Hem Cesur Hem Güzel Hem de…

Lütfi AYHAN

Rahmetlinin kimyasal formülünü yazacak olsak;  2G 1 C  Yani, 2G 1C= iki güzellik bir cesurluk

İnsanın huyu ismine çeker derler. Bu nedenle peygamberimiz (sav) ,” Çocuklarınıza güzel isimler verin “ buyurmuş. Hatta tanıdığı kişilerden isimleri iyi olmayanların adlarını değiştirmiş. (Rasulullah (sav) güzel isim koymanın önemini şöyle açıklıyor: “Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Öyleyse isimlerinizi güzel yapın.” (Ebu Davud, Edeb 69))

Türk siyasetinin ve kültür hayatının önemli simalarından birini kaybettik geçen gün:  Hasan Celal Güzel. İsme bakar mısınız? Hasan, zaten güzel demek soyadı da güzel olunca iki güzel yan yana gelmiş oluyor. Celal ismi de O’nun.  Celal isminin anlamı:” Büyüklük, ululuk azamet. 2. Hiddet, öfke. 3. Allah’ın “Kahhar, cebbar, mütekebbir”dir.                                               

                                                 Çok Çalışkan Pek Cesurdu

  Adlarına layık bir hayat sürdü rahmetli. Türkiye’de dindar, milliyetçi, muhafazakâr kesimin en büyük eksiklerinden biri de cesaretten yoksun oluşlarıdır. Oysa cesur olmak İslam’ın övdüğü güzel huylardandır. Merhumda bu sıfat çok belirgin olduğu için milliyetçi, dindar, muhafazakâr kesimin (ki bu kesim Türkiye’de yüzde yetmişleri oluşturur) takdirini kazanmıştır. 38 yaşında Başbakanlık müsteşarı olarak Türkiye’nin en genç Başbakanlık Müsteşarı unvanını alan Güzel, çalışkanlığı ile de ön plana çıkar. O; 1994 Yılı sonunda ‘Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi'ni kurdu ve “YENİ TÜRKİYE” isimli 2 aylık akademik dergiyi yayınlamaya başladı. 2015 yılı sonuna kadar 7000'in üzerinde akademik makale ve 68.000 sayfalık dev bir külliyat ortaya çıkarıldı.  21 Ciltlik TÜRKLER ANSİKLOPEDİSİ de onun çalışmaları sayesinde vücut bulmuştur

.  Yeni Türkiye Araştırma ve Yayın Merkezi'ni kurarak demokrasi üzerine kitaplar yayınladı. 1998 Yılında Cumhuriyetin 75. Yıldönümü münasebeti ile 5 ciltlik bir 'Cumhuriyet' çalışması, Osmanlı'nın 700. Kuruluş yıldönümü için 12 ciltlik uluslararası 'Osmanlı araştırması ve 2002 yılında 21 ciltlik uluslararası 'Türkler' çalışmasını gerçekleştirdi.

                                        Tank Lakabı Ona Çok Yakışmıştı

Bütün bu büyük bilim ve kültür çalışmaları ile  birlikte siyaset hayatına da aktif olarak devam eden Güzel’in, milletin kalbinde taht kurması ise O’nun  28 Şubat dönemindeki cesur direnişi ile olmuştur.  Millet ona Tank Hasan Lakabını bu devirde vermiştir.  Darbecilerin korkulu rüyası haline gelen bu kahraman vatan evladı, koca koca siyasetçi ve anlı şanlı aydınların sustuğu bu dönemde hakkı haykıran birkaç kişiden biri olmuştur. Bu birkaç kişiden ikisi de Bu günkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile merhum Muhsin Yazıcıoğlu’dur. “Batı Çalışma grubu” denilen illegal kuruluşa,  darbecilerden korkup onların yanında saf tutan hukukçulara, bürokratlara, zenginlere, STK lara, medya kuruluşlarına, yazarlara ve siyasetçilere karşı milleti, demokrasiyi, özgürlüğü ve milletin değerlerini TANK GİBİ SAVUNAN bu güzel adam, ardında hem millete, hem de evladü ıyaline çok temiz, pek nezih bir miras bırakmıştır. Rahmetlinin Allah, millet, vatan, devlet  davası uğruna harcadığı ömrü pek bereketli  olmuştur.   Bizim gibilerin 200 sende yapamayacağı işleri O, 73 yıllık ömründe yapmıştır.

                                                  Enayiliğine! Hamd Eden Bakan

Başlıktaki üç noktanın yerine koyacağım kelimeyi edebimden yazmadım. Lakin rahmetli o kelimeyi kendisi için İRONİ olarak kullanmıştı. Yazdığı yazılardan birinde şu ilginç satırları karalamıştı:

                                            "... İTİRAF EDİYORUM: BEN BİR ENAYİYİM

“…Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir 'enayi' olduğumu itiraf ediyorum. Bana küçük yaşımdan itibaren 'beytülmal'ın mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse 'Devlet malı deniz, yemeyen domuz' dememişti. Bütün ömrüm tâbir-i âmiyanesiyle 'eşşek gibi' çalışmakla geçti. Çalışma hayatımda tek gün dahi izin kullanmadım. Bir gece bile doyasıya uyuyamadım. Kimileri bana 'uykusuz müsteşar' adını takıp uçup kaçtığımı söylerdi ama 'Ne akılsız adam yahu!' şeklindeki fısıltılar, her gün yüzlerce telefon konuşmasıyla çınlayan kulaklarıma kadar gelirdi.
Üzerinde 'T.C. Hükümeti' yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım.

Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi. Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafa’m ve Elifim, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum.  Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı okuyup da sakın bütün bunlardan pişmanlık duyduğumu sanmayınız. Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım."

  Güle güle git Güzel ve cesur adam! Hepimiz sana dua ediyor, hatırayın önünde saygıyla eğiliyoruz. Millet için çalışan bu kahramana hepimiz Fatihalar, Yasinler okuyalım. Rabbim mekanını cennet etsin(amin)  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.