Arılar çalışkanlıkları ile insanoğlunun örnek aldığı hayvanlar arasında yer alır. Ürettikleri nimetin güzelliğini, faydalarını, tadını dünyada bilmeyen yoktur. Rabbimizin insanlığa gönderdiği son Kitabı olan Kuranı kerimin 114 süresinden 16.sının adı, “NAHL=ARI” dır. Bu sürenin 68 ve 69. Ayetlerinin mealleri şöyledir.
“ Ve Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin”.
“ Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; Rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır” .
(Kuranın 114 süresinde hayvan adı olarak olarak Nahl/Arı' dan başka, Bakara=İnek, Neml= Karınca, Ankebut= Örümcek, . Adiyat= Atlar, ve Fil =Fil gibi isimler de verilmiştir) :.
Arı İle İlgili Atasözleri
"Arı kızdıranı sokar", "Arı gibi eri olanın dağ kadar yeri olur", "Arı bal alacak çiçeği bilir", "Arı gibi çalış, aslan gibi ye". Ve "Ağzında balı olan arının kuyruğunda da iğnesi vardır." Türkiye’deki sağ iktidarların maalesef kuyruklarında iğneleri yok
Arı ile Siyaset ne Alaka?
Türkiye’de 1950 den beri sağ partiler iktidarda! (sağ, sol, ilerici, gerici, muhafazakâr, devrimci, emekçi, burjuva, kapitalist… Kelimeleri bizdeki siyasi literatürde ve uygulamalarda hiçbir zaman, bu kelimelerin ana vatanı olan Avrupa’daki/ Fransa’daki gibi gerçek karşılığını bulamamıştır ya. Bu başka bir konu…) Bu sağ partiler nasıl iktidarlarsa, bırakın oy aldıkları muhafazakâr, dindar, milliyetçi tabanın haklarını korumak (ki bu taban Türkiye’nin yüzde 60- 65 ine tekabül eder) kendi haklarını bile koruyamadılar. Bu durum Tayyip Erdoğan zamanında biraz değişmişse de ana gidişat devam ediyor.
Ta baştan başlayalım: Menderes güya iktidar. Lakin uygulamalarına bakın, Türkiye halkının çoğunluğunu oluşturan (yukarda özelliklerini yazdığım) gruba Ezanın aslına çevrilmesi hariç gözle görülür bir siyasi, kültürel iyileştirme yapmamıştır/yapamamıştır. Öyle ki sivil, askeri bürokrasi sanki CHP iktidardaymış gibi davranmaya devam etmiştir. DP’ nin ve Menderesin iktidar olamadığının en büyük belgesi ise 10 yıllık iktidarının darbe ile sonuçlanması ve kendisinin ve bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam edilmesidir.
Demirel 6 Kez Gitti 7 Kez Geldi Sonunda…
Demirel dönemi de pek farklı geçmedi bu ülkede. Demirel sağ muhafazakâr kesimden oy aldı, millete yol, köprü, baraj, fabrika yaptı. Tarım ve sanayi başta olmak üzere büyük gelişmelere imza attı. Lakin bürokrasi ve etkili kurum ve kuruluşlar “CHP zihniyeti” ile hareket etmeye devam ettiler. Üniversiteler, ordu, yargı, bürokrasi de AP’ yi destekleyenler azdı. Bundan dolayı da zaten "6 kez gitti 7 kez geldi". İktidar böyle mi olur? Kendini bile koruyamayan bir başbakan… Sürekli ya darbeye maruz kalan ya da muhtıra yiyen bir hükümet… Kendini koruyamamış ki halkı ve demokrasiyi korusun.
Demirel'den sonraki sağ iktidarlar döneminde de , başta basın olmak üzere, odalar, borsalar, üniversiteler, sivil ve askeri bürokrasi, sanat ve spor camiası… Çoğunluk olarak CHP’ye (onun görüşlerine) yakın insanların elinde olmuştur. Zaten Demirel’in kendisi de Özal ile girdiği rekabet sonrasında öyle bir dönüş yaptı ki, ömür boyu kendine muhalif olmuş, iktidarına darbe yapmış, kendisini ve partililerini aşağılamış kesimle kol kola girdi ve bu hal üzere öldü. (28 Şubatta Başta Erbakan’ı iktidardan almak üzere, “başörtülüler Suud’a, İran’a gitsin” diyecek kadar savruldu, ömür boyu oy aldığı tabana ters döndü)
Özal Cesurdu lakin…
Rahmetli Özal, Demirel’e göre hem millete hizmette hem de CHP zihniyeti ile uğraşmada daha cesur ve daha tutarlı işler yaptı. Lakin o da hiçbir zaman iktidar olamadı. Bu olmayışında Demirel, Erbakan, Türkeş gibi sağ siyasilerin çok sert muhalefet yapmaları da rol oynadı. Lakin dediğim gibi tam iktidar hiç olamadı. Rahmetli Erbakan zaten 11 ay ancak iktidarda! Kalabildi. Gerek siyasi rakipleri, gerek askeri ve sivil bürokrasi, gerek basın, gerek iş veren ve işçi sendikaları… Erbakan (Refah yol) Hükümetini 11 ayda gönderdiler. 40 yıl siyaset yapan Hoca, ancak 11 ay başbakanlık yapabildi. (Erbakan’a o dönemde yapılanlar herkesin malumu. SP li kardeşler o günleri unutmamalı)
Ak Parti/Erdoğan Çok Şey Yaptı Ama…
Ak Parti dönemi, daha doğrusu “Erdoğan Devri” Türk siyaset hayatında birçok alanda büyük değişimlerin olduğu dönem olarak karşımıza çıkıyor. Bunun böyle olmasında birçok sebep var. Bunlardan başta gelen iki faktör: Ak Partinin tek başına rekor denecek uzun bir dönem iktidarda kalması ve Erdoğan’ın cesareti ve çalışkanlığıdır. (Mesela yazılı ve görsel basında meydana gelen değişmeler buna bir örnek. Medya da sağ sol dengesi Erdoğan döneminde sağ tarafa geçmiştir.) lakin bu değişim de fazla işe yaramıyor. Çünkü günümüzde artık halkı etkileme gücü/aracı Tv lerden, radyolardan, gazetelerden çıkarak, iktidarın kontrol edemediği, sahipleri ve merkezleri ABD olan Sosyal Medya kuruluşları dediğimiz (facebook, Tvetter, Whatsap, İnstgram…) gibi iletişim kurumlarının eline geçmiştir.
Sosyal Medya İnn, TV, Gazete, Radyo Out
Türkiye dünyada ekonomik olarak 17 sırada, nüfus olarak 18. Sırada. buna karşılık, Türkiye:
a- Facebook’ta: 9 .sırada (43 milyon kullanıcı)
b- Instagram'da : 6. sırada (37 milyon kullanıcı)
c- Twitter da : 5. sırada (11,8 milyon kullanıcı ),
d- Snapchat 9 milyon, youtube ve diğerleri ha keza.
(Kaynak https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/turkiyenin-sosyal-medya-karnesi-belli-oldu-41453806)
Türkiye’de şu anda tv seyredenlerin (hele de ciddi programları seyredenlerin) rakamları acaba ne kadar. Gazete okuyan, radyo dinleyenler ne kadar? Sosyal medya ile kıyaslandığı zaman her şey ortaya çıkar. (Türkiye'de 79 milyona yakın cep telefonu var. Bunların çoğu sosyal medyayı kullanıyor. yani iletişimde artık sosyal medya en başta.) Tabi bu durum teknolojinin getirdiği bir sonuç. Kimse bunun önüne geçemez. Lakin devletler ve iktidarlar bu yayınları kontrol edebilir ( etmelidir de) Örnek mi : Dünyanın en gelişmiş, en güçlü, en hürriyet sever devlerine bakın! Devletin ve milletin aleyhine olan bu iletişim ağlarına karşı nasıl tavır takınıyor? "Hürriyetler Diyarı" ABD, Tik Tok’a ne yaptı? Dedi ki;” Tik Tok aracılığı ile ülkemin sırları Çin’in eline geçiyor, bu nedenle Tik Toku ya yasaklayacağım ya da satın alacağım. “ Pekiyi Tik Tok ABD’ nin bilgilerini Çine taşıyor da, facebook, You Tube, Whatsap, Twitter, instagram…“ bizim bilgilerimizi ABD ye aktarmıyor mu? Bundan dolayı devletimiz bu “kovan düşmanlarına” karşı mutlaka iğnesini kullanmalı.değil mi? Ama maalesef yine aynı durum devam ediyor. Bir ABD bir Rusya olamıyoruz
ABD Devlette Biz Kabile miyiz?
Başlıktaki cümleden kast ettiğim işte bu. Türkiye’deki Sağ iktidarlar ( ki 1950 den sonra yüzde seksen oranında onlar iktidar olmuştur) İğnesiz bal arılarına benziyorlar. Çalışıyorlar, çabalıyorlar, yatırımlar yapıyorlar, vatandaş için çırpınıyorlar…. Bunlar baldır. Lakin kendilerini koruyacak iğneleri olmadığı için ya bir darbe ile gidiyorlar, ya da kendi öz fikirlerini iktidar yapamıyorlar. Halbuki demokrasinin özü, halktan aldığı oy ile iktidar olanların, halkın görüş ve düşüncelerini devlete/yönetime taşımalarıdır. Yani Muhafazakar, dindar, milliyetçi kesimden oy alıp onların dünya görüşünü iktidar yapamamak demokrasiye zıttır. Bunu gerçekleştirmek için (bu günkü iktidar dahil) Sağ iktidarlar ağızlarındaki balı, yani yaptıkları hizmetler ile halkın egemenlik hakkını koruyabilmek adına mutlaka iğneye de sahip olmalıdırlar ve gerektiğinde de o “iğneyi ” kullanmaktan asla çekinmemelidirler. Aksi halde kovan yağmalanır arılar perişan olur.(Misal, Türkiye’nin siyasi tarihi)