Oğlu Murad-ı Hüdavendigar’a vasiyetleri arasında şu unutulmaz sözler vardı; “Kur’an-ı Kerimin hükmünden ayrılma. Adaletle hükmet. Zalimleri cezalandırmakta tereddüt gösterme. Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli bile olsa, geciken adalet zulümdür.”
Ankara İlahiyat Fakültesindeki öğrencilik yıllarımızdan beri tanıdığım ve güvendiğim Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu’nun itibarına karşı bir suikast operasyonu yapıldı. Her kişi ve kurumun başına gelebilecek böylesi bir iftira karşısında mağdurun yanında durup onun yalnız olmadığını haykırmak görevimizdir. İftiracıların sesini duyurabileceği mecralar çeşitli ve güçlü olabilir ama Sarıoğlu’nun yalnız olmadığı da bilinmeli.
Evindeki bilgisayardan çocuk pornosu indirdiği iddiası ortaya atılan Sarıoğlu’na karşı yürütülen kampanyada dikkat çekici ve çarpıcı detaylar gözden kaçmıyor..
Trakya Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin Sarıoğlu hakkında, evindeki bilgisayardan çocuk pornosu indirdiği ve depoladığı iddiasıyla adli soruşturma başlatılmıştı. Ancak olayla ilgili ilginç gelişmeler yaşandı. Bilgisayarlarında çocuk pornosu olduğu iddia edilen Sarıoğlu'ndan olaydan iki gün sonra bilgisayarların şifresi istendi.
Hüseyin Sarıoğlu’nun evi 21 Aralık günü mahkeme kararına istinaden 15:30-17:30 saatlerinde ikisi üniformalı üç emniyet görevlisi ve mahalle muhtarından oluşan dört kişilik ekip tarafından arandı. Kendisi Üniversitedeki görevi başında olduğu bir esnada gerçekleştirilen aramada üç masaüstü ve üç laptop bilgisayar, bir tablet, harici hardisk, flaş bellek, MP3 çalar gibi elektronik cihazlara el konuldu. Olaydan haberdar olan ve hemen eve gelen Sarıoğlu’nun ayrıca cep telefonuna da el konuldu.
Arama sırasında evde bulunan Bilgisayar Programcılığı öğrencisi ve yazılımcı olan oğlunun ısrarlı talep ve uyarılarına rağmen hiçbiri açılıp bakılmaksızın, inceleme ve imaj alma işlemi yapılmaksızın tutanağa geçirilen cihazlar götürüldü.
22 Aralık 2015 günü Hüseyin Sarıoğlu 17.45 sularında derste olduğu bir sırada Doğan Haber Ajansı muhabiri Engin Özmen kendisini aradı ve hakkında yürütülen soruşturmadan söz ederek açıklama istedi. İstediği açıklamayı alamayan muhabir bu defa da SMS mesajıyla talebini iletti. Gizli yürütülmesi gereken hazırlık soruşturmasının medyaya sızdırıldığını öğrenen Hüseyin Sarıoğlu savcılığa giderek gizlilik ve yayın yasağı kararı aldırmak istemişse de bir sonuç elde edemedi. 23 Aralık 2015 günü saat 12.00 sularında ise DHA, haberi tüm medyaya servis etti. Yayın yasağı kararı ise akşam saatlerine doğru alındı.
İnternet, görsel ve basılı medyanın tümünde yaygın olarak yürütülen linç kampanyası ve yargısız infazla hukuk zemininde başa çıkmaya çalışan Hüseyin Sarıoğlu, asıl şoku o ana kadar kendisine “geçmiş olsun” deme duyarlılığını dahi göstermeyen Rektörün, kendisini Rektör Yardımcılığı ve Uzunköprü Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürlüğü görevinden almasıyla yaşadı.
24 Aralık 2015 günü yaşanan skandal ise aramaya bilişim uzmanı olarak katılan görevlinin bilgisayarlara el konuluşunun üstünden 48 saat geçtikten sonra Hüseyin Sarıoğlu’nun oğlunu telefonla arayıp bilgisayarların şifrelerini istemesiyle ortaya çıktı. 21 Aralık 2015 Pazartesi günü el konulan bilgisayarlar 24 Aralık Perşembe günü akşam saatlerinde hala daha açılıp incelenmediği ve imajları alınmadığı halde nasıl oluyordu da “Hüseyin Sarıoğlu’nun kişisel bilgisayarında bol miktarda görüntü depolandığı” haberi 22 Aralık 2015 Salı günü hazırlanıyor ve medyaya servis edilebiliyordu? Aynı şekilde daha kendisinin ifadesine dahi başvurulmayan, hakkında herhangi bir soruşturma açılmayan Hüseyin Sarıoğlu üç yılı aşkın zamandır kendisine onlarca görev ve sorumluluk yükleyen Rektör tarafından alelacele Rektör Yardımcılığı görevinden alınıyordu?
Bütün bunlar Hüseyin Sarıoğlu’nun geçmişiyle birlikte düşünüldüğünde ortaya çıkan şey Hoca’nın büyük bir konsorsiyum tarafından yürütülen bir operasyonun hedefi olduğu gerçeğidir:
Hüseyin Sarıoğlu 28 Şubat sürecinin simge isimlerinden İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu’nu görevden aldıran kişiydi. Hüseyin Sarıoğlu sıfırdan aldığı bir fakülteyi üç ay gibi kısa bir sürede öğrenci alacak düzeye taşıyan idealist bir dekandı. Fakülte ve üniversite camii için sıra dışı projeler yaptırmış, inşaat sürecinin de sıra dışı bir kalitede gerçekleştirilebilmesi için girişimlerde bulunmuştu. O nereden bilsindi ki bu işler başka türlü işler? O güzelim projenin, Rektörü marifetiyle iptal edilebileceğini hesaplayamamış; yanlış gidişi önleme çabasının başına büyük işler açacağını da.
Hüseyin Sarıoğlu Rektör Yardımcısı olarak etkin bir koordinasyon ve motivasyonla küçük bir ekibe üniversite web sitesini üç aylık bir zaman diliminde yeniden yaptırmayı başarmıştı. Hüseyin Sarıoğlu, müdür olarak sıfırdan aldığı yüksekokulun üç bölümünü çok kısa sürede öğrenci alır hale getirmişti. Daha onlarca başarılı ve dikkat çeken çalışmalarıyla bu adam Rektörünü gölgede bırakma, ona rakip olma potansiyeli taşıyordu.
Hüseyin Sarıoğlu, kendisine verilen bir görev olarak soruşturduğu geçmiş dönemde gerçekleşen diplomada sahtecilik olayı ağır cezaya taşınmıştı. Bir şeyler yapılmalı ve Sarıoğlu devre dışı kalmalıydı. Kendisine hırsız yolsuz denilemezdi, saygısız ve geçimsiz olduğu söylenemezdi. İlahiyatçıydı ve İlahiyat Fakültesi Dekanıydı. İlgililere emeğinin heder edilmesi ve gayretinin hiçe sayılması karşısında eli kolu bağlı durmayacağının işaretini vermişti. Adı da zaten en güçlü rektör adayı olarak tedavüle sürülmüş, ilk döneminin sonuna yaklaşan rektöre korku salınmıştı. Düğmeye basılmalı, Şubat 2015’ten itibaren oluşturulan, kimlik, kişilik ve misyonu bakımından Sarıoğlu’nu manen bitirecek, insan içine çıkamaz hale getirecek olan iftira bir linç kampanyası olarak başlatılmalıydı. Öyle de oldu.
…
Bu iğrenç iftira kampanyası ile Hüseyin Sarıoğlu’nun önünü kesmeye çalışanlar er ya da deşifre olacak, kurdukları tuzaklarında boğulacaklardır. Sarıoğlu tam bir mücadele adamıdır, bu badireyi de atlatacak, öğrencilerine ve ülkesine hizmet yolunda kararlı yürüyüşünü sürdürecektir.
Geçmiş olsun, Allah yardımcın olsun değerli Hocam.
recep.kocakk@gmail.com