Ne diyordu şair: "Bu düzen böyle mi gidecek, pireler filleri yutacak, yedi nüfuslu haneye üç buçuk tayın yetecek"... Şair bunları söylerken 1940'lı yıllardı. Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülkeyi yangın yerine çevirdiği, insanları tayına bağladığı, elindeki avucundakini alıp herkesi açlığa mahkum ettiği günlerdi. Şu anda hiç kimsenin karneye, tayına bağlandığı yok ama, insanlarımızın müreffeh, refah, mutlu ve huzurlu olduğunu, evlerine mutlu biçimde ekmek götürebildiklerini söylemek mümkün mü? Mesela, kişi başına düşen milli gelirin 15 bin dolar olduğu iddia ediliyor. Siz inanıyor musunuz bu rakamlara? Prof. Dr. Osman Altuğ'un ifadesiyle, "Dört kişilik bir aile bu rakamları ortaya atanlardan, "Verin benim 60 bin dolarımı" diye hesap sorsa, bu uçuk kaçık rakamlarla kafamızı bunaltan, zihnimizi dönüştürmeye çalışanlar acep ne cevap verebilecekler?" Önceki gün Başkent Kulisi programında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i izledim. Acaba dedim, "Ben mi başka bir gezegende yaşıyorum, yoksa Türkiye'yi neredeyse birinci sınıf ülkeler seviyesine çıkardıklarını iddia eden Mehmet Şimşek mi başka bir gezegende yaşıyor?"
Mehmet Şimşek'e göre her şey mükemmel gidiyor. Ülkenin hiçbir sorunu kalmamış. Milli gelir tavana vurmuş, satın alma pariteleri açısından Türk insanı neredeyse Amerikan vatandaşlarıyla eşdeğer hale gelmiş, emekli mutlu, çalışan mutlu, asgari ücretli mutlu, herkes huzurlu. Türkiye'de işsizlik rakamları sürekli artıyor, neredeyse yüzde 14'ler seviyesine gelmiş durumda. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek diyor ki, "Biz kriz döneminde işsizlik rakamlarını azalttık. Amerika'da kriz döneminde yaklaşık 6 milyon insan işsiz kaldı"...
Sayın Bakan.... Amerika'da işsizlik olabilir.... Amerika kriz de geçirmiş olabilir. Ama, dünyanın tüm kaynaklarını sömüren, dünyanın her bölgesinde eli, , kulağı, ayağı olan, dünyanın zenginliklerini kendi ülkesine aktarmayı bilen Amerikalı'lar, ne yaparlar ne ederler kendi ülkelerinin çalışma dengelerini bir şekilde ayarlarlar. Hem kriz döneminde Amerika'da 6 milyon insan işsiz kalmışsa, Amerika'nın nüfusuna oranla bu rakamın devede kulak mesabesinde değeri bile yoktur. Zira, Amerika'nın nüfusu 300 milyonun üzerindedir. Siz ne yapıyorsunuz ülkemizdeki işsizliği azaltmak için? Kamu yatırımları ne alemde? 8 senedir yeni bir fabrika mı açtınız? Yeni bir kurum mu oluşturdunuz? Yeni bir kaynak mı ürettiniz? Sürekli sattınız.... Türk Telekom'u sattınız.... Fabrikaları sattınız.... Arazileri sattınız.... İşletmeleri sattınız.... Karlı, verimli, stratejik tüm kurumları satarak devletin hazinesine gelir sağlamayı planladınız. Sattığınız, özelleştirdiğiniz her değer, katma değer üreten, devletin elinde olsa da, olmasa da karlı olan kurumlardı. Nitekim bu kurumları satın alanlar, öncelikle istihdam politikalarını gözden geçirdiler ve piyasaya bir sürü işsiz çıkmış oldu.
Tekel işçilerinin açlık sefalet sorunu halledilebildi mi? Türkiye, satın alma paritesi açısından 38 ülke arasında 30'ncu sıralardaymış. Yani, paramız pul vaziyette.... İnsanların cebine giren, bir aylık gıda, eğitim vesaire giderlerini karşılamıyor. Şu anda Türkiye'nin ekonomik parametrelerini, işsizlik dengelerini, çalışma normlarını özel sektörün gayretleri ayakta tutuyor. Bakan Şimşek diyor ki, borcumuz var, ama milli gelire oranla şu kadar azaldı.... Borçlanmamız yüzde kaçla oluyor....
Kamu maliyesiyle ilgili olarak bir sürü anlaşılmaz teknik konuyu gündeme getirerek memleketi güllük gülistanlık yaptıklarını iddia ediyor. Madem çok paranız var, ekonomi harika, neden memura çay kaşığıyla zam yapıyorsunuz? Refahyol, memura yüzde 100 zam yaparken kaynak buluyordu da, ultra ötesi ekonominizde neden yüzde 3'lük, yüzde 5'lik zammı yaparken bin dereden su getiriyorsunuz?