Çok değil 3-5 yıl önce, karanlık odalarda yazılan kirli planları deşifre ettikçe hakkımızda suç duyuruları yapılır, savcılar anında harekete geçerdi.
Ergenekon ve Balyoz davaları gibi kamuoyunun merakla izlediği konularda haber yapan çok sayıda gazeteci mahkeme önünde sindirilmeye çalışılırdı.
Hatta haklarında birçok tazminat ve ceza davası açılan gazeteciler, 'terörle mücadele eden kişileri terör örgütüne hedef göstermek' suçlamasıyla ağır ceza mahkemelerinde hâkim karşısına çıkarılırdı.
Yazılan haberlerin basın savcılığı yerine özel yetkili savcılıklar tarafından soruşturulması ve ağır ceza mahkemelerinde görülmesi basına yönelik baskının boyutlarını ortaya koyuyordu. Kapımıza gelen polisleri de unutmuş değiliz. Tabi adliye nezarethanesinde savcının gelmesini beklediğimiz de sıklıkla olurdu. “Normalleşme istiyorsak bunlara direnmeliyiz” düşüncesiyle bizlere karşı uygulanan psikolojik harp denemeleri karşısında dik durup, çetelerin derin işlerini yazmaya devam ederdik.
Gelelim bugüne…
Kirli ilişkileri, karanlık planları, Gata’kullicileri ve antidemokratik oluşumları deşifre etmek adına sorumluluk ve cesaret üstlenerek haberlere imza atan gazetecilerin bir kısmı şimdi Fethullah Gülen grubu tarafından susturulmak isteniyor. Taktik çetecilerin sergilediği tutumdan farksız… Gülen Grubu hakkında yazılan haber hakkında anında suç duyurusu yapılıyor, çete davaları sürecinde olduğu gibi savcılar anında işlem başlatıyor. Tabi polisler de ‘ifade’ için anında kapımızda bitiveriyor.
İşte haber10’da yayınladığımız delilli ve tanıklı 12 haber hakkında başlatılan soruşturma… Bu nasıl bir hız… Sabahın ilk saatlerinde şahsıma emniyetten gelen telefon, panik içerisinde adresime gönderilen polisler…
Haberlerin üzerinden bir ay bile geçmeden bizzat Fethullah Gülen tarafından yapılan suç duyurusu, başlatılan 12 soruşturma… Gülen, ABD’de ama onun beyanını dahi almadan harekete geçirilen yargı… ABD’den Türkiye medyasına karşı başlatılan sindirme operasyonu, basın ve ifade özgürlüğüne indirilen ‘balyoz.’
Oysa basın özgürlüğü, Birleşmiş Milletler tarafından; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ilan edilen, birçok ülke tarafından kabul edilen bir haktır. Gazeteci tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Bu hakkı almaya çalışmak ise bir Ergenekon klasiği olan gazetecileri kafese alarak, susturma çabasıdır. Tabi aynı zamanda 28 Şubat ruhunun sürdürülme gayretidir.
Oysa biz daha yeni başlamıştık. Şimdiye kadar yazdıklarımız sadece buzdağının görünen kısmıydı. Bu soruşturmalarla haklı davamızdan geri adım atacağımızı düşünenler geçmişimize baksınlar. Geçmiş onlara yeni sürprizlerimizin neler olacağı konusunda yardımcı olacaktır.
Bu arada Fethullah Gülen grubu sendika işini ciddiye almaya başlamış. Aktif Eğitim- Sen’den sonra Ufuk Sağlık-Sen, Ufuk Basın-Yayın Sen, Ufuk Kültür-Sanat Sen, Ufuk Yerel-Sen, Ufuk Bayındırlık-Sen, Ufuk Büro-Sen, Ufuk Enerji-Sen adında yeni sendikalar kurulmaya başlanmış. Tez zamanda bir çatı lazım… Bence adı Herkül-Sen olsun. Bugünlerde derin derin Konfederasyon adını düşünen cemaat üyelerine de yardımcı olarak hizmete (!) katkımız olsun.
www.twitter.com/aslandegirmenci
degirmenciaslan@gmail.com