Geçen Cumartesi hayatımın en dramatik günlerinden birini yaşadım. Sabah erkenden eşim ve oğlumla birlikte Bostondan New Jersey ve New York'a bir iş gezisine çıkmıştım.
ABD'deki En çok Türkün yaşadığı birinci şehir olan New Jersey eyaletindeki Paterson şehrine vardığımızda ilk önce Arap bir bayanın işyerine girdik.
İçeri girer girmez televizyonu göstererek kızgın bir şekilde Filistindeki katliamı kastederek gördün mü? dedi. Girdiğim bütün Arap dükkanlarında kızgınlık had safhadaydı.
Paterson şehri aynı zamanda ABD'deki en çok Filistinli'nin yaşadığı şehir. Hatta Belediye Başkan yardımcısı bile Filistinli.
Akşam vaktine kadar birçok Türk ve Arap işyerlerini gezerek daha sonra tünelden meşhur Manhattan'a geçtik ve oradan da köprüyle karşı şehir Brooklyn'e ulaştık.
Karşıya geçer geçmez siren ve korna sesleri karşısında kendimizi bulduk. Acaba yangın mı var diye düşünürken soluma baktığımda yüzlerce araç polis kordonu sayesinde üzerlerinde HAPPY HANNUKAH yazarak sıra halinde akşam vaktinde müzik çalarak gidiyorlardı.
Meseleyi o zaman anladım. İsrailden sonra yerkürede metrekareye düşen en çok Yahudinin olduğu yer olan New York'un Brooklyn şehrinde Yahudiler Hannukah bayramını kutluyorlardı, hem de yolları polis eşliğinde kapatarak ve de gece vakti yüksek tonda ve hayatımda işittiğim en berbat bir müzikle.
Arabamızı kenara çekip öylece onlara bakarken kendi kendime sabahleyin katledilen onlarca masumun bayramını mı kutluyorlar dedim.
Evet dostlar çile, ızdırap ve hüzün batı yakasında yani ABD'de yaşanıyor. Buradaki Filistinlilerin ve biz diğer Müslümanların da ellerinden duadan ve protestodan başka birşey gelmiyor. Yine buradaki yahudiler sanki biz nerede olursak olalım kral biziz, kural koyan biziz derlercesine matem gününde düğün yapmaya devam ediyorlar.
Katliamın başladığı günden beri birçok genç Türk arkadaş abi ne yapabiliriz, ne tavsiye edersin diye en azından Filistinli kardeşlerimizle dertlenir, Ohio'dan Hacı Şeyma Ablam, hacı Kemal şehitlerimize yasin oku bu gece diye telefon açarken, bugün yaşadığım bir hadise biz Türklerle diğer Müslüman milletlerin farkını bir kez daha ortaya koydu.
Dolgu için gittiğim Mısırlı dişçim keyfel Hal? Külli şey temam, indek müşkile dedikten sonra bende müşkile yok müşkile senin komşunda dediğimde hangi komşum dedi. Tabiiki Filistinde dedim. Verdiği cevaptan doğrusu irkildim. Bu mesele ben doğmadan önceden beri var. O anda dişçi koltuğuna uzanmış ve kendimi ona teslim etmiş vaziyette olduğumdan birşey diyemedim ancak bir kez daha İslamın ve de insanlığın sancaktarlığı Türklere muhtaç diye düşündüm.
Şimdi bazı kıymetli okuyucularım senin Mısırlı dişçin böyle diye bütün Araplar pasif mi?, ya da Bütün Türkler Filistin sevdalısı ve de adalet timsali mi diye soracaklardır.
Kıymetli okuyucularım
10 yıldır ABD de ikamet etmekteyim. Bugüne kadar 11 yılda Türkiyede öğrenemediğim Arapçamı burada öğrenecek kadar hemen her ülkeden Arapla tanıştım. Hakeza Asyalı müslümanlarla da sürekli diyaloğum var.
Bütün samimiyyetimle söylüyorumki bütün Müslümanlar hatta bütün mazlumlar Türkiye'ye bakıyor. Bunu ancak yurtdışına çıkınca anlıyorsunuz.
Türk milleti olarak kısır siyasi çekişmelere girmeyip milli ve dini davalarımızda birlik beraberlik içerisinde olduğumuzda inanıyorumki bütün mazlum milletlerin beklentilerini boşa çıkartmayız.
Ayrıca Bakalım Obama 20 Ocaktan itibaren yetkisini alır almaz bu ümmetin kanayan yarasına nasıl müdahele edecek?
Karşı kıyıdan hepinize selamlarımla