“…Karanlığa küfretmiyeceğiz. Bir mum yakacağız’ "Biz kızan, kıran taraf olmayacağız. Seven, hoşgören taraf olacağız"
Böyle diyor Seydişehir Çevre, Kültür, Gençlik ve Sosyal Dayanışma Derneği, yönetim kurulu üyesi Yasir Bey. Bir eğitimci olarak, ülke meselelerine az buçuk kafa yoran biri olarak tebrikler diyorum Sami Bey kardeşime. Hele de şu cümleleri okuyunca ne güzel bir iş yapmışsınız ! demeden kendimi alamıyorum:
“Amacımız, Türkiye’de hiçbir toplumu rahatsız etmek değil. Ülke ve toplumun lehine birşeyler yapmak istedik. Bugün gazetelerin üçüncü sayfalarında bol bol cinayet, fuhuş ve uyuşturucu madde kullanma haberleri görüyoruz. Biz, namaz kılan gençlik sayısı arttığı zaman, gazetelerin üçüncü safyasındaki haberlerin daha da azalacağını inanıyoruz. Eminim ki, yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede, bizim kampanyamız hiç bir toplumu rahatsız etmez. Bilindiği gibi Kuran-ı Kerim ilk indiğinde ’oku’ emriyle inmiştir."
Şimdi birlikte hayal edelim. Dimağları tertemiz, duyguları dupduru çocuklar camiye gidiyor. Ne görecekler, ne hissedecekler orada? Önce şunu öğrenecek. Camiye gitmeden abdeset alınırmış. Nedir abdest? Bismillah diyerek eli, yüzü, ayağı, yıkamak. Sonra güzelce giyenecek ve babası ile herkesin yattığı, kuşların yeni yeni uyanmaya başladığı bir demde, seherin o en taze havasını teneffüs ederek sokaklardan geçip camiye varacak. Euzu besmele çekip, ayakkabısını çıkarıp, tertemiz halılara basarak yüksek ve değişik yazılarla bezenmiş bir kubbeden sarkan ışıl ışıl avizenin altına oturacak. Peygamberin, Ebubekirin, Ömerin Alinin Osmanın namaz kıldırdıkları mihrabı, hutbe okudukları minberi görecek. Sonra minberin üzerinde hatla yazılmış Allah(cc) Muhammed (sav) Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin (r.anhüma) yazılarını temaşa edecek. Bunların okunuşunu bilmiyorsa babasına okunuşunu, biliyorsa bu isimlerin buraya niçin yazıldığını soracak. Baba da başta peygamberimiz olmak üzere o önder insanların hayatlarından birer bukle sunacak. Onların güzel sözlerinden bir kaç tane hatırlatacak.Hoca efendinin her namazın, her rekatında okuduğu Fatiha süresini dinleyecek. Bu sürenin anlamının; “
- Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
2. Hamd Alemlerin Rabbinedir.
3. Rahman ve Rahimdir.
4. Din gününün malikidir.
5. Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Senden yardım dileriz.
6.Bizi doğru yola ilet;
7. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, Gazaba uğrayanların ve sapmışlarınkine değil.” Olduğunu anlayacak.
Kuşların henüz cıvıldamaya, Güneşin yeni yeni ufku kızartmaya, rızıkların taksim edilmeye başlandığı bu saatlerde yavrumuz, ellerini açmış, kendisi için, ebeveyni için, akrabaları için, arkadaşları için, ülkemizin dirlik ve düzenliği için, sağlık, sıhhat, afiyet için edilen dualara amin diyecek. Başarılı ve zengin ülkelerin insanlarının ayakta olduğu bir anda, güzel bir eyleme imza atan bu evladımız sizce de güzel bir iş yapmış olmayacak mı? Çocuklarımızı bu güzel etkinliğe teşvik edelim de Dedeleri Yahya Kemal’in yıllarca önce yazdığı şu mısralardaki ulvi duyguları hissetsinler;
“Bu sukünette karıştıkca karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor. “
……………………………………………………………..
“Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.”
İnşallah bu kampanya ile çocuklarımız kültürlerinin bir parçası olan dinlerinin bir yapısını yakından tanıyarak bilgilerini artırırlar. . Her şeyi devletten beklemek devri yavaş yavaş sona ermeli. Sivil toplum kuruluşlarının bu gibi olumlu, hoş, değişik, alternatif çabaları umarım güzel meyveler verir. Yine umarım çocuklarımız camiye gittiklerinde "huysuz bir ihtiyarla" karşılaşıp camiden soğumazlar.
Not: Bazıları çıkıp bu güzel projeye mutlaka laf edeceklerdir. Laikliğin ardına sığınıp olumsuz şeyler söyleyeceklerdir. Böyle yapacakların şu basit gerçekleri bilmesi lazım.
1- Bu işi devletin bir kurumu yapmıyor. Devlet, okullarda kendi müfredatını zaten uyguluyor.
2- Hiç kimse bu iş için zorlanmıyor. Böyle bir projeyi seven beğenen insanlar davet ediliyor.