"Sen de bu adama taktın" demeyin sakın; Mehmet Ali Kışlalı (MAK) tek bir kişi değil çünkü... O bir akım... 27 Mayıs (1960) sonrasında darbecilerin Bâbıâli'den geçme projesi olan 'Öncü' gazetesinde bugünün tohumlarını atanların başında o geliyordu.
Bakın daha iki gün önce, 'usta' bilinen bir yazar, "Bize gazeteciliği M. Ali Kışlalı öğretti; biz öğrencileri de ona benzedik" ile başlayan övgü dolu satırlarla doldurdu sütununu. Kolay beğenmez titiz bir gazeteciymiş MAK... Öyle diyor...
Bugün ülkemizde varlığını sürdüren medya düzeni 'körlerle sağırlar birbirini ağırlar' deyişini hak eden bir düzendir. Birbirlerini öve öve bir yerlere gelmiş, geldikleri yeri kendilerine de aynı muameleyi çekmeyeceklere haram etmeye ant içmiş insanlardan oluşur bu düzen...
'Askere en yakın gazeteci' diye ünlenen MAK, çok yanlış yazılara imza atıyor son zamanlarda... Birkaçına geçen hafta burada değindim. Harvard'lı bir ekonomist olan Kenneth Rogoff'un, BBC televizyonunun Hardtalk adlı programında, "Türkiye nisan ayından itibaren zor günler geçirecek; gazetelere ağızlarının payını vermesiyle meşhur Başbakan Tayyip Erdoğan gazete okusa iyi olacak" dediğini ileri sürdü MAK...
Oysa ülkemizi pek bilmediğini kendisi de itiraf eden bir uzman Ken Rogoff, o programda da Türkiye'nin adını sadece bir yerde, o da başka ülkelerden söz ederken –öylesine– anıyordu.
Tavsiye ederim, konuyla ilgili Kulis'i bulun okuyun...
İnsan yakın takipte olduğunu hissedince benzer hataları yapmaktan vazgeçer, ya da biraz daha dikkatli olur, değil mi? Hayır, MAK, daha sonraki yazılarında da doğru olmayan mübalağalı bilgiler vermeye devam etti.
Amacını anlamakta zorlandığım ısrarlı bir çizgi izliyor Radikal yazarı...
'Ülke güvenliğini düşünmek' başlıklı son yazısı da, akıl durduracak zorlamalar, yanlış bilgiler ve kışkırtıcı ayrıntılarla dolu. 'Monşerler çalışıyor' yazısında verdiği bilgileri kendisinin mektep arkadaşı olan eski diplomatlardan öğrendiğini bildirmişti; 'monşerler' dediği tipler kendisini yanıltmış olmalı diye düşünmüştük. 'Ülke güvenliği' konusuna değindiği yazısı için kaynak göstermediğine göre, oradaki hatalar bütünüyle kendisine mal edilebilir.
Yazının merkezinde 'Yedi ölümcül senaryo' (7 Deadly Scenarios) kitabının yazarı Andrew Krepinevich bulunuyor. 'ABD Savunma Bakanlığı Strateji ve Bütçe Değerlendirme Merkezi Başkanı' olduğunu iddia ediyor Krepinevich'in... "Türkiye'de Çetin Paşa'nın ismi ve komutanlığı sırasındaki çalışmaları etrafından gündeme gelen tartışmalar, (..) 21'nci yüzyılda gündeme gelebilecek olası savaşlarla ilgili yapıtı güncel bilgi kaynağı haline getirdi" diyor MAK.
Sanırım anladınız: "Çetin Paşa" dediği, dün gözaltına alınan Org. (E) Çetin Doğan...
Krepinevich'in kitabında değişik senaryolar yer alıyormuş; MAK'a göre "Bu senaryoların irdeleme alanı içine zaman zaman önemli boyutlarla Türkiye de giriyor" imiş...
Bundan sonra yazdıklarını okuyanlar, kitabın özellikle Türkiye'yi rahatsız etsin diye yazıldığını sanabilir. Şu satırlar MAK'ın yazısından: "Kapaktan sonraki sayfada yer alan Ortadoğu haritasında, Türkiye'den alınmış bir kısım toprak da dahil geniş bir arazide Kürdistan kurulmuş. Washington'da yaşayan bir Amerikalı 'Askeri Futurist' konu Ortadoğu olunca neleri dikkate alması gerektiğini çok iyi biliyor. 'Irak'ı kim kaybetti?' senaryosunu hazırlarken bu haritada işaret edilen hususların çok dışına çıkıp, Türkiye'nin gelecekteki olası tutumuyla ilgili alabildiğine irdelemeler yapıyor."
Hangi birini düzelteyim, bilmiyorum; ama müsaadenizle ülkemizin 'savunma konularında en önemli uzmanı' bilinen, 'askere yakın' diye ünlü MAK'ın yazısındaki iddiaya yakından bakacağım.
Kitabın yazarıyla ilgili verdiği bilgi bile doğru değil. Krepinevich'in Amerikan Savunma Bakanlığı Bütçe ve Değerlendirme Merkezi Başkanı olduğunu iddia ediyor ya MAK, bu yanlış bir bilgi. Krepinevich asker kökenli (West Point mezunu) ve savunma alanında doktoralı bir araştırmacı; ancak başında olduğu merkezin Amerikan Savunma Bakanlığı ile hiçbir ilgisi yok.
Kendi kurduğu bağımsız bir araştırma merkezinin başında Dr. Krepinevich...
'7 Ölümcül Senaryo' kitabında ise, Türkiye hiçbir senaryonun merkezinde değil. Irak'ın çözülmesi ihtimali dile getirildiğinde, bunun Türkiye için de bir 'tehlike' olabileceği üzerinde duruluyor yalnızca...
İşin ilginç tarafı şu: Yazarı ve kitabı yayımlayan yayınevi, MAK gibiler tarafından farklı yönlere çekilmesin diye, senaryoların gerçekmiş gibi algılanması ihtimalini devre dışı bırakmak için, daha en başlarda, "Bu kitabı bağlamı dışında alıntılamak ciddi biçimde tehlikelidir" uyarısında bulunuyor.