Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak; “Sahi, 28 Şubat’ta ve sonrasında “irtica” bahanesi ile ordudan atılan herkes masum mu?”[1] diye soruyor , ve Paralel yapının her yerde olabileceğinden hareketle üyesi olduğum ASDER ve SADAT içinde de Paralel yapının olabileceğini bildirerek, ASDER ve SADAT’ın yapmış olduğu gayretkeş hareketleri, SADAT’ın bir avuç gönüllü ile kendi öz sermayelerini ortaya koyarak kurdukları danışmanlık şirketini sorguluyor.
Gazeteciler, sadece köşe yazmakla kalmamalı, bazı siyasi sonuçların sebeplerini iyi araştırmalılar. Bu gün Ortadoğudaki milletlerin neden uydu olduklarını anlamak için, çok önceden Batı’nın çevirdiği dolapları izlemek, anlamak, oynanan oyundan bir ana fikir çıkarmak lazım gelmeli. Bunun Dilipak gibi bir yazar tarafından bilinebildiğini sanmıştım, ama öyle değilmiş.
Paraleli karalamak için ASDER ve SADAT’ı da çukura ittirivermesi çok avami geldi. Karalamak sana bir şey kazandırmayacağı gibi, adalet için kurulmuş bir dernekte paralelin işinin olmayacağını maalesef anlayamamış.
Paralelin adaletle pek işi yoktu.
Onların ağababaları sorunlarını çözüyordu, bunu göremedin ey Dilipak.
Hem 28 Şubat’ta büyük bir çoğunluğu mağdur olmadılar. FETÖ lideri çıktı, “Başörtüsü Füruattır” dedi. Müntesipleri, eşlerinin başlarını açtırdılar. Kokteyllere çekinmeden katıldılar.
Yani gerçek mütedeyyin Subay ve Astsubayları arkadan vurdular.
İşte bu gerçek mağdurlar ASDER ve SADAT çatısını oluşturdu.
Dilipak bu detayları biliyor olmalı idi. Leb demeden Çoruma gidip gelen Dilipak maalesef bu konuda yaya kalmış. Son dönemde bazı kendini bilmez medya mensubu kişi ve kuruluşların ağzı ile ASDER ve SADAT kimliğine laf ediyor.
Masum gibi görünen ama asla masum olmayan bir söylem ASDER ve SADAT mensuplarını üzmüştür.
28 Şubat sürecinden sonra çareyi kendi arasında bir teselli, bir melcee arayan, hiçbir siyasi oluşum ve çıkar peşinde koşmadan sırf mağduriyetleri meşru zeminde dile getirerek kendini anlatmayan çalışan ve bunda bir nebze başarılı olan bu oluşum neden yıpratılmak isteniyor anlamak mümkün değil.
Haydi 28 Şubat şakşakçısı, darbe gönüllüsü medya ve taraftarlarını anlayabilirim, ama kendisi de 28 Şubatçıların saldırısına uğramış bir zatın böylesi gaflet ve dalalet içindeki yazısından bir şey anlamam.
Abdurrahman Dilipak’ın bir seminer konuşmasına şahit olmuştum.
Kendi ağzından şöyle bir söz işittim.
“Biz gazeteciler bazen bir yerlere mesaj vermek için farklı bir dil, farklı bir üslup kullanırız. Dostlarımız bile anlamakta zorlanır” demişti.
Ey Dilipak, mesajın kime, bu sefer hakikaten anlayamadım. ASDER ve SADAT mensupları da anlayamadılar ki SADAT Yönetim Kurulu aşağıdaki metni hazırladı.[2]
BASINDA ÇIKAN KARALAMA HABERLERİ HAKKINDA KAMUOYUNA AÇIKLAMA
Son günlerde basında ve sosyal medya sitelerinde Şirketimizi karalayıcı yayınlar yapıldığı görülmektedir. Daha önce iftira olduğunu defaatle açıklamış olduğumuz konular çamur at izi kalsın mantığı ile tekrar tekrar gündeme getirilmektedir. Yargıya taşıdığımız bu iddiaların sahipleri çeşitli cezalara çarptırılmışlardır.
SADAT A.Ş.; köklü geleneğe sahip olan silahlı kuvvetlerin desteğine ihtiyaç duyan İslâm Coğrafyasındaki Ülkelere Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olmuş yetenekli ve milli-manevi duyarlığa sahip askerleri organize ederek, Devletimizin kontrolünde ve Dış politikasına uygun alanlarda, bu ülkelerin ihtiyacına cevap verme vecibesinden neşet bulmuştur.
Bu gün, İslâm Coğrafyasını dizayn etmek isteyen küresel güçlerden sadece ABD'nin, emekli askerlerden oluşmuş, 70 Savunma Danışmanlık şirketi üçer beşer adet İslâm Ülkelerinde ABD menfaatlerine uygun faaliyet göstermektedirler. SADAT A.Ş.'nin amacı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yetişemediği İslam Ülkelerini de bu şirketlerin tasallutundan kurtarmaktır.
Şirketimiz 2012 yılında alanında ilk ve tek şirket olarak kurulduğunda faaliyetlerinin kapsamını ve Devletimizin ilgili makamları tarafından ne şekilde denetlenmesi gerektiğini ihtiva eden "Savunma Sanayi Hizmet Sektörü"nün denetlenmesi esaslarını oluşturacak Tesis Özel Güvenlik Belgesi (TÖGEK) hazırlanarak MSB'na başvuruda bulunulmuştur. Yapılan başvurudan kısa süre sonra paniğe kapılan odaklar tarafından yönlendirilen bazı basın kuruluşları "gelin bizi denetleyin" diyen şirketimiz aleyhinde karalama kampanyası başlatmıştır. Bu kampanyayı yürüten basın kuruluşu hakkında tarafımızdan açılan davalarda yargı süreci tamamlanmış ve ilgili kuruluş şirketimize tazminat ödemeye mahkum olmuş hatta bu haberler sonrası gönderdiğimiz açıklama ve tekzip metinlerinin yayınlanmaması dolayısıyla ilgililer hakkında mahkumiyet kararı da verilmiştir.
Aynı dönemde MSB Teknik Hizmetler Dairesi, tarafımıza Savunma Sanayi Hizmet Sektörünün ülkemizde bir mevzuata tabi olmadığını ve denetleme görevlerinin bulunmadığını yazılı olarak bildirmiştir. Şirketimiz Savunma Sanayi ile ilgili mevzuatı düzenleyen 5201 ve 5202 sayılı kanunlara Savunma Sanayi Hizmet Sektörünün de dahil edilmesi için taslak kanun maddelerini de hazırlayarak TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Adalet Bakanlığı, MSB, İç İşleri Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı nezdinde çalışmalar yürütmüş fakat 2013 ortasında başlayan gezi olayları süreci ve ardında Devlet içinde oluşan paralel yapıların su yüzüne çıkması ile ülkenin gündeminin olağanüstü hal alması neticesinde girişimlerimiz neticeye ulaşamamıştır.
2016 yılı başında itibaren TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve MSB nezdinde tekrar girişimlerde bulunmamız üzerine tekrar aynı basın ve yayın organları tarafından yine aynı iddialarla karalama kampanyasına başlanılması manidardır.
SADAT A.Ş. milli ve manevi değerler üzerine inşa edilmiş, ülkemizin ve İslam Dünyasının ihtiyaç ve menfaatlerini dikkate alarak, devletler bazında askeri uzmanlık alanlarında hizmet vermeyi misyon edinmiş özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir anonim şirket bir diğer ifade ile ticari bir müessesedir.
SADAT A.Ş.'nin önerdiği mevzuat, Türk Dış Politikasına müspet yönde etki edecek devrim niteliğinde düzenlemelerdir.
SADAT A.Ş. kurucu üyelerin ortak iradesinden başka bir merkezden talimat, destek ve yardım almamıştır.
SADAT A.Ş. faaliyetlerinde şeffaf olmayı ve hukuk çizgisinde hareket etmeyi prensip edinmiştir.
SADAT A.Ş. Ülkemizde iç politik alanda yakıştırılmaya çalışılan hiç bir hukuk ve yasa dışı faaliyetten haberdar değildir, içinde bulunmamıştır ve bulunmayacaktır.
SADAT A.Ş.'nin Türkiye içinde, alanında hizmet vermek üzere organizasyonu da faaliyeti de bulunmamaktadır.
SADAT A.Ş.'nin İslam Ülkelerinde Devletleri muhatap almakta ve devletlerin dışında hiç bir örgüt veya devletlerince meşru sayılmayan örgütler ile ilişkisi bulunmamaktadır.
SADAT A.Ş. İslam Coğrafyasındaki küresel güçlere ait şirketlerin ciddi rakibi durumuna gelmiştir.
SADAT A.Ş.'yi ve kurucularını hedef alanlar küresel güçlere hizmeti şiar edinmiş iç ve dış mihraklardır.
Sonuçta, SADAT A.Ş.'nin uluslararası ilişkileri ve benzeri şirketlerin oluşumuna kapı açacak mevzuat çalışması ile ilgili olarak yürüyen süreçteki gelişmelerin, menfaatlerine çomak soktuğu ve bundan olumsuz etkilenen uluslararası mihraklara bağlı ve T.C. Cumhurbaşkanına, Hükümetine ve siyasi iradeye yıkıcı muhalefetten beslenen yerli ve yabancılaşmış kalemleri tarafından şirketimiz hakkında karalama kampanyası başlatılmıştır. Bu mesnetsiz, ölçüsüz, tamamı hayal mahsulü iftiralar şirketimiz tarafından tekrar yargıya taşınacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu
İşte Böyle.
Ahmet TÜRKAN - HABERNAME