Hayatımızı ekmek peşinde koşarak yaşıyoruz ta ki emekli olana dek. Mühendislik, doktorluk, elektrikçilik, oto tamirciliği, devlet memurluğu gibi tipik meslekler olduğu gibi çok az insanın ilgi gösterdiği, çalışma saatlerinin düzenli olmadığı, bir başkasına söylendiğinde “anlamadım, bir daha söyle” şeklinde sorulara matuf kalınan ilginç meslekler de var. Sizlere bunlardan biri olan “meteor avcılığı” mesleğinden bahsedeceğim.
Meteorlar Mars ile Jüpiter gezegenleri arasında bulunan asteroid kuşağındaki milyarlarca asteroitten birkaçının birbirlerine çarpması sonrası oluşan parçalar. Daha sonra bu parçalar yörüngelerinden çıkıyor ve uzay boşluğunda başıboş ilerlerken dünyamıza çarpabiliyorlar. Düştüğü yer deniz ise çoğu zaman haberimiz olmuyor. Nitekim yılda 500 kadar meteor taşı dünyaya düşüyor ve fakat sadece 10 kadarına ulaşılabiliyor. Kara parçasına düşerse meteorun büyüklüğü ile orantılı bir boyutta krater oluşturuyor. Çarpmanın etkisiyle kırılan meteor parçaları ise krater ve civarına saçılıyor.
İşte bu meteor taşlarını arayanlara “meteor avcıları” deniyor. Ve tabii ki bu işi hayır için yapmıyorlar. Meteor taşlarının müşterileri var: üniversiteler, biliminsanları, müzeler, özel kolektörler, ve meraklıları. Neticede uzaya gidemiyorsun ama uzaydan gelmiş bir nesneye sahip oluyorsun. Meteor taşları açık arttırma ile satılıyor ve ciddi paralar kazandırabiliyor. Gelin bu enterasan mesleğin çok ilginç yanlarına bakalım.
- Meteor avcıları bazen görgü şahitleri olduğu, bazen tesadüfen kameraya yakalandığı, bazen Doppler hava radarında göründüğü için düşme noktası az çok tespit edilmiş meteorları toplamak için bölgeye akın ediyorlar.
- Dünyaya düşen meteorlar genelde 3 çeşit oluyor: demir meteor, taş meteor ve demir-taş karışımı meteor.
- Meteorlara türüne ve gramajına göre fiyat biçiliyor. Sıkça rastlanan demir meteorların gramı 0,50 ile 2 Amerikan Dolar’ı arası satılıyor. Taş meteorlar ise daha nadir bulunduğu için gramı 2 Dolar’dan başlıyor ve 20 Dolar’a kadar çıkabiliyor. Eğer meteorun materyali gerçekten nadir ise gramı 1.000 Dolara kadar çıkabiliyor.
- Eğer meteor “insan yapımı” bir nesneye çarpmış ise bunlara “çekiç meteor” deniyor ve çok kıymetli oluyor. Geçmişte bir dişçi muayenehanesinin çatısından içeri girerek, veya bir posta kutusuna çarparak, veya pencereden girip sektikten sonra yatağında uyumakta olan bir kadının karnına çarparak duran meteorlar olmuş. Merak edenler için söyleyeyim kadın ölmemiş ve meteoru bir üniversiteye satmış.
- Amerikan kanunlarına göre meteor düştüğü arazinin sahibine ait. O yüzden meteor avcıları öncelikle arazi sahibiyle anlaşmak zorundalar. Elde edilen gelir genelde yarı yarıya paylaşılıyor.
- Her düşen meteora bir isim veriliyor. Genel kaide meteora düştüğü şehir veya kasabanın isminin verilmesi.
- Meteor taşlarının ekseriyeti yoğun demir ihtiva ettiği, havayla temas ettiği, diğer elementlerle tepkimeye girebildiği, iklim unsurlarına maruz kaldığı için zamanla paslanıyor ve safiyeti azalıyor. O yüzden düşer düşmez toplamak ve koruma altına almak şart.
- Çıkarılan meteorlar, meteor çalışmaları ile maruf bir üniversiteye temizlenme, laboratuvar analizi ve otantik olup olmadığını tespit için gönderiliyor.
- Meteor arama işi çeşitli aletlerle yapılıyor. En çok kullanılanı metal dedektörü. Eğer meteor uzun yıllar önce düşmüş ve dolayısıyla üzeri toprakla örtülmüş ise 5 metre derinliğe kadar tespit yapabilen “ground penetrating radar (yeraltı görüntüleme cihazı)” kullanılıyor. Eğer yeni düşmüş ise bir sopanın ucuna takılı mıknatıs bile iş görüyor tespit için.
- Çok meşakkatli, yorucu ve bol hayal kırıklıkları içeren bir iş. Düşme bölgesi büyük olduğu için arama tarama işi günler sürüyor. Meteor taşı buldum diye kazıldığında ise somun, civata, boru, bira kutusu, vesaire gibi kıymetsiz metal parçalar bulunabiliyor.
Meteor avcılığı biraz hazine avcılığına benziyor. Bu mesleği icra etmeniz için hakikaten meraklısı olmanız ve maceracı bir ruh taşımanız lazım. Anadolu tabiriyle “kız verilmez” böyle meslek sahiplerine ama bu meslek zengin de edebilir. Nitekim 1 milyon Dolar değerinde meteor taşı bulan avcılar var.
Dünyaya ne zaman ve nereye düşeceği kestirilemeyen meteorlar aslında dünya için potansiyel bir tehlike arz ediyor. Çapı 25 metreden küçük olanları atmosfere girerken sürtünmeden dolayı oluşan aşırı ısı ile yanıyor ve zarar veremeyecek boyutlara ufalanıyorlar. 25 m ile 1 km arası büyüklüktekilerin atmosferi geçerken erimeyen kısmı ise yeryüzüne çarparak lokal zararlar verebiliyor. 1-2 km boyutlarındaki bir meteorun ise dünyaya çok daha büyük ölçekte zarar vermesi muhtemel.
Gelin 111 sene öncesine dönelim. 1910 yılında Halley kuyruklu yıldızı hızlı bir şekilde dünyamıza yaklaşıyor ve gökyüzünden çıplak gözle takip edilebiliyordu. Halley’in dünyamıza çarpacağı korkusuyla geceleri uyuyamayan, gözüne uyku girmeyenler bile vardı. ABD’de çarpacağı coğrafyayı harap edeceğini düşünen insanlar 10/11 Mayıs gecesi evlerini bırakıp sığınaklara koştular. Neyse ki dünyamız Halley’in kuyruğunun içinden geçmiş olmasına rağmen herhangi bir hasar veya tahribat yaşanmamıştı. Çünkü kuyruklu yıldızın kuyruk kısmında, tahribat yapacak gök cisimleri yok. Yıldız kümeleri gibi görünen o parlak şeyler güneş ışınları sebebiyle bize yansıyan ve bir kısmı buharlaşan çeşitli gaz ve toz bulutlarından (karbondioksit, su, metan, amonyum, vs.) ibaret.
NASA’ya göre her 2.000 senede bir futbol sahası büyüklüğünde bir meteor dünyaya çarpıyor. Nitekim dünyadaki hayatın bir meteor çarpması sonucu bitebileceğini düşünen biliminsanları ve hatta din alimleri var. Bu konuda yapılmış birçok film de var. Bunların arasında başrolünü başrolünü Bruce Willis’in oynadığı 1998 yapımı Armageddon ve başrolünü Morgan Freeman’ın oynadığı yine 1998 yapımı Deep İmpact (Derin Darbe) filmleri ilk akla gelenler. O yüzden ABD ve Rusya gibi uzay araştırmalarında ileri ülkeler bunları zamanında tespit ve tehlikeli olabilecek olanları imha için çeşitli çalışmalar yapıyorlar.