Bizde tartışma biter mi hiç? Biri bitse diğeri başlıyor. Açılımlarla, sel felâketiyle uğraşılır, Doğan Grubu'na Maliye bürokrasisinin takdir ettiği astronomik ceza üzerinde fikir üretilirken bir yan konu da Ankara'dan boyunu göstermeye başladı: Bahçelievler 7. Cadde'nin geleceğiyle ilgili referandum...
“Bir cadde işte, ne olacak?” deyip küçümsemeyin; hem caddenin kendisi başkent Ankara için önemli, hem de çevre halkına “Cadde üzerinde meyhane ister misiniz?” türü bir soru da sorulacağı için referanduma götürülmek istenen konu kritik...
Bahçelievler'in 7. Caddesi, sağı ve solundaki şık mağazalar ile vakit geçirmek için ideal yiyecek-içecek mekânları sebebiyle özellikle genç Ankaralılar'ın rağbet ettiği birbölge. Bizdeki sıradan 'caddeler' standartlarında -yani çok geniş olmayan- 7. Cadde, gündüz-gece çoğu üniversiteli binlerce genci ağırlıyor. Tek taraflı park etmiş otomobillerin ağırlaştırdığı trafik, 'otomobille piyasa yapan' gençler yüzünden, oradan geçmek zorunda olan semt sâkinlerini iyice çileden çıkarıyor.
Yapılması gereken, trafiği başka bir caddeye yönlendirip 7. Cadde'yi yalnızca yayaların geçeceği biçimde yeniden düzenlemek... Çankaya'nın CHP'li yeni Belediye Başkanının bu yönde bir eğilimi olduğu biliniyor. Büyükşehir Belediyesi de bu yoldaki taleplere uyarsa sonuçta herkesi rahatlatacak bir çözüm ortaya çıkacaktır.
Bir caddenin durumu bile bir demokrasi mücadelesine, yaşam tarzı tartışmalarına âlet olmak zorunda sanki... Ankara'nın Ak Partili Büyükşehir Belediye Başkanı 'yaya bölgesi' ilân etse herkesin beğenisini kazanacağı halde, caddenin geleceğini referanduma götürmek niyetinde. Referandumda semt halkına sorulacak sorular arasında çevredeki içkili mekânlarla ilgili soruların da bulunacak olması, masum bir trafik sorununu 'lâiklik' eksenli bir tartışmaya sürükledi bile.
“Bugün 7. Cadde'nin 'modern yaşam tarzına sahip' sâkinlerine bunu sorarlar, yarın daha muhafazakâr semtlerde referandumla hayatı karartırlar” diyenlerden tutun, “Böyle konularda referandum müessesesini kullananlar, yarın aynı yolla Şeriat'ı da getirirler” evhamını itiraza dönüştürenlere kadar her görüş medyada yankı buluyor.
En garip görüş 7. Cadde'yi referanduma götürmek isteyen Melih Gökçek'e ait: “Samimi söylüyorum” diyor Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, “Vatandaş isterse meyhaneyi teşvik ederim.”
Görüş garip, çünkü içkili mekânların nerelerde/nasıl açılabileceği, mevzuata göre, vatandaşa sorularak oluşturulacak bir karara bırakılmamış, bu konuda yasalar var ve belediyeler o yasaları -vatandaş istemese de- uygulamak zorunda.
Bu tartışmada en hazin yön, demokrasi, lâiklik, yaşam tarzı gibi herkesi teyakkuza uğratan kavramlar eşliğinde henüz ülkemizde sağlıklı bir uygulaması başlamamış 'referandum' müessesesine yara vermesidir. Yaygın kullanıldığı ülkelerde hayran olunacak işlevlere sahip olan referandum müessesesi, böylesine yersiz bir konuyla birlikte anıldığı için bizde şimdiden yara alıyor.
İsviçre Avrupa Birliği'ne (AB) üye değil, çünkü birbiri ardına yapılan referandumlarda İsviçreliler AB içerisinde yer almak istemediler. İsveç ve İngiltere AB üyesi ülkeler, ancak iki ülkenin halkı ortak para birimini kullanmaya referandumda “Hayır” dedikleri için Euro oralarda geçerli değil.
Referandum böyle konularda kullanıldığında sonuç alınan bir müessese işte.