Mü'min ve Müslüman olduğumu şeksiz şüphesiz açıkça söylerim.
İyi bir Müslüman olduğumu söylemekten haya ederim.
Farz namazları açıkça kılarım.
Namazı hakkıyla kıldığımı söylemekten haya ederim. Dosdoğru kılamasam da kılmaya devam ederim.
Şeriatı yüceltirim.
Şeriatı hayatıma bütünüyle ve hakkıyla uygulayabildiğimi söylemekten haya ederim.
Eski İstanbul kültürünü, medeniyetini, görgüsünü överim.
Kendimi görgülü, kültürlü, medeni bir İstanbullu olarak görmekten ve göstermekten haya ederim.
Tasavvufu yüceltirim.
Kendime sufi demekten haya duyarım.
Ahlakı, fazileti, hikmeti savunurum.
Kendime ahlaklı, faziletli, bilge demekten haya ederim.
Bol bol okur yazarım, düşünürüm.
Kendime kültürlü, aydın, düşünür demekten haya ederim.
Biraz muhalefet yaparım, kötülükleri tenkit ederim.
Kendimi emr-i marufu ve nehy-i münkeri hakkıyla yapan biri olarak göstermekten haya ederim.
Dindarlığı bir fazilet olarak bilir, dindarları takdir ederim.
Kendimi dindar görmekten ve göstermekten haya ederim.
Ölmeden önce ölmenin ne büyük bir makam olduğunu bilir ve bildiririm.
Kendimi bu makamda görmekten haya ederim.
Bütün bunlardan haya ederim ama
Kendimi haya sahibi görmekten de haya ederim.
*(İkinci yazı)
Muhalif Olmaya Devam
Bazı konuları yazamıyorum. Korktuğumdan, üzerimde baskı olduğundan değil... Fitne ve fesat çıkacağından korkuyorum.
Benim yazar/gazeteci olarak durumum isim vererek, kimlik belirterek suçlamaya müsait değildir. Ne savcıyım, ne hakim, ne de cellat.
Bazı şahıs ve kurumlar "Bizim bunca hizmetimiz var, niçin bunlardan bahs etmiyorsun ve bizi övmüyorsun?.." mealinde serzenişlerde bulunuyor. Cevabım: İslam'a, Ümmete, ülkeye ihlasla gerçekten hizmet edenleri övmeye lüzum yoktur. Allah onları mükafatsız ve ecirsiz bırakmaz. Diğerlerine gelince: Onların övülmeye zaten hakkı yoktur.
Çok ama çok zengin şahıslar ve topluluklar var. Onların muazzam serveti ve imkanı, parayla övücü tutmaya yeter. Gitsinler, paralı ağlayıcılar gibi paralı övgücüler tutsunlar, muratlarına ersinler.
Bendeniz muhalif okur-yazar bir vatandaşım. Muhalefetim siyasi, tencere dibin kara seninki benimkinden kara muhalefeti değildir. Gidişatı beğenmiyorum, bu yüzden muhalifim.
"Her şey güllük gülistanlık, muhalefet yapmaya utanmıyor musun?"
Utanmak mı, tam tersine iftihar ederim.
Zinanın suç sayılmadığı bir memlekette,
Üç Müslümanın bir araya gelip yavrularına özel din ve Kur'an dersi verdiremediği bir memlekette,
Müslümanların, kocaman bir kilisenin bulunduğu Taksim'de cami yaptıramadığı bir memlekette,
Ayasofya'nın müze olduğu bir memlekette,
İslam medreselerinin yasak olduğu bir memlekette,
Tasavvuf ve tarikat tekkelerinin kapalı olduğu bir memlekette,
Temizlik, şeffaflık ve ahlak notunun 10 üzerinden 5'in altında olduğu bir memlekette,
Halkın yüzde doksanının namaz kılmadığı,
Fuhşun her türlüsünün yaygın olduğu,
Haram yemenin genelleştiği,
Rüşvet, riba, gıybet, irtikab, hortumlama gibi ahlaksızların ve günahların en üst seviyede bulunduğu,
Müslüman kız çocuklarının okullara başörtüsü ile gidemediği,
Yahudilerin cumartesi günü, Hıristiyanların pazar günü tatil yaptığı ama Müslümanların cuma günü tatil yapamadığı bir memlekette benim muvafık, yağcı, şakşakçı, yalaka mı olmamı bekliyorsunuz?
Hazretülhazerat, muhteremlerin muhteremi sayın Filancanın veya Falancanın övgüye, şakşağa ihtiyacı varsa bastırsınlar parayı ve şanına kasideler yazdırsınlar. Övgü ve medih namına benden hava alırlar.
*(Üçüncü yazı)
Sultanahmet'ten Beyazıt'a
Havalar ısınmaya başladı, artık bilhassa cumartesi ve pazar günleri Sultanahmet meydanı, kaldırabileceğinin birkaç misli insanla dolar. Bir kısmı yerli bir kısmı turist. Parklardaki sıralarda oturacak yer bulunmaz. Birbirine sarılıp öpüşen geniş meşrepliler, onların yanında çarşaflı ve tesettür kıyafetliler, el ele tutuşmuş sakallı ve başörtülüler bile var, çeşitli kavimlere mensup insanlar, çeşitli lisanlar...
Ayasofya müze de karşısındaki Sultanahmet Camii de bir tür müze değil mi? Camide Müslümandan çok turist var. Bunların gürültüsünden ve şamatasından huzur içinde ibadet etmek mümkün değil.
Kışın cami dışarıdan tam görünüyor ama yazın büyük ağaçların yaprakları anıt binayı kapatıyor.
Osmanlılar zamanında gayr-i Müslimler, ellerinde Meşihatin yazılı izni olmadan camilere giremezmiş.
Cami bahçesinde İngilizce ve Türkçe çirkin WC ilanları.
Ezan okunurken gerekenden çok fazla açılan hoparlörler Ezan-ı Muhammedi'ye zarar veriyor.
Ses desibelini ölçen bir alet bulsam Ezan okunurken ölçüm yapacağım.
Sultanahmet civarındaki lokantaların, kebapçıların, köftecilerin, pastacıların, dondurmacıların, kafelerin, diğer dükkanların sahipleri durumdan, aşırı kalabalıktan çok memnun.
Salı günü ikindiden sonra Beyazıt'a kadar yürüdüm. Kendime bir ayakkabı aldım. Belediye mesai saatlerinde meydanda eskicilere göz açtırmıyor. Saat beşten sonra sergiler kurulmuş. Geçerken Sedad H. Eldem'in "Köşkler ve Kasırlar" adlı büyük boy kitabının birinci cildini aldım (4 TL). Büyük boy elde işlenmiş, üzeri kabartma, el sanatı madeni bir Libya tabağı (15 TL). Altı adet çok güzel kumaş ve hasır karışımı nihale (5 TL)... 1970'de basılmış, içinde şarkı notaları olan bir fasikül (Türk Musikisi Klasikleri, Milli Eğitim Bakanlığı) (1 TL)... Şarkılardan biri:
Gülzare nazar kıldım virane misal olmuş
Seyran-ı safalar hep bir hab-ı hayal olmuş
Güller sararıp solmuş bülbülleri lal olmuş
Gam alemidir şimdi zevk emr-i muhal olmuş
Sabr et gelir ol demler kim, ehl-i dilanındır
Derd üstüne zevk olmaz, dem şimdi hazanındır
(Uşşak şarkı... Bestekarı: Şevki bey)
Yeni şarkılara hiç benzemiyor değil mi? Şimdiki şarkılar... "Ey güzel kız seni çok seviyorum ben... Niçin beni sevmiyorsun sen?.."