“HASTA KAFALAR DEVLETİ DE İŞGAL ETTİLER”
Mesleğimiz icabı, koca bir yıl hep çalışmayla geçer. Ramazan ise bizim dinlenme ayımızdır. “Milletin ağzı bağlı” tabiri kullanılır hani. Türkiye de genel yapı böyledir.
Şu son 5-6 senedir farklı bir semtte bulunuyorum. Yaşım 61’e girdi, bu yaşıma kadar daha önce hiç görmediğim ve yaşamadığım hadiseleri burada görüyor ve yaşıyorum.
“Ramazanda evde oturuncaya kadar muayenehanemde oturayım, belki acil diş hastası gelirse, onlara da yardımcı olurum” diye düşünüp muayenehaneme gidiyorum. Oruç tutan Müslümanlar “Ramazan’ı rahat geçireyim” diye, dişle ilgili rahatsızlıkları varsa, Ramazan girmeden tedbirlerini alıyorlar. Fakat, dinle alakası olmayan sosyete bir güruh var ki, onların böyle bir meselesi yok tabii. Evet, bulunduğum semt bu kesimin çok kalabalık olduğu bir semt.
Bu kesimden gelenlerin çoğu, zaten beni kapıdan görünce içeriye adım bile atmadan dönüp gidiyorlar. Bazıları da, şimdi anlatacağım hadisede olduğu gibi, girmiş olsalar da, doktorun ben olduğumu öğrenince hakaretler ederek ayrılıp gidiyorlar.
Hasta yok ve ben oturuyorum. Mümkün olduğunca Ramazan’larda Kur’an’ı Kerim’le meşgul olmaya çalışırım. Kelime mealli Kur’an’ı Kerim’ler var evimde ve muayenehanemde. Hiç olmazsa meali ile birlikte, Ramazan boyu bir hatim yapıyorum. Ben Kur’an’la meşgul iken zil çaldı ve mübarek kitabı masama açık bırakıp kapıyı açtım. Gelen bir bayandı ve “doktor bey burada mı” dedi. Ben de “evet burada ablacığım. Buyurun galoş veya terlik giyebilirsiniz” dedim. Ramazanda, yanımda çalışan elemana da izin vermiştim, yalnızdım. Gelen bayan galoş takarak içeriye geçti, hasta koltuğunun yanına kadar geldi. “Buyurun oturun, öncelikle hoş geldiniz. Nedir şikâyetiniz” dedim. Koltuğa oturdu ve “doktor bey gelsin de ben ona anlatayım şikâyetlerimi” dedi. Cebimden nüfus cüzdanımı çıkardım, duvarda asılı olan diplomayı da göstererek, “Ablacığım, doktorun kimliği ve diploması bunlar kendisi de karşınızda” dedim. Hiç siyahı kalmamış, ağarmış sakallarıma baktı ve “DOKTOR SEN MİSİN? SEN BU GÖRÜNÜMÜNLE DOKTOR ÇIRAĞI BİLE OLAMAZSIN. HASTA KAFALAR BÖYLE YERLERİ İŞGAL ETTİKLERİ GİBİ, DEVLETİ DE İŞGAL ETTİLER. ÇEKİL ÖNÜMDEN HAYVANLARDAN DAHA ADİ YARATIK” dedi ve hakaret içeren sözler sarf edere ayrılıp gitti.
“İnsan nedir, yaratılış gayesi nedir?” bunu, bu Çamuriyet bize neredeyse yüz yıla yaklaştı ki, öğretmedi. Hatta, insan olma, bunun farkında olmayı silmek için ne yapılabilecekse yaptı. İnsanların çoğu da bulunduğu çevrenin kulu, kölesi durumunda olduğu için, araştırma, öğrenme yolunu hiç seçmedi. Hep hazırda ne sunulmuşsa onu kabullendiler. Önümüze ilkokuldan itibaren konulan, öğretilen şeyler belliydi.
Yaratılmışların en şereflisi olan insanı, bazen köpekle, kediyle ve diğer yaratılanlarla denk gören, hatta daha aşağılayan bir zihniyet ürettiler. Kendi bulunduğu çevreye ters düşen, düşünceleri, ideolojisi, görünümü farklı olan kişiler, insan olarak görülmemektedir.
Rabbim şu mübarek günler hürmetine, evvele Allah’ı(cc) güzel tanımayı, O mübarek Peygamber’in(sav) bize sunduklarını öğrenme ve tatbik etmeyi nasip eylesin inşaallah kardeşlerim.
Dt. Abdülkerim Karaağaç