Dostlar,
Hepimizin okuduğumuz yazılar içinde favori olanlar, hatta nesilden nesile aktarlıması gerekenler veya aşağıya aldığım benim için de HAYATIMIN yazısı kategorisinde birçok makale, köşe yazıları vardır. Merhum Prof. Dr. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin yıllar önce kaleme aldığı bu muhteşem yazıyı istifademize sunuyorum.
Rabbım bu savaşı kazananlardan eylesin.
İnsanın en büyük, en tehlikeli, en gizli, en saklı, en fecî düşmanı kendisidir, nefsidir, (ego'sudur). Pek çok insan, onun azılı bir düşman olduğunun farkında değildir.
Halbuki en büyük hatalar, yanılgılar, yenilgiler, ayıplar, kusurlar, suçlar ondan kaynaklanır.
Nefis
tembeldir,
yatmak uyumak ister;
halbuki hayat ciddî bir mücadele,
acımasız bir savaş, devamlı bir uğraştır;
uyumamayı, gevşememeyi, gaflete düşmemeyi, sıkı çalışmayı, ter dökmeyi, cehd etmeyi, cihad yapmayı gerektirir.
Nefis
oburdur, pisboğazdır, açgözlüdür;
doyunca, patlayınca, tıksırıncaya kadar yer, semirir, şişmanlar, şımarır, azar, kudurur;
"rabbenâ hep bana!" der, haram helâl ayırmaz,
insaf, adalet, müsâvât, muvâsât, îsâr, tercih, ikram, sabır, fedakârlık bilmez,
başkalarını düşünmek istemez.
Fakat toplum hayatı, tamamen aksinedir; ölçü ister, diğerbînlik ister, uyum ister, sabır ister; aşırı arzulara, hırs ve heveslere, bencilliğe dizgin ister, tahdit koyar, sınır çizer, karşı çıkar.
Nefis
çok şehvetlidir,
yar ister,
eş ister,
flört ister,
aşk ister; nikâhla yetinmez, zinâya kayar,
mahremi varken harama bakar,
eşi varken metres tutar,
camdan bakıp kaş göz eder,
yuva yıkar,
düğün basar,
kız kaçırır,
namus meselesinden silâh çeker,
kan döker,
can verir,
can alır,
kâtil olur.
Halbuki namahreme bakmamak, doğru yoldan sapmamak, namusunu iyi korumak, şehvete esir, nefse köle, şeytana maskara olmamak şart, farz, zaruri, zorunlu, mecburi. Çünkü toplum düzeni, aile nizamı, dinin kıvamı, ahlâkın devamı buna bağlı.
Nefis, keyif ehlidir, zevkperesttir, havâîdir, haylazdır, yaramazdır.
Saz ister,
söz ister,
çalgı ister tatlı ister,
tuzlu ister,
turşu ister,
kadayıfı bulur kaymak ister,
istirahatı bulur,
şak şak ister,
zengin olur makam ister,
riyaset ister,
izzet ü itibar, kudret u iktidar ister.
Başkan olur saray ister,
kumaş bulur ipek ister,
sıhhat bulur, rahat bulur tantana, saltanat, sanat, bale, orkestra, heykel, anıt ister,
nam u şan ister;
sade giyinmez, süs, zinet, pırlanta, zümrüt, yakut, mücevher ister,
köşk bulur yalı ister,
yalı bulur yağlı boya tablo, antika eşya ister...
Hasılı,
cihanı mahveden, halkları kahreden nefistir,
diktatörleri savaşa sürükleyen nefistir,
hırsıza hırsızlığı yaptıran nefistir,
rüşvetçiye rüşveti aldıran nefistir,
zalime mazlumu sömürttüren nefistir,
kâfirin mümin olmasını engelleyen nefistir,
cihanı fesada veren nefistir,
ahireti mahvettiren nefistir,
kişiyi Allah'ın kahrına uğratan nefistir,
cehennemde çatır çatır, cayır cayır yandıran nefistir.
O halde
bu zalim nefsi mutlaka ıslâh etmek lâzımdır,
onu müslüman yapmak şarttır,
kurtuluş için başka yol yoktur,
iki cihanda rahata, felaha ermek, iflah olmak, saadet bulmak nefsi terbiye ve tezkiye eylemekle mümkündür.
Nefsini terbiye eden,
insan-ı kâmil olur,
halkça matlub, Hakk'a mahbub olur,
iki cihanda aziz ve şerif, berhudar ve bahtiyar olur.
Ne mutlu nefsini ıslâh edip, Müslüman eyleyebilenlere!