"Mavi Marmara" tarihe adını yazdırmış olan gemilerden birisidir. Tarih boyunca da birçok önemli olayda, gemiler büyük rol oynamıştır. "Mavi Marmara" insanlık adına, zulme karşı, her tehlikeyi göze alarak Gazze'ye yardım malzemesi ve yardım gruplarını götüren bir gemi olarak tarihe geçmiştir.
İsrail, 3 yılı aşkın zamandır, "açık hava hapishanesine" çevirdiği Gazze'ye yiyecek, içecek, ilaç ve inşaat malzemeleri götüren bu gemileri kendisine karşı yapılmış bir taaruz, egemenlik ve güvenlik haklarına karşı bir tecavüz olarak kabul ederek, harekete geçmiştir. Bu tutumunda haksızdır!.. Hiç bir temele, hukuka ve vicdana dayanmayan bu tutum mutlaka değişmek zorundadır. Zira, bu yardım konvoyunda hiçkimse, İsrail'e gitmek üzere yola çıkmamıştır... Gazze, İsrail'in idaresinde olan bir yer değildir. Oraya gidenlerin hepsi Gazze'ye gitmek için yola çıkmışlardır Hedefleri budur.
İsrail, uluslararası hukukça tanınan bir hakkı olmadığı halde, Gazze'yi tek açık kapısı olan deniz tarafından da abluka altına almış bulunmaktadır. İsrail, Gazze'ye, değil herhangi bir malın gelmesini, deniz kıyısında balık avlanılmasını dahi yasaklamıştır. Hatta, kıyıda oturup, basit bir piknik yapan -yani kısacası, kumsalda oturup, ekmek peynir yiyen bir Gazze'li aileyi, İsrail sahil koruma gemilerinden vurup, öldürmüşlerdir. İsrail'in hedefi korku ve yılgınlık oluşturmaktır.
Yola çıkan 9 gemilik filotilo ve 32 ülkeden gönüllüler bu haksızlıklara karşı harekete geçerek doğrudan Gazze'ye yardım götürmeye çalışmışlardır. Hedefleri, doğrudan Gazze'ye yardımı ulaştırmak olmuştur. Bütün dünyanın dikkatini, Gazze'nin etrafındaki haksız ablukaya çekmek istemişlerdir. Bu önemli hedefi gerçekleştirirken de o gemilerde bulunan herkes, her türlü tehlikeyi göze alarak, büyük bir insanlık ve cesaret örneği vermiştir.
İsrail'e gelince, yoksulluk sınırı altında yaşamaya çalışan, Gazzelilere giden bu yardımı ve bu barışçıl gemileri kendisine(İsrail'e) bir tehdit olarak algılamıştır. Bu algılama sonucunda, açık denizlere ( kıyıdan 72 mil ötede) açılan İsrail hava ve deniz kuvvetleri, tamamen yasa dışı bir saldırı ile komandolarını havadan ve denizden, bombalarla ve kurşunlarla birlikte bu barış gemisine (Mavi Marmara)'ya saldırtmıştır. İsrail'in bu davranışları, bütünüyle uluslararası deniz hukukuna ve hatta savaş hukukuna aykırı olan davranışlardır. İsrail, daha sonra bu yardım gemilerini İsrail'in Aşdod limanına zorla götürerek, bütün barış gönüllülerini tutuklayıp, göz altına almıştır. Bu kişilere çok kötü muamelelerde bulunmuşlardır. Bu garip ruh halini anlayabilmek çok zor bir iştir.
- Ne yazık ki, zorla İsrail'in Aşdod limanına çektirilen bu gemiler hâlâ orada tutulmaktadır.
- İçindeki gönüllüler geri dönmüştür.
- Silahsız oldukları halde yakın mesafeden kasıtlı olarak öldürülen 9 şehit'in cenazeleri ailelerine teslim edilmiştir. Onbeş gün süren iade mualesi nedir?
- ÖNEMLİ: Üç Türk gemisi hâlâ İsrail'in elinde tutulmaktadır. Yüklerinin, İsrail limanına boşaltıldığı bildiriliyor. BM yetkilileri gelen yardımları devr almaktalar. Ümit edilir ki 31 Mayıs'tan beri orada duran yükler (gıda ve ilaç gibi) bozulmamış olsun. Hiçbir kimse bu gemilerin ne zaman döneceğini bilmemektedir.!
- Hiç bir kimse, İsrail'in ne gibi bir pazarlık yürüttüğünü söylememekte,
- Hiç kimse, bu kadar mağdur olan Türkiye'nin hangi hukuk yoluna başvuracağını da anlatmamaktadır. Bu soruların cevabının verilme zamanı gelmiş bulunmaktadır.
Türkiye'nin amaç ve hedeflerini belirleme zamanı gelmiştir.
Hayret edilecek diğer bir husus da Türkiye'de bazı medya mensuplarının ve içerde ve dışarıda "lider" kabul edilen bazı şahısların, adeta birbiri ile yarışırcasına, "Önce İsrail'e sorulmalıydı, izin alınmalıydı" ve "yardımlar, İsrail'in dediği limana boşaltılmalıydı" gibisinden beyanlarda bulunup, yazılar yazmalarıdır.
Şimdi sormak gerekir: Amacınız ne? Tam olarak ne demek istiyorsunuz?
- Esas amaç: Haksız ablukayı delmekti. O halde neden İsrail'e sorulsun? Gemiler bağımsız Gazze'ye gitmekteydi, İsrail'e değil ki. İsrail'e neden sorulsun?..
- Amaç: Haksızlık ve sefalet sınırı altında üç yıldır inleyen Gazze halkına yardım götürmek ise neden mallar İsrail limanına indirilsin? Buradaki mantık nedir? Giden mallar Türkiye'de sıkı bir gümrük kontrolünden geçmiş ve liste de zaten İsrail'e yollanmıştı. O halde konuşanlar ne konuşuyorlar? Bu olayları bilmiyorlar mı? Yoksa bilmezden mi geliyorlar?
- Amaç: Üç yıldır süren açlık ve sefaletin sebep olduğu büyük sıkıntıları bir kere daha uluslararası camianın dikkat ve gündemine getirmektir. 32 ayrı ülkeden katılım bunun için olmuştur. Acaba, itiraz edenler bu amaçtan habersiz miydiler? Yoksa İsrail'i memnun etmek için mi böyle konuşup, yazıyorlar? Amaçları hangisidir?
İsrail, Ortadoğu'da bir devlet olarak yaşayacaksa, sürekli olarak tüm komşuları ile kavgalı olamaz!.. Sürekli olarak komşularının su kaynaklarına el koyup, aslan payını kullanamaz.
"İsrail'den izin almalıydılar" diyenler acaba ne demek istiyorlar? İsrail'i Gazze ve Batı Şeria dahil her yerin sahibi olarak mı kabul ediyorlar?
Bu şarlar altında, orada binlerce yıldır yaşamakta olan Filistinlilerin ne yapması gerekmektedir? Aynı yazarlar ve bilge kişiler, bu soruların da cevabını vermek zorundadırlar:
- Gazze'de ve diğer Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler toptan ölsünler mi?
- Yoksa başka ülkelere toptan göç ederek ata topraklarını terk mi etsinler?
- Yoksa tamamen köle olarak oralarda sürünmeye devam mı etsinler?
- Acaba bu yazarlar ve düşünürlere göre bu şıklardan hangisi daha uygundur? Tabii, Filistinlilerin de insanca bir yaşamla, kendi topraklarında yaşamak isteyecekleri nedense akıllarından pek geçmemekte ve bu konudaki yardımın bile "izne tabi" tutulmasını uygun bulmaktadırlar.
- Birleşmiş Milletler yetkilileri, İsrail yolu ile gönderilen yardımların büyük bir kısmına, İsrail'in el koyduğunu ve ancak dörtte biri kadarının Gazze'ye yollandığını hazırladıkları raporlarda defalarca belirtmişlerdir.
Acaba, o yazarlar ve düşünürler, bunun nedenini sormayı düşünüyorlar mı? Geri kalan "dörtte üç"ün de Gazze'ye ne vakit ulaştırılacağını İsrail hükümetine sormak isterler mi? Yoksa onun için de onlardan izin almak mı gerekmektedir? Amaçları nedir?
Ulaşılmaya çalışılan Hedef
Bütün bu tutumlar tam da İsrail'in oluşturmak istediği imajı pekiştirmektedir; "Buralarda herşey benden sorulur", "her şeyin hakimi benim, ve ben istemedikçe, nefes bile alamazsınız". İşte İsrail'in bütün Filistinlilere ve komşularına vermeye çalıştığı mesaj budur. Yani; temel Amaçları budur. Bu da şimdiye kadar oluşturdukları, "İsrail güçlüdür, aman kızdırmayalım, sonra fena olur!" imajının bir bütünleyicisidir.. Yani, dikkatle yürütülen psikolojik savaşın önemli parçaları.
Bir taraftan, ABD'deki tüm İsrail yandaşı yazarlar büyük bir gayretle bu imajı pekiştirmekte; İsrail'in endişelerini haklı çıkartmaya çalışmaktadırlar. Bir taraftan da yardıma gidenleri adeta suçlamaya veya endişe, şüphe içinde bırakmaya uğraşmaktadırlar. Bir de buna kendi yerli yazarlar ve düşünürler eklenince ortaya ilginç bir tablo çıkmaktadır.
Diğer yandan ise birçok vicdanlı İsrail'liler ve Amerikalı Yahudi yazarlar, İsrail hükümetinin bu tutumunu kınamakta ve Netanyahu hükümetinin artık gitmesi gerektiğini açıkça yazmaktadırlar. İsrail Dışişleri Bakanı Liberman'ın "bar fedaisi tipinde" (Lieberman gençliğinde bar fedaisi olarak çalışmış bir Rus yahudisidir) günümüze uymayan diplomasi tarzı pek çok merkez ve kişiyi sıkmaya başlamıştır. O halde amaçlara bakılırsa:
Amaç, bile bile yanlışa doğru demekse, bazı yazarlar bunu başarmıştır.
Amaç, her şeye rağmen İsrail'i haklı bulmak ise İsrail hükümeti ve ABD hükümeti bunu başarmıştır. (ABD yine de kendini İsrail'e beğendirememiştir.)
Amaç, "İsrail'i kızdırmayalım, tekrar bir kriz yaratmasın" olayı ise bunu başaramamışlardır. Çünkü her şeye rağmen bu haklı ve şerefli teşebbüsler devam edecektir.
Amaç, her şeyin eskisi gibi devam etmesi ise; Hayır! Bu Olmayacaktır. Hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktır. İsrail'in oluşturduğu büyük imaj zırhı artık delinmiştir.
Medeni dünyanın, amme vicdanı artık şahlanmıştır.