“İftira” dünyaya hükümdar olmaz!

xxx444

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan Doğu Perinçek'in Aydınlık dergisi, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'la ilgili “iftira”yı ortaladı; Tuncay'ım Özkan'ım 32. Gün programında bu “kirli” topa kafayı yapıştırdı:

Ne mi oldu?

Top, kendi kalelerine girdi: “Ulusalcı” takımın ağlarıyla kucaklaştı!

“Statüko”nun “psikolojik harekat” üniteleri arasında yer alan, “kamuoyunu yanlış bilgilendirme ve güdüleme merkezi” olarak yıllardır görev yapan Aydınlık adlı dergide şu satırlar dikkat çekiyordu:

“Haşim Kılıç, İBDA-C'yi kuran ekiple bağlantılıydı…

Kılıç, İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun 1976'da çıkardığı Gölge dergisinin Ankara sorumlusuydu. Gölge'nin 1975-76'da çıkan sayılarında Ankara Temsilcisi ibaresinin karşısında H.Kılıç yazıyor. Dönemin radikal İslamcı çevrelerine yakın kaynaklar da Haşim Kılıç'ın bu görevini doğruladılar…”

* * *

Kanaltürk'ün eski patronu “Ulusalcı Önder” Tuncay Özkan Aydınlık'ın söz konusu yayınını aldı, Kanal D'deki 32. Gün programında defalarca sanki gerçekmiş gibi kesin ifadelerle sürekli olarak dile getirdi…

Daha da ileri gitti:

“Bakınız, Mirzabeyoğlu 'Abdullah Gül ve Haşim Kılıç bir zamanlar müridimdi' diyor” atışıyla iyice zıvanadan çıktı…

Böylelikle, Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi Başkanı'na karşı girişilen iftira kampanyasında kendisine esaslı bir rol biçildiğini göstermiş oldu.

Banttan yayınlanan 32.Gün'de Haşim Kılıç'ın tekzibi Özkan'ın iftiralarından hemen sonra araya girilerek verildi…

Anayasa Mahkemesi Başkanı, sözü edilen dergi ve örgütle hiçbir ilişkisi olmadığını vurgulayarak, hakkındaki tezviratı net bir biçimde yalanladı…

O yıllarda çıkmış bir dergide görev almasının yürüttüğü kamu görevi nedeniyle zaten mümkün olamayacağının da altını çizdi…

Aydınlık ve Tuncay Özkan'ın ısrarla “H.Kılıç, Haşim Kılıç'ın ta kendisiydi” iddiasında bulunduğu kişi aslında “İstanbul'da mukim” Hüsnü Kılıç'tı!

Bu bilgiyi Haşim Kılıç verdi; kirli oyunu bozdu…

Hüsnü Kılıç, ertesi gün Kanal D'nin ana haber bülteninde “H.Kılıç'ın kendisi olduğunu” doğruladı…

Neticede, “Ulusalcı Tuncay'ım” ile Aydınlık kisvesi altındaki Karanlık takımı rezil oldular…

Rol aldıkları “Statükocu Kumpas” ellerinde patladı.

* * *

Şu ayrıntı önemli…

Çukurova Grubu'nda görev yaptığı dönemden itibaren Doğan Grubu'nda “istenmeyen adam” ilan edilmiş olan ve Doğan medyasında uzun süredir adı dahi geçirilmeyen Tuncay Özkan, 32.Gün'de Aydınlık orijinli iftirayı dakikalarca tekrarlıyorsa, ortada “sıra dışı bir durum var” demektir…

Doğan Grubu, özellikle Abdullah Gül aleyhinde “çok inceden vuruşlarla” bir kampanya yürütüyor, geçen yılın nisan ayından itibaren…

Son dönemde bu kampanya daha da belirginleşti…

“Bunları Tuncay söyledi, biz ne yapalım” diyeceklerdir…

Fevkalade elverişli hatta konforlu bir kılıftır, böyle bir savunma…

Tezviratın Aydınlık sayfalarından T.Özkan eliyle 32. Gün gibi bir programa taşınmasıysa, amaç; zaten arzu edilen “atış” yapılmış oluyor!

Haşim Kılıç'ın adı üzerinde koparılan tamamen düzmece bir habere dayalı yıpratma kampanyasının hedefini öngörebilmek hiç de zor değil:

“Türban yasağına karşı çıkan, parti kapatmaya da karşı çıkacağı bilinen bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın kimlerle bağlantılı olduğunu görüyor musunuz?

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nin türban kararını iptal etmesi ne kadar da isabetli olmuş” demeye getirildi…

Sonuç itibarıyla, malum “iftira”namenin mizansen olduğu ispatlandı; Tuncay Özkan ile Aydınlık adlı tezvirat odağı fena halde şiştiler.

Parti kurmaya hazırlanan “Solun Büyük Lideri Tuncay”ın “16 milyon oy alacağım!” yollu harikulade uçuşu başta olmak üzere “muhteşem” incileri ise bir başka yazıya kaldı…

Şu kadarıyla yetinelim: Tuncay, Ergenekon soruşturması için “Safsata” diyor! “Ergenekon'dan tutuklananların neden bir buçuk yıldır içeride oldukları belli değil”miş...

“Ulusalcı Bomba Kardeşliği”nin kanıtlanmış olmasını hiç sorun etmiyor, “Ergenekoncu” T. Özkan!