Dünya ve insanlık tarihinde efsane olmuş bir çok kimse vardır. Bunların efsane olmalarını sağlayan ayrı ayrı haslet ve davranışları vardır. Bunlar yiğitlik, cesaret, aşk, cimrilik, cömertlik, güzellik, çirkinlik, yakışıklılık, zenginlik, fakirlik, fedakarlık, zulüm, adalet v.s gibi değişik hasletler olabilir.
Bu efsane kişilerden biri de cömertliğiyle nam salmış ve Arap yarımadası, Acem diyarı ve Rum diyarında efsaneleşmiş olan Hatem-i Tai’dir. Hatem-i Tai, altıncı yüzyılın sonunda yaşamış ünlü bir Arap şairi ve kabile reisidir. Asıl adı Abdullah bin Sa’d’dır. Cömertliğinden dolayı “Hatem”, Tayy kabilesinin reisi olmasından dolayı da “Tai” denmiştir. Peygamber efendimizin devrinde yaşamış ancak Peygamber efendimizin peygamberliğini tebliğinden önce vefat etmiştir. Ancak oğlu Müslüman olmuştur.
Hatem-i Tai, kabilesinin bulunduğu yerin etrafındaki tepelere ateşler yaktırıp yolunu şaşıranların kendisinde misafir olmasını isterdi. Cömertlikte kendisiyle bile yarışarak Arap, İran ve Türk edebiyatında iyilik ve hayırseverliğin timsali olmuştur.
Hatem-i Tai ile ilgili en meşhur rivayetlerden biridir. Bir gün Hatem-i Tai’nin dostları için hazırladığı ikram sofrasında sohbet edilirken misafirlerden bir tanesi sorar; “Ey Hatem-i Tai! Bu dünyada senden daha cömert birisi var mıdır acaba çok merak ediyorum?”
Hatem-i Tai; “Evet, bu dünyada benden daha cömert olanı var ve ben onu tanıyorum” diye cevap verince soruyu soran kişi; “Bu zat kimmiş, çok merak ettim doğrusu” der.
Bunun üzerine Hatem-i Tai anlatmaya başlar; “Bir gün bir istikamet üzere yolculuğa çıktım. Ancak havanın bozması üzerine kenar bir mahalde yalnız yaşayan fakir bir gence misafir olmuştum. Kendisine “Tanrı misafiri” kabul eder misin diye sorduğumda hüsnü kabul ile beni ağırladı. Bu genç fakir birisi olmasına rağmen bana bir koyun kesip hazırladı. İkram edilen yemeği yerken önüme koyunun ciğeri denk gelince ben “koyunun en çok ciğerini severim” dedim. Bunun üzerine delikanlı bir süreliğine ortadan kayboldu. Geriye döndüğünde elinde bir tepsi koyun ciğeri vardı. Fakir delikanlı sahip olduğu yedi koyunu da boğazlamış ve ciğerlerini pişirip getirmişti. Bunun üzerine ben; “Niçin benim için varın yoğun olan bütün koyunlarını kesip pişirdin? Benim senden böyle bir talebim olmadı. Ben sadece koyun ciğerini sevdiğimi söyledim” deyince delikanlı bana; “Bana Allah’ın misafiri gelmiş. Onun sevdiği şey bende bulunurda onu ikram etmez miyim” şeklinde cevap verdi. Delikanlının bu davranışına hayran kalmış, gözlerim yaşarmıştı.”
Bunun üzerine soruyu soran misafiri; “Peki, sen buna karşılık bir şey yapmadın mı?” diye sordu. Hatem-i Tai; “Yapmaz olur muyum, kendisine üç yüz deve ile beş yüz koyun verdim” diye cevap verince misafir; “Olmadı ki! Sen yine cömertlikte onu geçmişsin” dedi. Hatem-i Tai cevap verdi; “Hayır onu geçmiş olamam. Çünkü o bana sahip olduğu malın tamamını verdi. Benim verdiğim ise malının yüzde biri bile değildi. Onun için o delikanlı benden daha cömerttir.”
Kıssadan hisse kısmı için uzun lafa gerek yok. Hiç birimiz ama hiçbir kimse sahip olduğu potansiyeli göz ardı etmesin. Hepimizde ve herkeste cömertlikte Hatem-i Tai’yi geçecek bir potansiyel mevcuttur. Yeter ki niyet, amaç hayır yapmak, cömertlik yapmak olsun. Bazen matematiğin yetersiz kaldığı durumlar vardır. Bu durum da öyle bir durumdur. Pekala 7 rakamı 500’den büyük olabilir. Aynen helal 3 liranın haram 5 liradan fazla olduğu gibi.
Rabbim bizi farklı farklı konum ve hallerde imtihan etmektedir. Bununla birlikte bir çok kolaylıklar da ihsan etmiştir. Yeter ki, bizler daim hayır murad edelim. Hepimizin matematiği alt üst edecek derecede bir potansiyele sahip olduğumuzu kesinlikle unutmayalım ve her halimizi bir nimet bilip ona göre şükrünü eda edelim inşallah.