Server Gençlik’in Cuma Seminerlerinin konuğu Prof. Dr. Burhan Aykaç’tı. Aykaç, “Türkiye’nin Yeniden Yapılanması ve Yeni Belediyeler Kanunu” hakkında çok çarpıcı örnek ve uygulamalar anlattı. Sayın Aykaç, İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Japonya ile Almanya’nın yer altı kaynakları ve tarımsal araziler bakımından Türkiye’den yetersiz olmasına rağmen nasıl daha hızlı hamleler yapabildiklerini, ekonomi tarihinde “mucize” olarak da yorumlanan kalkınmaları nasıl başardıklarını gençlerin anlayacağı üslup ve sadelikte izah etti.
Sohbetin ve soruların ana gündemi “yönetimde istikrar” ve “temsilde adalet” oldu. Rakamların dili Türkiye’de yönetimde istikrar değil yönetimde istikrarsızlık olduğunu açık açık ortaya koyuyor. 2013 yılında Cumhuriyetin 90 yılını kutlayacağız. Yani Cumhuriyetimiz 90 yaşında. Bugün itibariyle iktidarda 61. Hükümet var. Yuvarlak hesap Türkiye’de hükümetlerin iktidarda kalma süresi 1.5 yıl. 11 yıllık Ak Parti iktidarını çıkarırsak, bu rakam daha da düşer. Buna karşılık ABD’de ilk başkanın seçilmesinin üzerinden yaklaşık 224 yıl geçmiş, iktidarda 44. Hükümet var; ortalama hükümet süresi 5 yılın üzerinde. Almanya’da 68 yılda 10 şansölye değişmiş, ortalama iktidar süresi 6.8 yıl. Japonya mucizesi 1950 yılından beri liberal partinin sağladığı yönetimde istikrar sayesinde gerçekleşti. Ancak son yıllarda sık sık iktidar değişimi yaşayan Japonya’da ekonomide de gel-git’ler yaşanıyor.
Bu tablodan çıkan sonuç: Türkiye gibi iktidar ömrünün kısa ve yönetimde istikrarsızlığın yaşandığı ülkelerde büyük projeler hayata geçirilemez, köklü değişim ve dönüşümler yapılamaz. Nitekim Menderes dönemi, Demirel’in ilk dönemi, Özal dönemi ve Erdoğan dönemi hariç genelde köklü reformlar yapılamamıştır. Ancak merhum Erbakan’ın koalisyon ortaklarına ağır sanayi konularında zorlamalarını unutmamak gerekir Tek parti dönemi demokratik olmadığı için değerlendirme dışı tutuyoruz. İstikrarın yakalanması durumunda, köklü reformlarının yapılabileceğini ortaya koyan en güncel örnek, 75 yıldır dokunulmayan/dokunulamayan yerel yönetimler yasasının Ak Parti iktidarı döneminde çıkarılması, siyaseten riskli toplumsal yararı yüksek kentsel dönüşüme başlanmasıdır.
Türkiye’nin başaramadığı, hatta bu konuda somut adım atmadığı alanlardan birisi üst düzey yönetici yetiştirme konusudur. Türkiye’nin alanlara göre üst düzey yönetici yetiştirme stratejisi maalesef yok. Rahmetli Turgut Özal, üst düzey yönetici yetiştirmek için Kamu Yönetimi Akademisi kurma girişiminde bulunuyor, ancak Kenan Evren tarafından engelleniyor. Çünkü kurumlarda genel sekreterlik makamı oluşturulmuş, bu koltuklara da albaylar oturtulmuş, gelen evraklar ve giden evraklar bu kişilerin denetiminden geçiyor. Bu sistem sürdürülmek isteniyor. Kamu Yönetimi Akademisi’nin kurulmasına izin verilmiyor, ancak Milli Güvenlik Akademisi’nde sivil bürokratlar tek tipleştirilerek üst düzey yöneticiliklere atanması sağlanıyor. Bugün Milli Güvenlik Akademisi kısmen de olsa sivilleşti, eski etkisi de fazla kalmadı. Üst düzey yönetici yetiştirme noktasında eksiklikleriyle beraber TODAİE hizmet görüyor. Ama önümüzdeki dönemde mutlaka üst düzey yönetici, hatta tek tek alanlarına göre üst düzey yönetici yetiştiren resmi ve sivil kurumlar olmalıdır. Büyük ülkelerin üst düzey yetiştiren merkezleri var. Unutmayalım ki bir ülkenin kalkınmasında siyaset kurumu kadar bürokrasi kurumunun da önemi büyük. Bürokrasideki istikrar yönetimde istikrarı besleyen ve güçlendiren bir unsur. Bu noktada sayın Aykaç’ın verdiği şu rakamlar çok önemli. Türkiye’de üst düzey bürokratların görev süreleri 9 ay. Fransa’da bu rakam 9 yıl, Almanya’da 5 yıl, Japonya’da 8 yıl. Personel hareketliği bakımından dünya ülkelerinin başında geliyoruz. Türkiye’de kamu personeli kurumdan kuruma gezerken Japonya’da ömür boyu aynı kurumda istihdam ilkesi geçerli. Bu konuda gerçekten kafa yorulmalı. Aksi taktirde istikrarı kurumsallaştıramayız, sistem kişilere ve liderlere bağlı olarak değişir. Yine yönetimde istikrar ilkesini mutlaka temsilde adalet ilkesiyle beslemeli, güçlendirmeliyiz.