Referandum süreci bir takım engellemelere rağmen tüm hızıyla devam ediyor. Hazırlıklar adına bilinmişlerin dışında çok daha renkli ve dikkat çekici kampanyalar hayatımızın bir parçası haline geldi. Öncelikle siyasi partiler şehir şehir dolaşarak halkımızı kendi kararları doğrultusunda ikna etme çabasındalar. Halkla buluşmalarda muhalefet partilerine nazaran iktidar partisi, yine sayın Başbakan'ın ortaya koyduğu yüksek performansla Türkiye'nin köşe bucak dört bir yanında Anayasa paketi için daha etkili ikna turları yapmaya devam etmekte. Başbakan halkla bütünleşerek, onların desteğini kazanmak istiyor.
Muhalef ise, anayasa paketine çok da değinmeden sadece ve sadece iktidar partisi üzerinden söylemler geliştirerek sanki gelecek yıl yapılacak seçime hazırlanırcasına klasik sataşma, karalama adına büyük bir hırsla çalışıyor.Geliştirdiği söylem ve tavırlar, referandumu sulandırma, önemsememe şeklinde. Ortaya koydukları tavır ise kendilerini destekleyen bir kesim insanlar tarafından da mutlaka alkışlanıyor.Bu oran ise çok az.Muhalefetin “hayır” derken ikna edici argumanlar ortaya koyamaması, söylemlerinin içinin boş olması halkı pek ikna etmemekte.
İktidar partisi, halkla buluşmalarında -bir alışkanlık olsa gerek- yer yer muhalefet gibi karşı tarafa çatarak, yeri geldiğinde karalamadan da uzak durmuyor.Paketi hazırlarken samimi olduklarına inandığımız bu insanların, muhalefet üzerinden söylemler geliştirmeden, karalamaya gitmeden “siyaset üstü” bir tavır ortaya koyarak daha çok paketin içeriği, halka kazandıracağı avantajlardan bahsetmesi verimli olacaktır. Görünen o ki, bu olumsuz tavrına rağmen iktidar partisi yine de muhalefetten daha hazırlıklı ve önde.
Bununla birllikte geçen haftalarda ülkemizde gönüllü kuruluşlar olan STK (Sivil Toplum Kuruluşları)'ların da “siyaset üstü meseleler” olarak baktığı anayasa değişikliğini destekleyen kampayalara başladıklarını gözlemledik.Gönüllü olarak harekete geçen bir çok kuruluş, "Siyasi fikrimiz ayrı olabilir, ama referandumda tavrımız aynı." söylemleriyle 12 Eylül'deki referandumda Türkiye'nin geleceği için pakete destek vereceklerinin altını çiziyor.
İşte bir kaç örnek;
Gebze’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızdan olan GESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Halit Uçar, “Bütün oy verecek kişiler kendi vicdanlarını kullanarak, Anayasa değişikiliği maddelerini dikkatle inceleyerek, parti ayrımı yapmaksızın, Türkiye’nin geleceğini düşünüp ona göre karar vermeli. Çocuklarımız ve geleceğimiz için doğru kararlar vermeliyiz Önemli olan Türkiye’nin çıkarlarıdır” açıklamasında bulundu.
Balıkesir'de bir araya gelen 80 sivil toplum kuruluşunun (STK) temsilcileri, 12 Eylül'de yapılacak Anayasa değişikliği referandumunda "evet" oyu kullanacaklarını açıkladı. Türk Anneler, Mahalle Muhtarları ve Balıkesir İş Kadınları dernekleri ile çeşitli sendika ve meslek odalarının aralarında bulunduğu STK'ların temsilcileri, "Balıkesir Sivil Güçler Birliği Platformu"nu oluşturarak, ilk faaliyetlerini Anayasa değişikliği referandumu konusunda yapacaklarını belirttiler.
Platform başkanı Şahin ise;
Desteğimiz,her hangi bir siyasi parti, kurum veya kuruluşa değil, insan haklarına, uluslararası hukuka, hukukun evrensel ilkelerine, ülkeyi daha da demokratik hale getireceğine inandıkları anayasa paketine olacağını ifade etti.
Mardin'de bir araya gelen 38 sivil toplum kuruluşunun (STK) oluşturduğu Mardin Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, MÜSİAD Mardin Şubesi'nde bir araya gelerrek son günlerde artan terör olaylarına tepki gösterdi.
Aralarında Mardin Genç İşadamları Derneği, Kadim Akademi Derneği, Mardin Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti, MÜSİAD'ın da bulunduğu 38 sivil toplum kuruluşunun bu ortak açıklamasında demokratikleşme, sivilleşme ve özgürleşme alanında daha çok mesafe kat edilmesi ve sorunların demokratik mekanizmalar içerisinde çözüme kavuşturulması için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğine de dikkat çekilerek "Millet iradesinin tecelligâhı olan Yüce Meclis'in yasama faaliyetlerini bloke eden ve yüksek yargı bürokrasisinin yasama ve yürütmeye sorumsuzca müdahalesini sağlayan mevcut Anayasa'dır. TBMM tarafından zorlu bir oylama sürecinde kabul edilen ve referandum sürecine girilen anayasa değişikliği paketinin halkımız tarafından da kabul edileceği görülmektedir. Bu nedenle bazı mahfillerin tutuştuğu ve bu süreci engellemek için gayrimeşru yollara yönelebileceği bilinmektedir." diye konuştu.
Güney Doğu Anadolu'nun birlikte yaşama kültürünün en güzel örneği bu güzel şehrin insanlarının kendilerini temsil ettiklerini söyleyen bir örgütün karşısında böyle cesurca adımlar atması ümitlerimizi arttırmaktadır. Bunun o bölgedeki diğer şehirlerde de artacağı inancındayız.
Türkiye'nin hukukun üstünlüğüne doğru yürüyüşe geçtiği şu günlerde, bizlere endişe veren, tedbir almamızı zorunlu kılacak dış etkenler de yok değil.
Eylül öncesi propoganda veya halkla buluşma zamanının yaz aylarına denk gelmesi bunlardan birisi.Bu bize çoğu vatandaşımızın tatil modundan hala sıyrılıp da referanduma motive olamayacağı korkusu veriyor.
Diğeri, referandum tarihinin Ramazan sonrası bayram tatilinin son gününe denk gelmesidir. Bu durumda bilinçli vatandaşlarımızın “fedakarlık” tercihinde bulunması gerekecektir.Bayram da olsa kendi isteklerinden sıyrılıp veya tatili yarıda kesip ülkesinin kendisinden bekledikleri sorumlulukları yerine getireceğine inancımız tamdır.
Ramazan'da çokca tercih edilen Ramazan Umresi için gidenlerin hiç bir riske girmeden erken rezervasyonlarıyla referandum günü sandıkların başında olmalıdırlar. Şahsi maneviyatlarını arttırmayla birlikte, asırlarca hak, adalet, hoşgörü soluklanan öz vatanımız Anadolu'ya sahip de çıkacaklardır.
Türkiye'nin gelecekte dünya devletleri arasında layık olduğu yerini alması, bu konumuyla hem kendi iç problemlerini hem de kendisinden uzatılacak bir el bekleyen İslam coğrafyasının istek ve problemlerini çözmede daha etkili olabilmesi için bu referandum çok önemlidir.