Kıymetli okuyucularım
Bugün size aslında 15-20 yıl önceden duyduğum fakat ne olduğunu bilmediğim adeta kayıp şehir Atlantisi bana çağrıştıran bir şehirden bahsedeceğim. Bu şehir bir tarih şehri bir coğrafya şehri bir kültür şehridir. Birçok medeniyetlere beşiklik yapmış bir çok devletler krallıklar burada hüküm sürmüştür. İşte bu müstesna şehirden HASANKEYF hakkında bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçtiğimiz Ekim ayının bir Pazar günü Malatyalı bir misafir aile ile Batmandan 39 kilometre mesafede gittiğimiz Hasankeyf’de durunca hemen etrafımızı 5 yaşından 15 yaşına kadar birçok gönüllü rehber çocuk etrafımızı sardı. Hemen bize Hasankeyf hakkında teferruatlı bilgi vermeye başladılar. İçlerinden birisi bize ‘’içimizden birini seçin o size yardımcı olsun’’ dedi. Doğrusu gönüllü turizm rehberliği ancak böyle olurdu. Arabamızla Kaleye doğru çıkarken yol çok dar olup iki arabanın yan yana geçmesine müsait değildi. Geniş bir alana çıkınca arabamızdan indik ve manzaraya hakim bir noktadan şehri inceleme fırsatı bulduk. Hasankeyf’te kafama takılan konular burada baraj yapılacak olması idi. Ilısu barajı yapılacak ve bu tarihi müze şehir sular altında kalacaktı. Rehber çocukların ifadesine göre baraj yapılsın yapılmasın şehir taşınacaktı. Çünkü şehir sulak bir bölgede bulunduğundan tarihi yapılara zarar veriyordu. Nitekim bir sene öncesi nehir yatağının kenarında bulunan kamelyalı kahvaltı çadırları bu sene kayalıkların çökme riski dolayısıyla kaldırılmış olduğunu gördük.
Baraj su seviyesi biraz düşük tutulursa şehir daha az sular altında kalacak. Bu haliyle kale ve mağaralar yüksekte bulunduğu için barajdan etkilenmeyecek.
Öğle ezanı okununca hediyelik eşya satan esnafın bulunduğu yine geniş olmayan bir cadde üzerinde girişi bulunan Er Rızk Camiinde namazımızı kıldık. Namazdan sonra İmam Abdülbari Baytar Hocamızla tanıştık. Hasankeyfin yerlisi olan muhterem hocamızın yazısını sizinle paylaşmak istedim. Bu yazıya ilave olarak Ilısu Barajı ve Hasankeyfin taşınması ile ilgili tartışmayı sunuyorum
Hocamızın Görsellerle birlikte yazısı:
ANTİK KENT HASANKEYF.
Tarihi on bin yılı aşan ve Türkiye'deki tek Ortaçağ medeniyetler kenti olarak kayıtlara geçen eşi ve benzeri olmayan bir şehirdir Hasankeyf.
İnsanlığın ilk olarak dünyada mağara yaşantısıyla mağara hayatıyla şehirleşmeye başladığı antik kent. Hasankeyf Mağaralar dünyası, camiler, saraylar, kiliseler coğrafyası desek yanlış olmaz.
Ortaçağ kentini Hasankeyf, Batman iline bağlı, Dicle nehri kıyısında yer alan, Ortaçağ medeniyet dünyasının kültür, ticaret ve siyaset alanında bütünleştiği, ihtişamlı heybetli ve gizemli bir antik kent.
Batı ve Doğu dinlerinin bir arada buluştuğu, bir geçit yolu üzerinde kurulan Hasankeyf, Bizans, Sasaniler, Artuklular, Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Eyyübiler ve Osmanlı medeniyetlerini ev sahipliği yapmış, 21. yüzyılın Ortaçağ kenti. İnsanlığın en eski yerleşim yerlerinin başında yer alan Hasankeyf'te 3500 yıl boyunca Sümerler, Akadlar; Asurlar, Babiller, Medler, Persler, Selevkoslar ve Artlar hüküm sürmüş. Hasankeyfde yaşamışlar.
En görkemli dönemlerini yaşadığı Artukoğulları’na 130 yıl boyunca başkentlik yapmış, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış ve binlerce yıl önce Yukarı Mezopotamya'nın göz bebeği olan bu antik kent Hısnkeyfa (Güzel kaya) anlamına gelen ismiyle meşhur eşi ve benzeri olmayan bir şehir.
Ortaçağın en büyük taş köprüsü ve Kapısında Allahın doksan dokuz ismi yazılı olan Er-Rızk Camii görünüyor.
HASANKEYF ŞİİRİ..
- Ne zaman anarsam seni deli divane olurum Hasankeyf 'ım
Senden ayrı gayrı kalamam yaşayamam medeni Hasankeyf'ım
Sensin adın Heskif olan, sensin dillerde ismi Hısnkeyf olan
Senin güzelliğine dokunan, avare kendini bilmez mağrur olan
Aşık ustad seni ister, ne olur hüsnü yüzünü göster
Güzelliğini gören aşıklar, ebedi ölmez medeni Hasankeyf'ım
Yekpare taştan yapılan tarihi kalesi,
Akkoyunlular’a ait Zeynel Bey Türbesi,
Kale mahallesinde eski Hasankeyf evleri görünüyor. (Tarıke mahallesi)
yontulmuş kaya kütlesi üzerine yapılan kufi levhalarla süslü Küçük Saray.
Alçı süslemeleriyle ünlü Koç Camii görünüyor.
Yine başka bir açıdan ünlü Koç Camii görünüyor.
Ortaçağın en büyük taş köprüsü olan antik köprüsü, giriş kapısında Allah’ın doksan dokuz ismi yazılan El Rızk Camii, bitkisel süslerle bezeli Sultan Süleyman Camii, alçı süslemeleriyle ünlü Koç Camii, dört köşesinde birer anıt mezar bulunan muhteşem Kızlar Camii, Akkoyunlular’a ait Zeynel Bey Türbesi, Eyyubiler’den kalma kilise üzerine inşa edilen Ulu Camii, yontulmuş kaya kütlesi üzerine yapılan kufi levhalarla süslü Küçük Saray, Artuklu eseri olan Büyük Saray ve asırlarca mesken olarak kullanılan binlerce mağarası ile bu muhteşem tarih hazinesiyle her tarafı mistik tarih kokan bir coğrafyada yer olan Hasankeyf şehridir.
Doğu ile Batı, Bizans ile Sasani, Hıristiyan ile Müslüman kültürlerinin birleştiği bu kentte, her medeniyet kendi eserlerini ve izlerini bıraktı. Saraylar, bahçeler, kale, köprüler, camiler, türbeler, kiliseler, mağaralar binlerce yıldır, bu Ortaçağ kentinde tarihe meydan okuyup duran ortaçağ kenti Hasankeyf.
Dünyanın en büyük açık hava müzesi konumundadır.
Abdülbari Baytar Hocamızın yazısına ilaveten Hasankeyfin taşınması ile ilgili tartışmaları da ek bilgi olarak paylaşmakta fayda görüyorum.
HASANKEYF’in taşınması
Ilısu Barajı’nın suları altında kalacak olan Hasankeyf’teki kültür varlıkları, özel bir köpükle kaplanarak taşınacak. Bu yolla dayanıklılığı artırılarak, aralarında Hasankeyf’in simge köprüsü ve Rızk Camii minaresi de parçalara ayrılmadan yeni yerlerine alınacak.
Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, Hasankeyf’teki kültür varlıkları, taşınırken özel bir kimyasal olan köpükle kaplanacağını ve bu yolla yapıların dayanıklılığının artırılacağını belirtti. Daha sonra yapılar çelik halatlarla baştan aşağı sarılacak. Hasankeyf’in simgesi haline gelen köprüde ek işlemler de yapılacak. Özel sıvıyla direnci artırılan yapıda, çelik halatlarla sarma öncesi köprü ayaklarının altındaki su boşaltılacak.
Bu işlemlerin ardından köprü ve Rızk Camii minaresi dahil, kültür varlıkları parçalara ayrılmaksızın “Arkeolojik Park ve Açık Hava Müzesi” olarak adlandırılacak yeni yerlerine taşınacak.
TAŞINACAK VARLIKLAR
Ilısu Barajı Gölü’nden etkilenecek olan; Aşağı Şehir ve Karşı Şehir Alanı’nda bulunan El Rızk Camii, Koç Camii, Sultan Süleyman Camii, Kızlar Camii, Küçük Cami, Zeynel Bey Türbesi, İmam Abdullah Zaviyesi, Artuklu Köprüsü gibi kültürel varlıklar taşınacak.
Yukarı Şehir’de bulunan onlarca mezar, türbe, höyük, eski kalıntılar ve 4 bin 200 mağara ev ise Ilısu Barajı Gölü’nden etkilenmeyecek.
(ANKA - 11 Ağustos 2006)
Tarih: 13 Ocak 2006 Kaynak: Sabah
Antik kent Hasankeyf, Ilısu Barajı'nın sularına gömülmekten kurtuluyor. Tarihi eserler tek tek sökülüp Raman Dağı eteklerine taşınacak. Projeyi Başbakan bizzat takip ediyor.
Hasankeyf taşınıyor
Yaklaşık 50 yıldır Türkiye gündeminde bulunan Ilısu Barajı için artık geri sayım başladı. Mart ayında Ilısu Köyü'nde yapılacak törenle baraj inşaatına ilk kazma vurulacak. Hasankeyf ise herkesin korktuğu gibi "sular altında" kalmayacak. Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da onay verdiği ve bizzat takip ettiği projeyle tarihi kent kurtulacak. Nasıl mı? Gayet basit, benzeri Mısır'da da hem de 46 yıl önce uygulanan bir yöntemle... 10 bin yıllık tarihi ile ayakta durmaya başaran tüm tarihi eserler, tek tek başka bir yere taşınacak. Raman Dağı'nın eteklerinde, bir sahil kasabası olarak yeniden hayat bulacak.
Limanı Bile Olacak
Zeynel Bey Türbesi, hamam, Tarihi Artuklu Köprüsü, El-Rızk Camisi, Koç Camisi, İmam Abdullah Zaviyesi, küçük külliye, Süleyman Camisi ile Kızlar Camisi'nin her taşı numaralandırılacak. Ardından sökülecek. Yeni Hasankeyf'te aynen inşa edilecek. Yeni bölge yarımada şeklinde olacak. Böylece turizm açısından da cazibesinin artırılması hedefleniyor. Yani tarihi şehrin kıyısında su sporları da yapmak mümkün olacak. Bunun için 30 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldı. Peki tam olarak nerede kurulacak? Şimdiki Hasankeyf'in tam karşısındaki Raman Dağıeteklerinde, Kesmeköprü Köyü'nün üst taraflarında inşa edilecek. Ayrıca yeni Hasankeyf'teki şehir merkezi ve konut alanları da net olarak belirlendi. Açık hava müzesi görünümündeki kentin sahilinde kafe, çay bahçeleri, gezinti alanlarının yanı sıra, deniz araçlarının barınabileceği küçük bir liman bile bulunacak.
Tepkiler Sürüyor
Batman gezisi sırasında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da projeye değindi. Erdoğan, "Hasankeyf'i taşıyoruz. Oradaki bütün tarihi eserleri kuzeye almak suretiyle onları yeniden inşa ediyoruz. Hasankeyf kesinlikle sular altında kalmayacaktır. Projesi hazırdır. Bizzat kendim takip ediyorum. Projedeki son durumu gördüm. Çünkü Ilısu Barajı, Güneydoğu'nun adeta yeni zenginliklerinden biri olacaktır" dedi. Ancak proje sanıldığı gibi herkesi sevindirmedi. Hasankeyf'in yeni haliyle ilgili keyifsizliğini dile getiren ve çizilen pembe tablonun yanıltıcı olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen şöyle konuştu: "Hayali su sporları, jet skilerle turizmin gelişeceği, mağaracılık ve kültür turlarıyla kentin cazibe merkezi haline geleceği yeni Hasankeyf'i anlattılar. Bizler binlerce yıldır her medeniyetin ekleme yaparak açık hava müzesi haline getirdiği Hasankeyf'teki mağara yaşantımızı, kuracakları modern şehirlere değişmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz."
Veni Vidi Vici
17-04-2006 17:12 #2
Ziyaretçi
Hasankeyf taşınmasın.
Kalelerin en uçarısı, kentlerin incisiydi. Onu Dicle’nin baş edilmez sırrını çözenler kurdu. İran ve İç Asya, Mezopotamya, Roma ve Bizans kültürleri orda buluştu. Geceleri çam sakızı kokan beş bini aşkın mağara, saraylar, yeraltı yolları, görkemli kapılar, köprüler, camiler, bahçeler, hanlar ve çarşılarla süslendi. Hasankeyf geleceğe çıkmak isteyenlerin kentiydi. (ATLAS Dergisi)
Hasankeyfi ziyaret etmiş bir mimar olarak taşınmasını doğru bulmuyorum.evet taşımakta bir koruma yöntemidir,başta mısır olmak üzere birçok yerde uygulaması bulunmaktadır.ama hasankeyf gibi helenistik döneme ait mağaraların bulunduğu bir oluşumun taşınması fazlasıyla riskli gibi geliyor..korumak adına taşımayı önermek;hasankeyf'e bakış açısıyla ilgilidir..Hasankeyfi birkaç tarihi eserden oluşan bir yerleşim olarak görenler belki taşınmasını önerebilirler ama hasankeyf bunlardan ötedir.Hasankeyf başlıbaşına bir tarihtir.ortaçağın en önemli şehirlerinden biri olmuştur. hasankeyf başlıbaşına bir kültürel zenginliktir.sayısız kültüre yataklık etmiştir.Türkiye için eşsiz bir zenginliktir,dünya için eşsiz bir zenginliktir. Böyle değerli bir yerleşimin,bir baraj uğruna riske atılması bana hiçte akıllıca gelmiyor.son dönemlerde gelişmiş ülkeler baraj yapılmasını bırakıp,değişik enerji kaynakları ararken neden ısrarla baraj yapmaya çalıştığımızıda anlamış değilim.Sadece 3. dünya ülkelerinde baraj yapımı devam etmektedir.örneğin;Hindistan gibi.
Barajları biraz incelediğimizde olumsuz yönlerinin ağır bastığı çok net görülüyor.öncelikle bir bölgenin doğal iklimini değiştiriyorsunuz,doğanın dengesini bozuyorsunuz.Barajlarda toplanan su her zaman,kendi halinde akan suya göre daha soğuk oluyor. Bu durum balık ölümlerine hatta bazen türlerin yok olmasına yol açabiliyor. Durgun baraj gölleri göç eden balıkların yollarını şaşırtıyor ve göç sürelerini uzatıyor.Akarsuların, barajlardan dolayı susuz kalan aşağı bölgelerinde de sorunlar ortaya çıkıyor. Örneğin; su düzeyinin düşmesinden dolayı, göçmen kuşlar kendi besin kaynakları olan böcekleri yerlerinde bulamıyor.
Baraj gölleri, verimli toprakları olduğu kadar, arkeolojik, kültürel ya da tarihi değerlere sahip yerleri, doğal güzellikleri de sular altında bırakabiliyor. İnsanların evlerini terk etmek zorunda kalmalarına ve belki de tüm yaşam biçimlerini değiştirmek zorunda kalmalarına neden olabiliyor. Örneğin; göç çok önemli bir faktör!! Köylerinden büyük şehirlere göç etmek zorunda kalan insanlar için alışmak zor oluyor. Geçmişlerinden, anılarından kopuyorlar. Üretim sistemleri değiştiği için yoksullaşmaya yol açıyor.İşsiz kalma riskleri artıyor.Bu kadar olumsuz yön varken hala baraj konusunda ısrar etmek yerine farklı enerji politikaları üretilmesi daha yerinde olur gibi geliyor.Örneğin;güneş enerjisi,rüzgar,deniz dalgası gibi bir çok çevreye zarar vermeyen alternatif enerji kaynakları mevcut.
Restoratör mimarların ve öğrencilerin bu konuda daha duyarlı olmaları gerekir. Hasankeyf üzerine yoğunlaşılıp, taşınmasına alternatif bir proje ile karşı çıkmak en doğrusu olur görüşündeyim.