Yazarımız usta Gazeteci Şahin Ali ŞEN, gündemi yorumladı…
HEPİMİZ FENERBAHÇE ACIBADEMİZ
ANKARA-Uluslararası Voleybol Federasyonu tarafından Katar'da düzenlenen Kulüplerarası Dünya Şampiyonası'nda kupanın sahibi olan Fenerbahçe Acıbadem Bayan Takımı’nı canı gönülden kutluyoruz.
Tarih lafla değil icraatla yazılıyor. Türk Futbol Milli Takımı’nın 2002 Dünya Şampiyonasında 3.üncü olması, Galatasaray’ın 2000 yılında UEFA ve süper kupa almasının ardından Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımı’nın dünya şampiyonu olmasını gururla ve sevinçle karşıladık.
Demek ki, istenince oluyor. Dün, müteahhitlik sektöründe dünyada sonlarda yer alan Türkiye, bugün ABD ve Çin’le birlikte ilk üçün içinde yer alıyor. Gayri Safi Milli Hasıla bakımından 26.’ıncılıktan 16.’ncılığa yükselinebiliyor. Otomotiv ve beyaz eşya sektöründe Avrupa devlerinin arasına yer alınabiliyor. Bunları çoğaltmak mümkün.
SONUÇ:Azimle çalışan hedefe ulaşır. Fenerbahçe Acıbadem Kulübümüzün yaptığını diğer kulüplerimiz, kurumlarımız, STK’larımız, siyasi partilerimiz niye yapmasın!...
***
ANKARA’DA SON SENARYO:
Demirel’den Erbakan taktiği…
Demokrat Parti Ocak 2011’de kongreye gidiyor. Kongre öncesi DP kulisleri ve kamuoyunda bir hareketlenme başladı. İlk önce “Demirel-Cindoruk-Yılmaz”zirvesi gerçekleşti.
Ardından Demokrat Partililer Başbakan Çiller sloganlarıyla eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in siyasete yeniden dönmesini istediler. Bu süreçten en çok rahatsızlık duyanlar ise, eski ANAP’lılar. Tartışmaların merkezinde ANAP ve Anaplıların olmaması onları derinden üzüyor. Çok farklı merkezlerde yapılan siyasi toplantılar da “ Özal’ın ruhu sızlıyor” şeklinde serzenişlerde bulunuyorlar. Bu arada Ankara’ya bomba gibi düşen en son senaryoyu sizlere aktarıyorum.
Senaryo: Demirel’den Erbakan taktiği…
Kimilerine göre Numan Kurtulmuş’un partiden uzaklaştırılması, kimilerine göre ise ayrılmasından sonra Sayın Erbakan partiyi “Fetret dönemi yaşayan Saadet Partisi’ni ben toparlarım”diyerek, genel başkanlık koltuğuna oturdu.
Sayın Demirel’de “Ne Çiller, ne Mesut, ne de Cindoruk” diyerek Demokrat Partisi’nin genel başkanlık koltuğuna oturabilir.
Olur mu neden olmasın?
Kendi deyimiyle, “24saat siyasetteçokuzun birzamandır.”
Bekleyip göreceğiz.
SONUÇ: Siyasette belli ki “gençleşme dönemi yaşıyoruz!...”