Referandum günlerini yaşadık ve bu vesileyle "Güneydoğu sorunu" ile bir kere daha yüzleşmek zorunda kaldık.
Referandum sonuçlarını gösteren harita çok şeyler ifade ediyor; anlayanlara!
Evet, referandum bitti ama ülkemizin ana sorunları ile birlikte "Güneydoğu sorunu" var olmaya devam ediyor; çözümlenmedikleri sürece de var olmaya devam edecekler...
Biz sorunların sebepleri üzerinde durmaya devam edelim.
Görüş şöyle: Bölgeye yönelik bir politika oluşturulmadı ve olay sadece "terör olayı" gibi algılanarak sorunun çözümü askerlere bırakıldı. Siyasetçileri askerin yönlendirdiği iddiası doğru değildir. Eski bir Genelkurmay Başkanı'nın "Başbakan 'tak' emreder ben 'şak' diye yaparım!" sözü hatırlardadır. Güneydoğu'daki sertlik politikasının hükümetlerin eseri olduğunu son günlerde emekli bir amiralimiz de ifade etmiştir.
Evet, görüş böyle ama anlatılanlar doğru değil.
Neden doğru değil?
Doğru değil çünkü Güneydoğu'daki politikayı Türkiye yürütmüyor ki!
Görüş sahibinin benzetmesi ile ifade edelim: "Başbakan" değil, "Sömürü sermayesi 'tak' diye emreder, Türkiye 'şak' diye yapar!" Bunun sorumlusu ne mevcut siyasilerdir, ne de askerlerdir. Bunun sorumlusu yıllardan beri Türk halkına "demokrasi" diye yutturulan çağ dışı kalmış "faizci ekseriyet sistemi"dir. Bu çağ dışı sistemle bu kadar!
Bu vesileyle hatırlatalım: Referandumda kabul edilen maddelerle ülkeye "demokrasi" geleceğini zannedenler, sadece kendilerini aldatırlar. İyi biline; çare "Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI" çalışmamızdır.
Türkiye'ye "Adil Düzen" gelmedikçe, iktidarda kim olursa olsun, herkes mevcut hükümetin ve askerlerin yaptığını yapacaktır. Terör sorununun ve bütün sosyo-ekonomik sorunlarımızın çözümü için bizim tavsiyemiz "Adil Düzen"in öğrenilmesi ve uygulanmasıdır. Bu arada yine bizim "Faizsiz Banka" ile birlikte iki ciltlik büyük boy "İslâm Devlet ve Dünya Düzeni" kitaplarımızın dikkatlice okunması, anlaşılması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Biz nice on yıllardan beri bıkıp usanmadan sabır ve sebatla hep söylüyor ve yazıyoruz ama; maalesef Erbakan Hoca'dan başka kimse söylenenlerle ilgilenip değerlendirmiyor.
Sömürü sermayesi ordusu güçlü devlet istemez.
Sömürü sermayesi iktidarı güçlü yönetim istemez.
Sömürebilmek için zayıf ve istikrarsız iktidarlar ister.
Sömürebilmek için ekonomik yokluklar içinde kıvranan güçsüz ordu ister.
Sömüreceği ülkede bu şartları oluşturmak için elinden geleni yapar ve sömürdükçe sömürür, sömürdükçe sömürür; aynen Türkiye'de olduğu gibi.
Sonuç: Türkiye ya genel olarak "ADİL DÜZEN"i ve özel olarak "ADİL EKONOMİK DÜZEN"i uygulayarak bu saldırı ve sömürüyü önleyecek; ya da Osmanlıların akıbetine uğrayacaktır. Türkiye mevcut "faizci ekseriyet sistemi" ve referandumlarla sadece boşu boşuna vakit kaybediyor.
Heeey, iktidardakiler veya iktidarda olduğunu zannedenler; neredesiniz?!.