Heyecanlıyım, sizler de heyecanlanabilirsiniz

xxx78

Bir televizyon programcısının deprem ile terör arasında mantık-dışı paralellikler kurarak Van’da yaşanan trajediye “Oh olsun” mantığıyla yaklaştığını işitmişsinizdir. “Herkes haddini bilecek” demiş programcı... Haddini bilecek, güvenlik güçlerine taş atmayacak; taş atıyorsa, haddini bilecek, yardım beklemeyecek...

İşte buna benzer zırvalar...

Her yerden tepki geldi de bu sözlere, özellikle dikkat çeken ikisi: MHP lideri Devlet Bahçeli de, BDP lideri Selahattin Demirtaş da bu yaklaşımı en sert biçimde kınadı.

 

MHP lideri yaşanan trajedinin herkesi derinden etkilediğini vurguladığı açıklamasında, “Böylesi günlerde ayrımcılığı körükleyerek, ‘Ağlama sırası onlarda’ gibi lânetlenmesi gereken yaklaşımları büyük bir densizlik ve soysuzluk olarak gördüğümüzü söylemeliyim” dedi lâfını eğip bükmeden...

Selahattin Demirtaş da, BDP Grup Toplantısı’nda, deprem üzerine sıcağı sıcağına verdiği ‘kardeşlik kokusu’ mesajını güçlü ifadelerle pekiştirdikten sonra, ‘faşizan ırkçı tutum’ olduğunu belirttiği mâlum yaklaşımı çok sert ifadelerle kınadı: “Bu faşizan ırkçı anlayışın, hiçbir toplumsal kesimde hakim düşünce olmayacağını göreceklerdir. Halkın yaptığı, gösterilen dayanışma, böylesi zihniyetleri pratikte mahkum etmiştir. Şu saate kadar depremle ilgili sınavını Türkiye başarıyla vermiştir.”

 

Ağızlarına sağlık.

Kınanmaya değer yaklaşımı kimin sergilediği hiç önemli değil; hatta o sözlerin sarf edilmesinin veya benzer yaklaşımların sosyal medyada bazı densizler tarafından yaygınlaştırılmasının da hiçbir kıymet-i harbiyesi yok. Önemli olan ve dikkate alınması gereken, Türkiye’nin en önemli sorununda iki karşıt ucu temsil eden MHP ile BDP’nin, halktan büyük tepki çeken ayrımcı söyleme, aynı keskinlikte cevap verme ihtiyacı duymasıdır.

 

Türkiye, doğusu ve batısıyla, Türkü ve Kürdü ile, ülkenin bir köşesinde meydana gelen trajediye, bir bütün olarak müdahale etmeyi bilmiştir. Van’da üzerlerine binaların çöktüğü insanların hissettiği acıyı, hem de daha güçlü bir biçimde, İstanbul, İzmir, Antalya, Konya, Nevşehir halkı da hissetmiştir.

 

Yalnız hissetmekle de kalmamış, acıyı azaltmak için derhal devreye girmiş, kotarabildiği yardım malzemesiyle yolları aşarak Van’a ulaşmıştır da... Devlet, belediyeler ve sivil toplum örgütleri yanında bireyler de Van’daki deprem mağdurlarının imdadına koşmuş, evini ve yiyeceğini paylaşma özverisinin en güzel örneklerini sergilemiştir.

 

Sadece sevinçte ve neşede değil kederde ve tasada da birlikteliktir vatandaşlık duygusu...

 

Van’dan bütün Türkiye’ye yayılan duygu işte bu duygudur ve yapılması gereken de bu duyguyu kalıcı hale getirecek adımların atılmasıdır. Madem yanlışa karşı ortak tepki verebiliyor, hatalı söylemleri aynı keskinlikte kınayabiliyoruz... O halde, farklı taraflarda konuşlananlar, doğru tavırların belirlenmesinde, yatıştırıcı ve yaklaştırıcı söylemlerin benimsenmesinde de ne yapıp edip buluşabilmelidir.

 

Zor mu görünüyor? Emin olun, biraz çaba gösterilse, ‘terörsüz bir Türkiye’ hedefinde buluşabilmek de mümkün olacaktır. Tepemize inen deprem tokmağı ne kadar âciz olduğumuzu hepimize hatırlattı; ayrıca terör tokmağıyla terbiye edilmeye ihtiyacımız yok. Birlikteliğimizin şartlarını, konuşarak ve tartışarak, kendimiz belirleyebiliriz.