Can Ataklı yaptı yine yapacağını...
28 Şubat (1997) sürecini dönemin askeri yetkilileri ile medya arasındaki ilişkiyi yakından gözleyebileceği bir noktada yaşamıştır Can Ataklı; Dinç Bilgin-Zafer Mutlu ikilisinin Sabah gazetesinde... ‘Parçalı yazı’ biçimini ‘Aspava’ köşesiyle ilk o yaygınlaştırmıştı.
Önce yazısını tek parçaya dönüştürdüler, sonra iyice kuşa benzettiler; işte bu rahatsızlığı sırasında kendisine ‘Öküz’ dergisi adına uzatılan mikrofona gözlemlerini aktarmıştı. Dar bir kesime hitap eden dergide fark edildi röportaj ve o günlerde çok konuşuldu. Dediği özetle şuydu: “28 Şubat sürecinde ana-medya gazete ve televizyonlarda yayınlanan haberlerin yüzde 90’ı yalandı.”
Röportaj sonrasında Sabah’tan ayrılmak zorunda kalmıştı Can Ataklı...
Şimdilerde Vatan gazetesinde yazan Can Ataklı önceki gece CNN-Türk’te katıldığı bir programda yine gündeme damgasını vurdu. Dediğinin özeti şu: “28 Şubat sürecinde bazı DYP’li bakanlar istifa ettirildi. Turizm Bakanı Bahattin Yücel onlardandır. Yakın dostumdur. Sabah’ı yöneten Zafer Mutlu ile Hürriyet’i yöneten Ertuğrul Özkök hakkında altı dosya olduğunu, istifa etmezse yayınlayacakları haberini benimle kendisine ilettiler... Ailesiyle konuştuktan sonra istifa etti.”
Refahyol Hükümeti 30 Haziran 1997’de yıkıldı; Bahattin Yücel’in istifası ondan iki hafta önce (13 Haziran 1997)...
Zafer Mutlu ile Ertuğrul Özkök 28 Şubat’ın sisler bulvarında böyle bir misyon üstlenmişlerse, yaptıklarından başında bulundukları gazetelerin patronlarının haberi yok mudur?
Dinç Bilgin Sabah’ın patronuydu ve son birkaç yıl içerisinde çıktığı TV programlarıyla gazete röportajlarında 28 Şubat’ta yaptıklarını kendi ağzından anlattı. Günah çıkarttığı için onun haberdar olduğunu biliyoruz.
Peki ya Aydın Doğan? Aydın Bey kendi kanalında söylenen sözleri duyunca telefonla programa katıldı; Can Ataklı’yı ‘hezeyan yapmakla’ suçladıktan sonra “Eğer Ertuğrul böyle bir şey yapmışsa şerefsizdir, yarın hepimiz onu idam edelim” dedi.
Ertuğrul Özkök dünkü yazısına eklediği bölümde patronuna istifasını sundu. O bunu Bahattin Yücel’in “Evet, Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi” demesi şartına bağlıyor, ama istifası bugünden itibaren geçerlidir.
Nedenini açıklıyorum:
Çünkü Can Ataklı bu iddiayı ilk kez seslendirmiyor. Öküz röportajıyla aynı haftalarda (22 Aralık 1999 günü) Zaman’dan Birol Aydın’a üstü hafif kapalı anlatmıştı bu olayı...
Önce şu genel tespiti yapmıştı: “Bir tarafta yoğun bir Parlamento-dışı baskı... Bunun bir ucunda askerler vardı. Bir ucunda güç, sermaye var. Ve onlarla işbirliği yapmış olan basının bir bölümü var.”
Birol Aydın sürecin bazı bakanların istifasına nasıl yansıdığını sorunca şu cevabı almıştı Can Ataklı’dan: “Yıldırıyorsunuz, korkutuyorsunuz. Daha sonra başka tartışma çıkar diye isim söylemek istemiyorum; ama çok önemli bazı milletvekilleri, ellerinde çantalarını hazırlamışlardı. Hapishaneye hazırdılar. Çünkü öyle korkutuyorlardı. Askerden haber aldığını ima ettiren sivil ittifak bu korkutmayı yapıyordu. Askerle sıkı ilişkileri olanlar bunu yapıyordu. Asker kimseye açıp da senin tarafını belleyeceğiz, demiyordu. Birçok şey de askerin dışında oldu. Artık hava öyle bir doğdu ki, bana askerin bir şey söylemesine falan gerek yok. 'Yahu bak kardeşim, çok fena geliyor bunlar..' diye, asker adına konuştular, ima ettiler.”
Tartışma çıkar gerekçesiyle o günlerde üstü kapalı açık ettiği konuyu, bu defa isim vererek ve şantajla baskı yapanların adlarını da anarak anlatmış oldu işte...
Vatan yazarı, televizyonda, “Ertuğrul dosyalardan Zafer’e bahsetmiş, ben de Bahattin’e aktardım” diyor; yani istifaya sürükleyen sözleri Bahattin Yücel’e Ertuğrul Özkök doğrudan söylememiş, aracı kullanmış... “Ertuğrul ve Zafer bunu yaptı” iddiasını seslendirebilecek tek kişi Can Ataklı’nın kendisi...
Akşam saatlerinde "Öyle bir şey olmadı" mesajı geldi Bahattin Bey'den...
Can Ataklı yaptı yine yapacağını...
28 Şubat (1997) sürecini dönemin askeri yetkilileri ile medya arasındaki ilişkiyi yakından gözleyebileceği bir noktada yaşamıştır Can Ataklı; Dinç Bilgin-Zafer Mutlu ikilisinin Sabah gazetesinde... ‘Parçalı yazı’ biçimini ‘Aspava’ köşesiyle ilk o yaygınlaştırmıştı.
Önce yazısını tek parçaya dönüştürdüler, sonra iyice kuşa benzettiler; işte bu rahatsızlığı sırasında kendisine ‘Öküz’ dergisi adına uzatılan mikrofona gözlemlerini aktarmıştı. Dar bir kesime hitap eden dergide fark edildi röportaj ve o günlerde çok konuşuldu. Dediği özetle şuydu: “28 Şubat sürecinde ana-medya gazete ve televizyonlarda yayınlanan haberlerin yüzde 90’ı yalandı.”
Röportaj sonrasında Sabah’tan ayrılmak zorunda kalmıştı Can Ataklı...
Şimdilerde Vatan gazetesinde yazan Can Ataklı önceki gece CNN-Türk’te katıldığı bir programda yine gündeme damgasını vurdu. Dediğinin özeti şu: “28 Şubat sürecinde bazı DYP’li bakanlar istifa ettirildi. Turizm Bakanı Bahattin Yücel onlardandır. Yakın dostumdur. Sabah’ı yöneten Zafer Mutlu ile Hürriyet’i yöneten Ertuğrul Özkök hakkında altı dosya olduğunu, istifa etmezse yayınlayacakları haberini benimle kendisine ilettiler... Ailesiyle konuştuktan sonra istifa etti.”
Refahyol Hükümeti 30 Haziran 1997’de yıkıldı; Bahattin Yücel’in istifası ondan iki hafta önce (13 Haziran 1997)...
Zafer Mutlu ile Ertuğrul Özkök 28 Şubat’ın sisler bulvarında böyle bir misyon üstlenmişlerse, yaptıklarından başında bulundukları gazetelerin patronlarının haberi yok mudur?
Dinç Bilgin Sabah’ın patronuydu ve son birkaç yıl içerisinde çıktığı TV programlarıyla gazete röportajlarında 28 Şubat’ta yaptıklarını kendi ağzından anlattı. Günah çıkarttığı için onun haberdar olduğunu biliyoruz.
Peki ya Aydın Doğan? Aydın Bey kendi kanalında söylenen sözleri duyunca telefonla programa katıldı; Can Ataklı’yı ‘hezeyan yapmakla’ suçladıktan sonra “Eğer Ertuğrul böyle bir şey yapmışsa şerefsizdir, yarın hepimiz onu idam edelim” dedi.
Ertuğrul Özkök dünkü yazısına eklediği bölümde patronuna istifasını sundu. O bunu Bahattin Yücel’in “Evet, Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi” demesi şartına bağlıyor, ama istifası bugünden itibaren geçerlidir.
Nedenini açıklıyorum:
Çünkü Can Ataklı bu iddiayı ilk kez seslendirmiyor. Öküz röportajıyla aynı haftalarda (22 Aralık 1999 günü) Zaman’dan Birol Aydın’a üstü hafif kapalı anlatmıştı bu olayı...
Önce şu genel tespiti yapmıştı: “Bir tarafta yoğun bir Parlamento-dışı baskı... Bunun bir ucunda askerler vardı. Bir ucunda güç, sermaye var. Ve onlarla işbirliği yapmış olan basının bir bölümü var.”
Birol Aydın sürecin bazı bakanların istifasına nasıl yansıdığını sorunca şu cevabı almıştı Can Ataklı’dan: “Yıldırıyorsunuz, korkutuyorsunuz. Daha sonra başka tartışma çıkar diye isim söylemek istemiyorum; ama çok önemli bazı milletvekilleri, ellerinde çantalarını hazırlamışlardı. Hapishaneye hazırdılar. Çünkü öyle korkutuyorlardı. Askerden haber aldığını ima ettiren sivil ittifak bu korkutmayı yapıyordu. Askerle sıkı ilişkileri olanlar bunu yapıyordu. Asker kimseye açıp da senin tarafını belleyeceğiz, demiyordu. Birçok şey de askerin dışında oldu. Artık hava öyle bir doğdu ki, bana askerin bir şey söylemesine falan gerek yok. 'Yahu bak kardeşim, çok fena geliyor bunlar..' diye, asker adına konuştular, ima ettiler.”
Tartışma çıkar gerekçesiyle o günlerde üstü kapalı açık ettiği konuyu, bu defa isim vererek ve şantajla baskı yapanların adlarını da anarak anlatmış oldu işte...
Vatan yazarı, televizyonda, “Ertuğrul dosyalardan Zafer’e bahsetmiş, ben de Bahattin’e aktardım” diyor; yani istifaya sürükleyen sözleri Bahattin Yücel’e Ertuğrul Özkök doğrudan söylememiş, aracı kullanmış... “Ertuğrul ve Zafer bunu yaptı” iddiasını seslendirebilecek tek kişi Can Ataklı’nın kendisi...
Akşam saatlerinde "Öyle bir şey olmadı" mesajı geldi Bahattin Bey'den...