Herkes Kendi Eriğini Yesin

Fatma Ç. KABADAYI

Ben bu aralar bir iki kişiye “Yeşil eriği çok fazla yemesen mi?” diye sormuş bulundum.

Hiç de gerek yokmuş.

Haddimi aşmışım.

İnsan her yaşta hatta her ayda haddimi aşmayacaksam her gün de diyebilirim: yeni bir şey öğreniyor, yanılıyor muyum?

"En son ne öğrendin?" diye sorarsanız, kimsenin hayatına karışmamam gerektiğini öğrendim diyebilirim. Yeni değil aslında belki bir kez daha...

Bugüne kadar senin aklınla yaşamayan biri bundan sonra da sensiz idare edebiliyormuş.

“Neden durum böyle?”

“Neden şöyle yapmadın?”

“Niçin bunu alıp buraya koymadın?”

Sormamamız gereken sorularmış.

O güne dek zaten bu soruların cevabını kendisine ve etrafındakilere çoktan vermiş, takdir edersiniz ki size de vermek zorunda değil .

Hani bir fıkra vardı, bilirsiniz. Otobüste yaşlı bir adam iştahlı bir şekilde poşetinden çıkardığı yeşil erikleri yiyen çocuğa doğru eğilir ve “Yavrum, çok fazla yeme, karnın ağrır,” deyince çocuk istifini hiç bozmadan “Biliyor musunuz, benim anneannem tam yüz beş yaşına kadar yaşadı,” diye cevap veriyor. Yaşlı adam merakla, “O da mı yeşil eriği çok severdi?” diye sorar. “Hayır, kimsenin işine burnunu sokmazdı,” diye cevap alır.

Hayvan dışkısından top yapan böceği görünce Allah’a sitem eden adamın hikâyesine hiç girmeyeyim.

Ben bu ara bir iki kişiye “Yeşil eriği çok fazla yemesen mi?” diye sormuş bulundum.

Hiç de gerek yokmuş.

Haddimi aşmışım.

İstediğini söyleyen istemediğini duyar hesabı bin pişman oldum. Çünkü insanların geçmişini, düşünce yapısını, hayallerini ve kararlarını bilmeden hayatına müdahale etmeye çalışmanın ukalalıktan başka bir şey olmadığını beklemediğiniz bir cümle duyduğunuzda anlıyorsunuz.

Pişman oluyorsunuz.

Kimseye istemeden bir şey verme derler ya aslında bunu fikir ve öneri için de söylemiş olmalılar.

Kendi yaptığınız boş boğazlıktan dolayı karşı tarafa kızmanız da işin cabası.

Üstelik hiç suçu günahı yokken…

Öğrendiklerimi uygulayabilmem epey zamanımı alacak. Susmayı öğrenmek en zor iş.

Bundan böyle fikrimi sorsalar bile ağzımı açmam.

İsterse karşı taraf benim fikrimle mutluluğa erecek, gökyüzüne merdiven dayayacak, elli yıldır düşünemediği mesele için “Hay aklınla bin yaşa!” diyecek olsun, yine de susacağım.

Siz de şahit olun.

Kim ne kadar yerse yesin yeşil eriğini…. Bundan sonra karışmam.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.