bir sarılır olmuştu. Adını bile koymuştu kendinin de bebeği olacağını anlayınca ama bir o kadar da doğmamış yavrusunu herkesin bilmesinden de korkar olmuştu. Zira Aşti daha bulunmamıştı ve ne kadar dost görünse de herkes Zelal’i ve Ziver’i suçluyordu. Bejndar anasının yani Zelal’in babasının emmi oğlu idi Aşti. Ailecek bir karar aldılar ve bebeğin varlığını gizleyeceklerdi. Bez bebeğinin adını Baran koymuştu. Oğlu olacaktı hissediyordu oğlu olacaktı.
Baran bebek artık 4 aylık olmuş canlanmış annesine kendisini hissettirmeye başlamıştı. 15 yaşını süren anne Zelal kucağındaki bez bebeğini hala bırakmıyor ama kendisindeki değişiklikleri fark ederek heyecanlanmaya başlamıştı artık. Ailecek bu durumu çevreden gizlemekte zorlaşmaya başlayacaktı ileriki aylarda. Bunca güzel bir olay inşallah sonuna kadar güzelliklerle gitsindi dilekler bu yöndeydi.
Bir gece Zelal mutfak camından bir karaltı gördü ve hemen odada oturan Ziver’in yanına gitti.
- Dışardan bir gölge geçti tam göremedim ama mezarlığa doğru yürüyordu. Bahçeye de girmek istedi ama köpekten korktu
Dedi
Ziver hemen oturduğu yerden kalkarak mutfak camına koştu ışığı yakmadan evet bir gölge mezarlığa doğru çıkıyordu.
Ziver dışarıya çıktı hava soğuktu üzerine parkasını alıp başını örterek köpeği Ares’ide yanına alarak yavaş yavaş karaltıyı takip etmeye başladı. Mezarlığa yaklaşmaya yakın bir ağacın ardında çömelerek mezara giren kişinin kimin mezarının başında duracağına baktı. Gözlerine inanamadı. Karaltı doğruca Avaşin’in mezarının yanına gitti diz çöktü ağıtla karışık ağlamaya başladı sesi çok net geliyordu.
- Egît
- Dûr neçe heval
- Na na tu dûr neçe
- Zemherê tofane
- ***** û borana
- Xew şîrîne na heval
- Dilê min naha bîra ji agire
- Vêdikeve bi evîne
- Wek axa welatê min û rih dide can êmin
- Lê çima sar dibe laşê te
- Wek hêstêrek çav êmin wekê berfa Zagrosan
- Dûr neçe heval na na tu dûr neçe
- Veke çavan loo zanim xew şîrîne
- Egît
- uzaga gitme arkadaş
- yok yok sen uzaga gitme
- zemheridir tufandır
- fırtınadır borandır
- uyku tatlıdır arkadaş
- yüregin şimdi ateş kuyusudur
- tutuşuyor sevda ile
- ülkemin topragı gibi can veriyor bedenime
- ama niye soguyor senin bedenin
- göz yaşımın bir damlası gibi zagrosun karı gibi
- uzaga gitme arkadaş yok yok sen uzaga gitme
- aç gözlerini bilmem uyku o kadar tatlı mıdır