Dokuzuncu sınıf öğrencilerinin Temel Dini Bilgiler Dersine giriyorum. Çocuklar cıvıl cıvıl, şen şakrak,yerlerinde duramıyorlar. Derse başlayınca kendilerine bir teklifte bulundum. Dedim ki “ Çocuklar biliyorsunuz Kutlu Doğum Haftası içindeyiz ve yarın 20 Nisan. Resulullah Efendimizin miladi takvime göre dünyayı şereflendirdiği gün. İster misiniz biz de yarınki dersimizde Efendimizin doğumunu kutlayalım?…
Ertesi gün derse girdiğimde gördüm ki çocuklar sınıfı balonlarla ve renkli kağıtlarla süslemişler, bana bakarken sevinçle gözlerinin içi parlıyordu. Bu kadar da değil, kızlar evlerinde Efendimizin hürmetine üç sınıfa yetecek kadar kek, poğaça, börek hazırlamış ve aralarında para toplayıp meşrubat satın almışlar.
Sınıfça Yasin-i Şerifler okundu, salavatlar getirildi, Efendimizi yad eden konuşmalar yapıldı, dualar edilip ikramlar paylaşıldı. Memleketimizin her tarafında ve bütün dünyada olduğu gibi bu güzel yavrular kendi gönüllerinin yüceliğiyle mütevazi bir sevgi ve hürmet sunumu yaptılar. Bu günün anısına Efendimizin doğumunu anlattığımda gözlerden tertemiz damlaların döküldüğünü ve Efendimize sevdanın kök saldığını gördüm…
Ey Efendim! Bu ne aşktır, bu nasıl muhabbettir, bu nasıl hürmettir ki her memlekette, her yaştan, her ırktan, hem kadınlardan, hem erkeklerden, her şeyinden senin için vazgeçen takipçilerin var!
Bu ne bağlılıktır ki mübarek ismini duydukça sağ elini kalbine götürüp hürmetle salavat getirenlerin, Ellerinde tesbihleri her gün yüz binlerce salavat gönderenlerin var.
Bu ne cazibedir ki her yıl, her ay dünyanın her tarafından yaşlı gözlerle sana koşanların, istemeye istemeye veda edip, “Rabbim en kısa zamanda yine gelmeyi nasip eyle” diyenlerin var.
Ayağını bastığın yerde toz, gölgelendiğin yerde dal, giydiğin elbisede ilmik, tuttuğun kabzada işleme, bineğinde eğer, kapında Kıtmir olmayı arzulayan ümmetin var.
Ey En Sevgili! Dualarda her zaman hep sen varsın, naatlarda sen. En güzel şiirler hep senin için yazıldı, satırlarda en çok hep sen yad edildin. Aşklar, sevdalar, hasretler sönerken; aşıkların sana olan sevdası daha da arttı. Sana kavuşanlar hasretini söndüremedi, kavuştukça hasret dağlar olup sinelerden taştı…
Allah’a şükürler olsun, Anadolu şehirleri dolu dolu kutlu doğumunu yaşıyor. Salonlara sığmayan ümmet, meydanlarda binler olup Efendimize sevdasını arz ediyor. Unutulan sünnetler yaşayan sünnet oluyor.
Kutlu doğum haftası vesilesiyle hazırlanmış afişlerde insanlık ona muhtaç yazıyor. İnsanlık her zaman O’na muhtaç.Takip edilecek yol O’nun yolu, takip edilecek iz, O’nun izi.
Bugün insanlık iç buhranlarından kurtulmak, huzuru, kardeşliği, sevgiyi, hoşgörüyü, insana saygıyı, milletine hizmeti arıyorsa Efendimizi takip etmeli. Kuran O’nu takip etmemizi istiyor.
“Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” [Haşr 7]
”O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez” [Necm 3,4]
”Resulüme uyun ki, doğru yolu bulun!” [Araf 158, Nur 54]
”Resule itaat eden, ALLAHa itaat etmiş olur” [Nisa 80]
İnsanlık çaresizliğine çare arayacaksa, eşitliği, hakkı hukuku başka yerlerde, dünün Yunan’ında, bugünün Avrupa’sında, Amerika’sında aramasın. Medine Medeniyetine baksın. Gerçek eşitliği, gerçek sevgiyi, gerçek kardeşliği, tahammülü değil gerçek hoşgörüyü, insanlığa hizmeti orada görecektir.