Dağlık Karabağ, Azerbaycan’a bağlı özerk bir bölge iken Ermeniler tarafından işgal edildi ve buradaki Hocalı kasabasında sivil halka karşı bir katliam gerçekleştirildi.
613 masum insan, çocuk, bebek, kadın denmeden bir gecede katledildi. 1 milyona yakın insan ise yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakıldı. “Kaçgın ve göçgün” tanımlamaları bu Azeri mülteciler için kullanıldı.
Bu insanlar hala kaçgın ve göçkünler çünkü ülkelerine dönemiyorlar, hala akrabalarından bir haber alamıyorlar ve kendi toprakları üzerinde hak bile iddia edemiyorlar. Yani 22 yıl önce Hocalı’da yaşanan büyük kıyımın etkileri bugün de devam ediyor.
Hocalı katliamında şehit edilen masum kardeşlerimizi öncelikle rahmetle anıyoruz. Bu gibi örneklerin bir daha hiç yaşanmaması için Allah’a dua ediyoruz.
Peki bu bir Hristiyan-Müslüman savaşı mıydı? Yoksa Ermeni-Azeri savaşı mı?
Bazıları bunu tartışıyorlar ancak bunun şu an için önemi yok. Önemli olan savaşın temelinin sevgisizlik olduğunu herkesin bilmesi, Hocalı’da yaşanan vahşetin ırkçılık belasının bir sonucu olduğunu anlaması ve bundan ders çıkarması…
Kimin kiminle ya da neden savaştığı değil de savaş mantığının tamamen yok edilmesi, intikam peşinde koşmanın, ırkçı mantığın yanlışlığının anlaşılması önemli.
Hocalılar bir daha hiç yaşanmasın diye…
Hocalıların bundan sonra hiç yaşanmaması için dünyadan nefreti kaldırmaya niyet etmemiz, bu yolda çalışarak, kardeşliği, sevgiyi hakim etmek için hiç durmadan anlatmamız şart.
Üstelik Hocalı tek örnek değil... Şu an Suriye örneği hala bütün şiddetiyle yaşanıyor, Doğu Türkistan da aynı şekilde, Arakan da aynı şekilde…
Hocalı’da olduğu gibi iki yaşında bir bebeğin gözü çıkartılıyorsa, yaşlı insanlar karlı dağlarda donmaya terk ediliyorsa, masum küçük çocuklar işkenceye uğruyorsa, kadınların derileri yüzülüyorsa bu çok büyük bir sorunu bize gösterir.
Bu bize dünyadan sevginin kalktığını, nefretin hakim olduğunu gösterir.
Son yüzyıldır insanlara sevgi öğretilmedi tam tersine sürekli şiddet öğretildi.
Materyalizmin yalanlarıyla insanlar güzel ahlaktan, insaniyetten uzaklaştırıldılar, herşeyin maddeden ibaret olduğu, güçlü olanın ayakta kalacağı yalanlarına inandırıldılar.
Adeta tüm dünyayı nefret kapladı, yazıların, konuşmaların çoğunda neredeyse sadece nefret var, kavga var, küçük görme var, kızgınlık var, bencillik ve tahammülsüzlük var.
Sevgisizlik öyle bir hale gelmiş ki bazı insanlar sanki hep nefreti istiyorlar ve hatta nefret ile rahat ediyorlar gibi görünüyor. Nezaket ve güzellik bu insanları adeta rahatsız ediyor.
Bu gibi insanlar nefret denizinin içinde boğuluyorlar. Bu insanlar sevgiyi adeta unutmuşlar, sevgiye, şefkate, merhamete yabancılaşmışlar. Yolda yardım isteyen birine dönüp bakmıyorlar bile, şiddet gören bir kadını seyredebiliyorlar, çocukların acı çekmesini ürkütücü bir soğukkanlılıkla izleyebiliyorlar.
Durum böylesine vahimken sevginin kıymetini bilenlerin, dostluğun, birlik olmanın önemini anlayanların kardeşliği, sevgiyi, güzel ahlakı sürekli anlatması tabi ki çok hayati önem taşıyor.
Hocalı’yı herkese anlatalım, yaşanan vahşeti duyuralım ama bunu yaparken intikam duygularıyla değil de ibret olması için, tekrarlanmaması için yapalım.
Sevginin dünya çapında tekrar diriltilmesi için yoğun gayret edelim. Sevgiyi en önemli gündem konusu yapalım.
Unutmayalım ki sevgi güçlenirse, Allah’ın izniyle herşey yoluna girer, sevgi nefreti ezmeye başlar ve galip gelir.