Zagreb’deyim...
Bu geceki maçı izlemek için Hırvatistan’ın başkentine geldim.
Geldim ama Euro 2012 hedefi çok uzakta gözüküyor... Çünkü A Milli Futbol Takımı, teknik direktör Guus Hiddink yönetiminde 11 maçta maalesef sadece beş kez galip gelebildi... FIFA sıralamasının ise 22’nci basamağına kadar indi...
***
Aslında...
Hırvatların futbolda kazandığı ilk zaferde yani 1998 Dünya Kupası’nda üçüncü olmasında büyük pay sahibi olan; 2006’dan bu yana da Hırvatistan Milli Takımı’nın başında bulunan ve şimdi de teknik adam olarak ülkesini Euro 2012 finallerine taşımak üzere olan Slaven Biliç’i, dün de futbolcularla birlikte ağır eleştiri oklarının hedefi olan Hiddink’den çok daha fazla merak ettim doğrusu...
Üç sıfır yenildiğimiz maçta, 90 dakika boyunca yağmura rağmen maçı ayakta izlediğini, saha kenarında en az futbolcuları kadar efor sarf ettiğini gördüm...
1998 Dünya Kupası’nda kalçasındaki sakatlığa rağmen takım arkadaşlarını yalnız bırakmayan Biliç, eskilerin deyimiyle nevi şahsına münhasır birisi... 43 yaşındaki bu başarılı teknik adam aslında hukuk fakültesi mezunu... Aynı zamanda Hırvatistan’da müzik listelerinde bir numaraya kadar yükselen bir rock grubunda gitarist... Çeşitli yardım kampanyalarının vazgeçilmez animatörü... Hırvatların çok sevdiği toplumsal bir figür yani...
***
Avrupa kulüplerinden aldığı cazip tekliflere rağmen, Hırvatistan Milli Takımı’yla olan sözleşmesini uzatmayı sürekli tercih etmesi de Biliç’in kazanç hanesine yazılı olan en büyük artılardan biri... 1990’lı yılların başında bağımsızlığını ilan ettikten sonra Hırvatistan’ın futbolda da büyük bir atağa kalkmasını sağlayan ve Hırvat futbolunu ihya eden adam olarak nitelenen Biliç’in aylık maaşı 13 bin euro... Yıllık olarak ifade edilir ise Biliç’in kazancı yaklaşık 160 bin euroya geliyor...
Öte yandan ayda tam 375 bin, yılda ise sponsor gelirleriyle birlikte 8,5 milyon euroya yakın bir para kazanan Türk Milli Takım Antrenörü Guus Hiddink’e karşı artan eleştirilerin en büyük nedenlerinden biri de bu galiba... Hollandalı teknik adamın işine son verildiğinin, Hırvatistan’la bugün oynanacak rövanş karşılaşmasından sonra kendisine bildirileceği iddia edilirken...
Türkiye’yle 2+2 yıllık sözleşme imzalayan ve iki yılını önümüzdeki Ağustos’ta dolduracak olan Hollandalı teknik adamın, bu sürede kazandığı 8 milyon euroya karşılık ülkemize hiçbir başarı kazandıramadığı; Hiddink’in her maçtan önce kendi takımını küçümserken, sürekli rakipleri överek başarısızlığına kılıf aradığı, duygusal bir ülke olduğumuzdan bahsedip, hep sakinlik istediği eleştirileri de geometrik şekilde çoğalmakta... Üstelik başarılı olmamalarına rağmen büyük primler alan futbolcular da hedef tahtasına girmiş gözükmekte...
Eleştirilerdeki bu artışın temelinde Biliç’in konumu ve diğer başarılı takımlarla yapılan kıyaslar da büyük rol oynuyor gibime geliyor...
Keşke futbol gibi her şeyi de dünya ile kıyaslasak, emin olun çağ atlarız...
***
Euro 2012 finallerinde Biliç’in çok yüksek bir performans göstereceği konusunda herkes hem fikirse de hatırlarsınız Viyana’da 20 Haziran’da yaptığımız 2008 Avrupa Şampiyonası çeyrek finalindeki tarihi maçta Hırvat antrenör Türkiye karşısında maçı kaybetmişti...
Euro 2008’deki Türkiye faciasından sonra Biliç’in popülaritesini yitirdiği ve o tarihten beri hırslandığı ve İstanbul’daki çarpıcı zaferiyle adeta hayata yeniden tutunduğu yorumlarına da rastladım...
***
Sadede gelir isem, en büyük merakım bu gece ne olacağı... Acaba Viyana başarısı Zagreb’de tekrarlanabilir mi?
Biliyorum, Euro 2012 hedefi çok uzakta gözüküyor... Biliyorum, teknik direktör Guus Hiddink yönetiminde 11 maçta maalesef sadece beş kez kazanabildik...
Biliyorum, son dönemde altı basamak birden yuvarlanarak FIFA sıralamasında 22’nciliğe kadar indik...
Bunları biliyorum ama bu geceki maçı izlemek için Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e geldim...
Geçen günkü İstanbul hezimetini unutmuş gözüküp, olur olmaz bir şekilde 2008 Viyana’sını anımsayıp durmam bu yüzden...