Hayatımın En Güzel Fotoğrafı

Kemal BOZKURT

Kıymetli Okuyucularım,
 
Hepimizin gerek akıllı telefonlar öncesi ve gerekse sonrasında çektiğimiz veya sahip olduğumuz fotoğraflar içerisinde unutulmaz olanlar, nesilden nesile ulaştırılması gerekenler, hem duvarlarda hem de kalplerimizde yer eden çok özel fotoğraflar vardır.
 
Çok genç yaştan itibaren fotoğraf çekmeye başladım ve bir o kadar da fotoğraf biriktirdim.Elimde binlerce fotoğraf var. Düşündüm taşındım bu kadar fotoğraf içerisinde benim için en önemlisi, en anlamlısı, en çok saklanmaya layık olanı, hangisi olabilirdi? Cevap zor değildi.

Değerli Dostlar

Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz Merhum Babam HACI Hasan oglu HACI Mustafa Bozkurt Beykoz Deri ve Kundura Fabrikasi’ndan emekli ve asıl mesleği pastacılık olmasına rağmen; 64 yıllık bu fani dünya hayatında en çok ve de en güzel yaptığı iş ağaç dikmekti. Diktiği ağaçlar sıradan ağaçlar değildi. Onlarca değişik meyve ağaçları dikerdi Muhterem Babam. 
 
Ilkokul mezunu olan merhum Babam Beykoz Ziraat mudurlugundekilerin en önemli musterisiydi. Rize’nin Pazar ve Çamlıhemşin ilçelerinde başladığı bu dünya hayatını sonlandırdığı Beykoz’da yüzlerce meyve ağacı dikti Babacığım.
 
2003 senesinde kaybettiğimiz Babamı hastaliginin ilerlemesinden dolayı ABD’den Turkiye’ye doğru uçakta tek başıma giderken kendi kendime acaba dedim babamı ilk gördüğümde ne demeliyim? Onu nasıl memnun edebilirim? Ölüme yakın olduğunu hissettiğini bildiğim babacigimi nasıl teskin edebilirim? Hangi sozumle mutlu olur? diye düşünüp durdum ve sonunda neler söyleyeceğimi de buldum.

Mübarek Babama ölüm dosegindeyken dedim ki; “Babacigim üzülme, senin diktiğin bunca meyve ağaçlarından kıyamete kadar nasiplenecek olan insan ve hayvan cinslerinden gelecek sevaplar sana yeter” 

O kadar çok meyve ağacını o yamaç yerlere dikti ki Babacığım yeryüzüne sanki onun kadar çalışkan ikinci bir kişi gelemez diye düşünürüm. Kendi arazisinin dışında ormanın içerisine bile meyve ağacı dikerdi. İmkanı olsa, ömrü ve sıhhati elverseydi neredeyse Beykoz ormanlarının tamamını meyve ağaçlarıyla donatacakti.

Evet Babam arazisinde çalışıp kıyamete kadar kendisine sevap getirecek meyvelerini diken bir sanaatkar bir bahcivandi. Rabbim ondan binlerce kez razı olsun.
 
Merhum Babam’la birlikte karşı ilçemiz Sariyer’de karayemiş fidesini beraber diken Merhum Hocamız Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan ise 15 Temmuz kalkismasindan sonra meydanı boş bulup ve bazı sarlatanlarin da koz vermesinden dolayı tasavvufa, şeyhlere, mursid’i kamillere akıl almaz iftira atan guruha taa o yıllardan ders veriyordu. Mutasavviflarin sadece zikirle meşgul olmadıklarını, hayatın her alanında iç içe olduğunu, ihvaniyla birlikte birçok şehirde ağaçlar dikerek, Turkiye’de çevre Bakanlığı'ndan evvel çevre dernekleri kurarak, eskimiş, köhnemiş tarihi eserleri restore ettirerek, Efendimiz SAV’in sünneti seniyyesine sımsıkı sarılarak aksiyoner bir Mursid’I Kamil olarak cümle aleme gösteriyordu.

Ne Mutlu her ikisine de nice eserler bıraktılar.
 
Değerli Dostlar,
Bu vesileyle sizlerden Merhum Hocaefendi’mize ve Merhum Babacigima dualarınızı esirgemeyip bir FATIHA göndermenizi rica ediyor, RABBIMDAN da her iksini Sevgili Peygamberimiz SAV’e komşu eylemesini niyaz ediyorum.

Merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocaefendi ABD'de talebeleriyle piknikte

ABD'de voleybol oynarken

Merhum Hacı Mustafa Bozkurt ile karayemiş fidanı dikerken

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.