AK Parti'yi kapatma davası üzerine konuşan ve yazanlardan kapatmaya karşı gibi görünen, demokrasiden ve hukuk devletinden yana olanlarda şöyle bir çelişki görüyorum: "Bir yandan parti kapatmak olmaz, demokrasilerde partiyi, oylarıyla halk kapatır" diyorlar, bir yandan da "Ama bu parti, ikinci iktidar döneminde AB'ye giriş sürecini aksattı, reformları yapmadı veya sürüncemede bıraktı, İslamcı kökenine dönerek başörtüsü yasağını kaldırma, alkölü yasaklama gibi üzerine şüphe çeken girişimlerde bulundu " diyorlar.
Karşımızda, şiddete başvurmamış bir partiyi kapatma davası gibi demokrasiye aykırı bir dava var iken kalkıp da "Parti kapatmak demokrasilerde olmaz, ama bu parti de yanlış yaptı, kapatılsa da olur" demeye varan ifadeler kullanmak başkalarına yakışır ama demokrat ve liberal olanlara yakışmaz.
Eğer AB' nin istediklerini yapmadı, işi sürüncemede bıraktı diye parti kapatmak gerekseydi şimdiye kadar birçok parti kapatılırdı. Mevcut ve ölmüş partiler içinde AB'ye en fazla asılan ve bu amaçla en fazla reform yapan parti AK Parti'dir.
AB'ye girmek için gerekeni yapmak, bunun dışında hiçbir şey yapmamayı veya başka icraatı gevşetmeyi gerektirmez. Devletin binbir işi vardır, bunlar belli bir düzen içinde birlikte yürütülür.
Dindar kesimin kırk yıla yakındır önemseyerek üzerinde durduğu, oy verirken halledilmesine de oy verdiği problemleri var; bunlardan biri de başörtüsü yasağıdır. Ülkemizde büyük çapta alkollü içki tüketimi vardır. Çok az istisna dışında her yerde tonlarca içki tüketiliyor, içki servisi yapılıyor. Barış ve huzur içinde birlikte yaşamanın araçlarından biri de mümkün olduğu ölçüde farklı kesimlerin hak ve özgürlüklerini kullanmalarını sağlamaktır. Bu konuda sınır, başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar vermektir. Bütün deniz kıyıları yarı çıplaklar için serbest, çok az kıyıda da örtülüler ve yalnızca bayanlar yüzse ne olur? Birçok yerde alkollü içki servisi yapılıyor, Müslümanlar içki içilen yerde bulunur, aynı masada otururlarsa günah işlediklerine inanır ve bundan rahatsız olurlar. Bu sebeple bazı yerlerde de içki servisi yapılmasa ne olur?
Gelelim bunların şeriat devleti kurma ve rejim değiştirme niyeti ile alakasına.
Devlet bazı kuruluşlarında alkollü içki imal ediyor, resmi toplantılarda kadehler kalkıyor, her yerde içki satılıyor ve bunlardan vergi alınıyor. Şeriat bazı yerlerde içki servisi yapmamak değil, bütün bunları yapmamaktır.
Orta öğretimde ve devlet dairelerinde başörtüsü yasak, hükumet bunlardan söz bile etmiyor, yalnızca üniversitelerde başörtüsü serbest olsun diyor; bununla şeriat gelmez, bu olsa bile müminleri tatmin etmez. Örtünen bir hanım, yalnızca okulda değil, başka yerlerde de örtünmek ister, açılmanın haram olduğuna inanır.
Hükumetin yaptığı devede kulaktır ve onu bile seküler ifadelere ve argümanlara dayandırmaktadır. Bu işleri şeriat devleti kurma niyeti ile ilişkilendirmek, işten anlayanları acı acı güldürür; yalnızca bu