Yazının başlığını sadece Kartacalı büyük komutan Hannibal şeklinde yazsam maksat hasıl olacaktı. Ancak ben özellikle babasının adıyla birlikte zikretmeyi seçtim. Bunun sebebini de daha sonra açıklayacağım.
Hannibal Kartacalı meşhur komutandır. Daha 8 yaşında iken babası Hamilcar “benimle birlikte savaşa gelir misin” diye sorunca sevinçten gözleri parlamıştır ve büyük bir hevesle babasına iştirak etmiştir. Tabir yerindeyse daha çocuk yaşta savaş alanlarının tozunu yutmuş birisidir. Babası da oğlundaki kabiliyeti ve isteği fark ettiği için onun bu alanda en iyi şekilde yetişmesine gayret etmiştir. Bu arada Hannibal’ın babası olan Hamilcar(Hamilkar) Kartaca’nın önde gelen komutanlarından ve senatörlerinden birisidir.
Hamilcar oğlu Hannibalı belli dönemlerde askeri eğitimlerden alıp kendine ait çiftliklerde ziraatle uğraşmaya, duvar örmeye, inşaatlarda çalışmaya ve buna benzer işler yapmaya mecbur bırakıyordu. Genç Hannibal bu işlerden çok rahatsız oluyor ancak babasını da kıramadığı için mecburen katlanıyordu. Çünkü o doğuştan bir askerdi ve sadece bu alanla ilgili işler yapmak istiyordu.
Kartaca Roma ile girdiği savaşı kazanmış ve bunun sonucunda bir anlaşma imzalanmıştır. Ancak Roma bu yenilgiyi pek kabullenemediği için anlaşmayı bozacak tahriklere yeltenmektedir. Kartacalı yöneticiler bu konuda ikiye bölünmüşlerdir. Çoğunlukta olan birinci kısım Roma ile savaşmayı akıllıca bulmayıp gerekirse bazı tavizler verilerek anlaşmayı sürdürmeyi istemektedirler. İkinci ve şahin kanat ise daha önce yendikleri Romayı tekrar yenebileceklerini düşünen ve bu nedenle taviz verilmemesini istemektedir.
Romaya karşı kini hususunda babasına yemini olan Hannibal karakteri itibariyle de şahin kanatta yer almaktadır. Hakim olan yöneticiler tarafından İspanya ordusunun komutanı olarak İspanya’ya gönderilir. Bu aslında Hannibalı Kartaca’dan uzaklaştırma çabasıydı. Ancak Hannibal İspanya’da fethettiği alanlardaki gümüş ve altın madenleri sayesinde kısa zamanda zenginleşir ve ordusunu güçlendirir. Barcelona şehrini onun kurduğu rivayeti vardır. Günümüzde özellikle futbol vesilesiyle bildiğimiz Barcelona takımı için “Barça” kısaltması kullanılır. Ne zaman bu “Barça” ifadesini duysam İspanya ve Katalanlardan önce aklıma Hannibal gelir. Çünkü “Barça-Barka-Barke” ifadeleri onun sülale adıdır. “Barka” kelimesi Finike dilinde “yıldırım” manasına gelir (Arapçadaki “Berk” kelimesi veya İbranicedeki “Barak” kelimesi ile aynıdır). Mağribilerde bu şehre Barkaluna derler.
Bilindiği gibi Hannibal oluşturduğu müthiş ordusuyla Alpleri aşarak İtalya’ya kuzeyden girerek Roma ordularını birkaç kez yenmeyi başarmıştır. Ancak nihai darbeyi vurmakta geç kalmıştır.
Stratejinin ve taktiğin babası olarak adlandırılan Hannibalı Romalı komutan Scipio yine onun taktikleri sayesinde yenmiştir. Bu Hannibal’ın ilk ve tek yenilgisi olmasına rağmen ordusu dağılmıştır. Romalı Scipio onun taktiklerini anlayıp deşifre etmek için uzun bir zaman harcamıştır. Scipio dünyanın en büyük komutanı sıralamasında Hannibal’ı birinci sıraya koyarken kendini üçüncü sıraya koymaktadır. Hannibal aynı konuda sıralama yaparken Büyük İskender’i birinci sıraya kendini de üçüncü sıraya koymaktadır.
Hannibal bu yenilgiden sonra Suriye tarafına geçer ve Roma ile mücadeleye devam eder. Bursa şehrinin planını çizen kişinin Hannibal olduğu söylenir. Hatta şehrin hakimi onu Romalılara teslim etmeyi kabul edince şehrin bütün gizli geçitlerini ve dehlizlerini bildiği için kolayca kaçabilmiştir. Ancak yakalanacağını anladığı bir anda zehir içerek hayatına son vermiştir. İlgilenenlere bir not düşmek açısından belirtelim, Hannibal’ın mezarı Gebze’dedir.
Bu tarihe mal olmuş şahsı zikretmekten kastımı belirtmek istiyorum. Bu çıkarımları özellikle yöneticilerin ve yönetici olmak isteyenlerin dikkatine sunmak istiyorum. Birincisi Scipio örneğindeki olduğu gibi rakibin silahını onu yenmek için kullanabilirsin.
İkincisine gelince bu aynı zamanda başlıkta niçin babasının adıyla zikrettiğimizin de açıklaması olacak. Babası Hannibal’ı askerlik dışı işlere mecbur ettiğinde bunların hiç birinin boşuna olmadığını Hannibal sonradan anlamıştır. Ziraat işindeki bilgisi uzun süreli seferlerin bekleme ve hazırlık dönemlerinde orduya gerekli olan gıdayı yetiştirmede ve temin etmede işine yaramıştır. Duvar yapma, kanal açma ve inşaat işleri ise onu ileride mahir bir şehir planlamacısı yapacak kadar işine yaramıştır. Ayrıca ordunun sevki ve seferi esnasında gerekli olan köprü ve benzeri yapıları inşasında zorluk çekmemiştir.
Buradan çıkaracağımız sonuç ise bir işte başarılı olmak istersen o işle ilgili diğer alanlarla da ilgilenmenin gerekli olduğu yani kendini çok yönlü olarak yetiştirmenin elzem olduğunu bilmek gerekir. Bu işleri yaparken tecrübe sahiplerinin nasihatları göz ardı edilmemelidir. Hele bu nasihat eden tecrübe sahibi baba olursa sorumluluk iki katına çıkmaktadır.
Bizim inancımızda da meşru planda ana baba sözü dinlemek yani onlara itaat Allah’ın bir emridir vesselam.