Onur Öymen, mevcut terörle mücadelenin devam etmesini savunurken buna, 1937'de kanlı şekilde bastırılan Dersim isyanını örnek gösterince ayağa kalkan Tuncelililer, Öymen'i 'Hitler'e benzeten afişleri şehrin sokaklarına astı.
Öymen, mevcut terörle mücadelenin devam etmesini savunurken buna, 1937'de kanlı şekilde bastırılan Dersim isyanını örnek göstermişti.
Öymen nedendir bilinmez bir türlü dar kalıplarından kurtulamıyor. Sayın Başbakan’ın İsrail Cumhurbaşkanı’na haddini bildirdiği ve kamuoyuna “One minute” olarak yansıyan olay sonunda “ ADAMA BUNU HESABINI SORARLAR” demişti. O zaman kaleme aldığım yazımda yıllarca yurtdışında Ülkemizi bu zihniyetle mi temsil ettiniz diye sormuştum.
Evet yine soruyorum. Sayın Öymen yıllarca Ülkemizi yurt dışında bu zihniyetle mi temsil etiniz.
Zulmün, kanın, insanları üzmenin. Anaları ağlatmanın neresi masum olabilir ki.
Türkiye bu güne kadar vatandaşları ile düşman olmadı. Yapılan mücadele halka karşı değil terör örgütüne karşı bir mücadele idi ama iyi yönetilemediği için Kürt halkı maalesef terör örgütünü sahiplenme aşamasına gelmiştir.
Terör örgütünün yapısından ve algılamadan kaynaklanan bir mücadele maalesef ters tepmiştir. Mücadele şeklinin sorgulanması gerekir ki şu anda yapılmak istenen budur. Terörün savunulacak bir tarafı olamaz. Nitekim Kürt halkının yaklaşımı da terörün bitmesinden ve huzurlu yaşamdan tarafadır.
Maalesef siz bulunduğunuz CHP zihniyetinin dar kalıpları içinden bu durumu göremiyorsunuz. Görmeye çalışmak gibi bir gayretiniz de yok.
Şu anda sadece siz değil maalesef MHP de bu işi aşırı milliyetçiliğe çevirerek süreci tıkama aşamasına getirmeye çalışmaktadır. Türk Milleti ve üniter devlet olmak ile iç unsurların arasındaki farkı anlayamamak başka şeylerdir.
Bunların karıştırılması ve yok sayılması mozayiği okuyamamaktır. Türkiye bir bütündür. İçinde bulunan tüm unsurları ile bir bütündür.
Evet bu ülke Türkiye Cumhuriyeti olarak kuruldu ve öylece kalacaktır. İç dinamikleri bozmaya varan ayrımcılığı neden körüklüyorsunuz ki.
Bırakın insanlar kendi unsurlarına sahip çıksınlar. Kendi törelerini yaşatsınlar. Bu folklorik mozayiği bozmak istemenin bir anlamı yoktur. Bu kültürdür. Pek çok ülkede insanlar yerel diller kullanmaktadır. Fakat ana dil tektir.
Türkiye’de de böyle kabul edebilmenin neresi sakıncalıdır.
Selçuklular zamanında da farklı unsurlar vardı ve Türkçe ana dil olarak kabul edildi.
Osmanlılar zamanında da pek çok dil vardı ama kullanılan ana dil, yani yazışma dili Türkçe idi.
Bunları neden görmezden gelmek gibi bir handikapın içindesiniz.
Ana dilimiz Türkçedir. Yazışma dilimiz Türkçedir. Vatanımız Türkiye’dir.
Bu böyle bilinmelidir.
Tüm halkımızla huzur içinde yaşamak ve unsurlar arasındaki farkı mozaiğin desenleri olarak görmek ….
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın gereğidir.
Ahmet TÜRKAN- HABERNAME