Hakim Hırsız İse

Adnan Zeki BIYIK

Hz Ömer “Adalet mülkün temelidir” demiş. Pek de güzel söylemiş, mülkü ayakta tutan şey adâlettir. Adil olmayı prensip yapmış medeniyetler uzun  ömürlü olurlar. Kendi heva ve hevesine göre adâlet anlayışı benimseyip insanlara zulüm yapanlar çok uzun ömürlü olmadıkları gibi hem dünyada hem ukbada durumları berbat oluverir. Bunu Kuran-ı Kerim “Hasirûn” yani “Onlar hüsrandadır”  kelimesi ile açıklamaktadır.

Şahsı seversiniz sevmezsiniz seçimle işbaşına gelmiş Mursi’ye yukarıda bahsettiğim vechile adâleti çiğneyen cuntacı zihniyet idam kararı vermişti. Şahıs bir süre sonra yani idam kararın uygulanamadan kalp krizi geçirmiş ve ölmüştü. Bir yer ki orada zulme uğramışsanız hakkınızı arayacağınız kadı (Hakim/Adâlet)  annenizi öpen kişiyse vah o ülkenin haline…

Daha önceki yazılarımda adalet ve korunması farz olan 5 şeyle ilgili (Can-Akıl-Mal-Namus- Nesil) çok makale kaleme aldım. Şimdi ayrıntıya girmek istemiyorum. Sadece durumu resmetmesi açısından gerçeği ve vaziyeti çok harika tecessüm ettiren tarihten bir hikâye ile yazımı bitiriyorum.

Osmanlı döneminde, yolsuzlukları ile ünlü Karakuşi adında bir kadı (Hakim) varmış. Bir gün Karakuşi Kadı, bir fırının önünden geçerken, burnuna güzel bir koku gelmiş. Vitrinde güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek duruyor. Karakuşi Kadı, fırıncıya “Ben bunu aldım” demiş. Kadıya itiraz edilir mi? Fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş.

Az sonra ördeğin sahibi gelmiş: “Hani bizim ördek?” diye sormuş. Fırıncı boynunu büküp 'Uçtu' deyince, iş kavgaya dönüşmüş. Kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim (Hristiyan) müşterinin gözünü çıkarmış; korkusundan kaçmaya başlamış. 

Gayrimüslim vatandaş da peşinde koşuyor. Duvardan atlarken, öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmez mi! Kadın oracıkta düşük yapmış; Yani çocuğunu düşürmüş, kocası da fırıncının peşine düşmüş.  Kaçarken fırıncının çarpıp devirdiği Yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış... Sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler, hepsini yakalayarak Karakuşi Kadı'nın karşısına çıkarmışlar.

Ördeğin sahibi, 'Bu adam ördeğimi hiç etti' diye şikâyet etmiş.

Kadı, fırıncıya sormuş: 'Ne yaptın bu adamın ördeğini?' 

Fırıncı 'Uçtu' demiş. 

Kadı, kara kaplı defterini açmış: 'Ördeğin karşısında tayyar yazılı. Tayyar 'Uçar' anlamına gelir. 

O halde ördeğin uçması suç değil' diyerek fırıncının beraatına karar vermiş.

Gözü çıkan gayrimüslim vatandaşın şikâyetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş: “Her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o Müslüman'ın tek gözü çıkarıla...”

Karakuşi Kadı, “Şimdi fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak” Biz de onun tek gözünü çıkaracağız.” Demiş. Tabii gayrimüslim kalan gözünün de gitme korkusundan şikâyetinden hemen vazgeçmiş. 

Kadı, çocuğunu kaybeden kadının kocasına da,  “Karını vereceksin, bu adam (fırıncı) yerine yeni çocuk koyacak.' diye hüküm kesmiş. Hal böyle olunca adam da, şikâyetini anında geri almış.

Kadı Yahudi'ye sormuş: 'Senin şikâyetin ne? 

Yahudi ellerini açmış; “Ne diyeyim kadı efendi” demiş, 'Adaletinle bin yaşa sen, e mi!' 

Büyük bir filozof demiş ki:

“Adâleti ve Ahlak kurallarını çiğnerseniz, bunlar intikamını almadan ölmezsiniz”

Mezarınıza da şu satırları yazarlar…

“Ne Kendi Etti Rahat, Ne Halka Verdi Huzur

Yıkıldı Gitti Cihandan, Dayansın Ehli Kubur

Onun için Adnan Zeki derki; Hangi mevkide olursanız olun adâletten şaşmayın ahlâk kurallarını iğfal etmeyin… Buna uyarsanız Allah ömrünüzü yümünlü eyler…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.