Naim ÖZGÜNER 02.11.2013
1-ARAFAT-Arafat arif olma tanıma tanınma, güzel kokular manasına gelir. Hacda Arafat vakfesinden sonra günahlardan arınmış olmak hasebiyle güzel koku oluşmasındandır. Haccın en önemli rükünlerdendir. Bakara Suresi 197-198 inc ayetlerinde anlatılır. Haret-i Adem ve Hazret-i Havva Arafat ta Cebel-i Rahme de buluşup tanıştılar. Hazreti İbrahim Cebrail a.s. eşliğinde hac usullerini burada, Arafat ta öğrendi. Hacılar günahlarından ancak bura da temizlenebiliyorlar. Peygamberimizin Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi mahiyetinde olan Veda Hutbesinin okunduğu yerdir Arafat.Peygamberimiz, şimdi yerleri bilinmeyen bu dağın tepesinde Neb’a ve Nübey’ kaylıkları arasında bulunan Nabit tepesinde vakfeye durmuştur. Mekke’ye 25 km, Taif yolu üzerinde, 13.680 m2 alanı vardır. Hadis: “Hac Arafat tır.”Arafat ta vakfeye durmayanın haccı tamam olmaz. Neden Arafat dendi? *Adem ve Havva burada buluşup tanıştıkları için; *Cebrail as İbrahim as a Hac mena sikini öğretince: “Arrefte? Anladın mı? Öğrendin mi?” diye sordu. *Hacılar vakfeye durup, günahlarını itiraf edip tevbe ettiklerinden denmiştir. Pey gamberimiz bütün ümmetine topluca Arafat ta seslenmiştir. Dinin kemale erdiği gün Arafat ta olmuştur.(Maide 3) Veda hutbesi Cuma günü Arafat ta okundu. Peygamberimiz veda hutbesini Kasva adlı devesinin üzerinde Ara fat vadisinin ortasında okudu. Arefe günü öğlenle ikindi namazı Arafat ta öğlende kılınır. Kuds-i Hadis: Allah meleklerine Arafat ta ki hacıları gösterir, iftihar eder: “Kullarıma bakınız, saçları dağınık, toz toprak içinde bana gel diler” buyurarak Arafat ın rahmete vesile olacağını buyurmaktadır.
2-AKABE MESCİDİ: Mina da Cemre-i Kübra (büyük şeytan) dan sonra Mekke tarafına giderken az ileride sağda bulunan mescittir. Akabe ve ya Biat mescidi de denir.Hac mevsiminde Medine den gelen Müslümanlarla Peygamberimizin buluşarak Ona biat ettikleri yerdir. Peygamberimiz bir hac zamanı Yesribten gelen Haczrec kabilesine mensup altı kişiye İslamı tebliğ etti. Onlar son peygamberin Yahudilerden geleceğini duymuşlardı. Sonra Müslüman oldular. Bir sene sonra Medine den on iki kişi Peygamberi mize burada biat ettiler. Buna “birinci akabe biatı” denildi. Kuran öğrenme leri için de Mus’ab bin Umeyri görevlendirdi ve Medine ye gitti. Ertesi yıl ikisi kadın yetmiş dört kişi Peygamberimizle Akabede buluştular. Biat etti ler. Bu biatta Allah resulünün her türlü şeylerini ve tehlikelerden koruya caklarına dair söz verdiler. Medine ye çağırdılar. Bu şekilde de hicretin yolu açılmış oluyordu. Akabe bu büyük hicretin başlayacağının ön hazırlık aşama sı olmuş oluyordu.
3-CEBEL-İ RAHME: Arafat vadisinin doğusundadır. Mekke nin 21 km doğusunda yer alır. 70m yüksekliğinde bir tepedir. Adem a.s. yer yüzüne inişinin yüzüncü senesinde Kabenin inşasını tamamladıktan sonra Havva validemizle buluştuğu yerdir. Peygamberimiz Arefe günü öğle ve ikindiyi Mescid-i Nemire de kılmıştır. Peygamberimiz dağcığın eteğinde, Mescid-i Sahratın bulunduğu arsaya geldi, yönünü kıbleye arkasını da rahmet dağına verip Arafat vakfesini yapmıştır. Beyaz sütunun dini hiçbir niteliği yoktur. Osmanlılardan kalan eserler yok edilmiş, en son sebillerden kalan bir çeşme 2005 yılında kaldırılmıştır.
4-CEBEL-İ İBRAHİM: Taiftedir. Hz. İbrahim dört kuşu kesip parçalar ha line getirdikten sonra, dağlara dağıtır. Sonra kuşları çağırınca geldiler. Bu mucizenin yaşandığı dağdır. (Bakara 260 –A’raf 171 – Hud 43 – Haşir 21 ayetlerinde anlatılır.)
5-SEVR (Hicret dağı) CENNETİ -Peygamberimiz Hz. Ebu Bekir le beraber hicret ederken bu mağaraya girerek üç gece kaldılar. Hz. Ebu Bekirin oğlu Hazret-i Abdullah, gündüzleri müşriklerin arasında dolaşır, duyduğu bilgile ri de geceleri gelir aktarırdı. Kölesi Amr İbni Füheyre civarda koyunlarını otlatıp ayak izlerini kaybettiriyor ve onlara süt sağlıyor du. Mağarada üç mu cize gerçekleşmiştir. Hz. Ebu Bekirin ayağını yılan sokmuş, Resulüllah Efen dimiz mübarek tükürüğünü sürdüğünde şifa bul muştur. İkincisi onlar içeri girdiklerinde Allahın izniyle mağaranın önüne örümcekler ağ kurudular. Üçüncüsü güvercinler mağaranın önüne yuva yapıp sanki mağaraya uzun yıllardan beri kimse girmemiş gibi oldu. Mağara kapısına kadar gelen müş rikler, başlarında Umeyye Bin Halef olmak üzere hepsi girmeden geri döndü ler. Mescid-i Harama 6 km uzaklıkta Yemen-Arafat yolu üzerindedir. Tepe ye bir saatte çıkılabilir. Sevr mağarası Sevr dağının tam tepesinde bulun maktadır. Tepede bir çok mağara vardır. Peygamberimizi burayı tercih et miştir. Sevr dağı mağrur duruşuyla düşmana tavır koyması, Sevr mağarası ise rüku halinde tevazuyu simgelemektedir. Hicretin yapıldığı dağdır. Hira (Nur) dağından büyüktür. Adını Sevr b. Abdimenaf’ ın isminden almıştır. Peygamberimiz hicrette bu mağarada iken Rae (uşer) adında ki bir bitki Allahın izni ile hemen büyüyüp Peygamberimizin mağarasının önüne siper oldu. Kur’ anda bu mağara zikredilmektedir. (Tevbe 9/40-Hz.Ebu Bekir in korkusu) Peygamberimiz herkes öğlen uykusundayken Hz. Ebu Bekire ge lip hicret emrini söyler, hazırlıklar yapılır ve hemen öğleden sonra Sevr dağına çıkarlar.
6-HUNEYN- Mekke – Taif yolu üzerinde Vadia’ dadır. Sebuha adlı köye iki kilometre kala, sağlı sollu mağaralardan meydana gelen bir vadidir. Huneyn savaşı hicri 8. yılda oldu. Peygamberimizin azılı düşmanı Havazin kabilesi savaşı başlattı. Savaşta, Mekkeli yeni Müslüman olmuş 2 bin kadar Müslü man arasında parçalanmalar bölünmeler yaşandı. Peygamberimiz Bedirde yaptığı gibi bir avuç kum alarak düşmana savurmuş, “yüzleri kararsın” diye rek düşmanı hezimete uğratmıştır. Bu savaşta beş sahabe şehit düştü. Tev be süresi 25-26 ayetlerde, Allahın bir çok savaşlarda mü’minlere yardım et tiğini, Huneyn gününde de bu yardımı yaptığını beyan eder.
7-ALTIN OLUK- Kabenin Kuzey batı duvarındadır. Kabenin tavanında biriken suların hicre akması için yapılmıştır. Emevi Halifesi I. Velidin emriy le Mekke valisi Halid b. Abdullah tarafından altınla kaplattırılmış, bundan sonra da bu oluk “Altın Oluk” ismiyle anılmaya başlanmıştır. 1630 yılında meydana gelen büyük selin enkazında bulunmuş, Sultan Dördüncü Murad zamanında tekrar altınla kaplattırılmıştır.Sultan Abdülmecid Han, eskiyen bu oluğun yenisini göndermiş, bu olukta 1997 deki tamiratta yenilenmiştir.
8-MAKAM-I İBRAHİM- Hz. İbrahim Kabe yi yaparken iskele olarak kul landığı taşta, mucize olarak kalan ayak izidir. Bugün bu izleri mucize eseri olarak görebilmekteyiz. Bu mübarek taşın kalınlığı 20 cm, kenar uzunlukla rından biri 38, diğerleri 36 şar cm dir. Peygamberimiz veda haccında Kabe yi tavaf ettikten sonra Makam-ı İbrahim’i arkasına alarak Kabe ye doğru iki rekat namaz kılmıştır. Ayak izinin, Peygamber Efendimizin ayak izine benzediğini Ahmet b. Hanbel tarafından rivayet edilmektedir. Kur’an da apaçık bir nişane olduğunu bahseder. (Al-i İmran 97) Nuzül sebebi: Peygam berimiz Hz. Ömer in elini tutarak Makam-ı İbrahime geldiklerinde Ömer: “Bu babanız İbrahimin namazgahı mı?” diye sordu. Resülüllah : “Evet” dedi. Hz. Ömer: “Onu siz niçin namazgah edinmiyorsunuz?” diye sordu. Sonra Allah: “Siz de Makam-ı İbrahim den bir namazgah edinin” diye ayeti inzal buyurdu.(Bakara; 125). Mümkün olursa tavaf namazını Makam-ı İbrahim de kılmak müstehaptır. Abdulah b. Ömer r.a: “Namaz kılınan yerlerin hayır lısı Makam-ı İbrahimin arkası ve imamların sağ tarafıdır” buyurmuştur.
9-MEKKE-Araştırmalara göre dünyanın merkezidir. İslam alimleri harita larını Mekkeyi dünyanın merkezi olacak şekilde çizmişlerdir. Hz. İbrahim Mekke için dua ederken Emin şehir olmasını diledi. (Bakara 126 – İbrahim 35) Medine de Peygamber Efendimizin duasıyla kutsal şehir olmuştur. Her ikisi de Harem bölgesi tayin edilmiştir. Mekke-i Mükerreme, Kabe nin, iba detlere bire yüz bin sevap verildiği mescid-i haramın bulunduğu, Peygam berimizin doğduğu, kendisine peygamberlik verildiği, Kur’an-ı Kerim ayet lerinin bir çoğunun nazil olduğu, islamın beş şartından biri olan Hac vazifesi nin yerine getirildiği, bir çok peygamberlerin vefatlarında defnedildiği, ilk in san ve ilk peygamber olan Hz. Adem ile Hz. Havva validemizin dünyaya indi rildiklerinde buluştuğu mübarek bir şehirdir. Denizden yüksekliği 280 m dir. Şehir hayatı için elverişli iklim olmamasına rağmen, iskanı zor bir vadi üzerinde yer almasına rağmen, yerleşim olarak seçilip iskan olarak belirle yici en önemli unsur, Kabe’dir. Mekke şerefini Kabe’ den almaktadır.Mekke bizzat Hz. Allah tarafından harem kılınmıştır. Habeş krallığına bağlı Yemen valisi Ebrehe el-Eşrem, Kabeyi ziyarete engel olmak için San’ada bir kilise yaptırır, ki Kabe ye teveccühü kırmış olsun. Ama emeline ulaşamayınca Kabe yi yıkmaya karar verir ve büyük bir ordu hazırlayarak Mekke yakının da ki Muğammes vadisine konaklar. Bu arada küçük bir müfreze gönderir ve etraftaki develeri toplayıp ordugaha getirirler. Develerin arasında Kurey şin reisi, Peygamberimizin dedesi Abdülmuttalibin 200 devesi de vardır. Ebrehe Abdulmuttalibe bir elçi gönderir, savaşmaya gelmedikleri, sadece Kabeyi yıkmaya geldiklerini, kendilerine engel olunması halinde savaşacak larını bildirir. Abdulmuttalip ordugaha gelir, develerini ister. Kabe ile ilgili olarak bir istekte bulunmaz. Buna şaşıran Ebrehe ye: “Kabe nin sahibi var, onu O koruyacaktır, ben develerimi istiyorum” der. Ertesi gün Ebrehenin ordusu harekete geçer. Ordunun önündeki fil, Mekkeye doğru yön verildiği nde gitmiyor, yerinden kımıldatılamıyor, san’a tarafına çevrildiğinde koşa koşa gidiyordu. Bu kargaşada ordu daha doğru dürüst hareket edemeden Mina ile Müzdelife arasında kalan Muhassir vadisinde askerler üzerine Allah ebabil kuşlarını göndererek taş yağdırdı. Ebreheyle beraber kurtulabi len bazı askerler Yemene dönmek mecburiyetinde kaldılar. Bu hadiseye İslam tarihinde Fil vakası denir. Peygamberimiz Fil vakasından 50-55 gün sonra dünyayı teşrif buyurdular. Peygamberimiz 25 yaşında Hz. Hatice validemizle evlendi. Hz. İbrahim dışındaki çocukları Mekke de dünyaya gel di. İlk vahiy 610 yılı Ramazan ayında Mekke de geldi.
10-HİCR-İ İSMAİL- Kabe’nin yanındadır. Altınoluğun tam altına denk gelen yerdir. Hz. İsmail 130 yaşında vefat ettiği zaman Hicr’ e defnedildi.Du varla çevrili yarım daireye HATİM denilir. Hz. İbrahim le Hz. İsmail Kabe yi imar ederken Hatim Kabe ye dahildi. Ekonomik nedenlerle kabe tekrar yapılırken bu bölge dışarıda kaldı. Hz. İsmail ile Hz. Hacer in Hatime defne dildiği rivayet edilir. Hz. İsmail yirmi yaşında iken annesi vefat etti ve bura ya defnedildi. Hicr duaların kabul edildiği makbul yer olarak kabul edilir. Fa zileti Kabe ye dahil olmasındandır. Hicr de namaz kılan, Kabe de namaz kıl mış gibidir. Peygamberimiz Hz. Zeyd i (Zeyd b. Harise-kölesi) yanına alarak Hicr e çıktı ve: “Şahit olun ki Zeyd benim oğlumdur. O bana mirasçı, ben de ona mirasçıyım” demişti. Ahzap 33. ayeti, hakkında nazil oldu.
11-KABE- Hz. Adem yaratılmadan önce melekler tarafından bina edildiği rivayet edilir. Muhtemelen M.Ö. 1824 yıllarında Hz.İbrahim tarafından oğlu İsmail ile birlikte temeli bulunan duvarları üzerine yeniden inşa edilmiştir. Peygamberimiz (605 yılında) 35 yaşında iken Kabe tekrar inşa edildi. Ve Peygamberimiz, amcası Hz. Abbas ile beraber bizzat bedenen çalışmıştır. Muhtemelen Hz. İbrahim den 2489 sene sonra meydana geldi. Hacerü’l Es ved Peygamberimizin hakemliğinde (Yaşı 34-35) bu günkü yerine konulur. Muaviye nin oğlu Yezid-i leim tarafından yıkılan Kabe, Abdullah bin Zübeyr tarafından Hicr-i İsmail tespit edilerek temelleri üzerine bina edildi. Kabe bugün 1,5 genişliğinde temellerin üzerindedir. Yüksekliği 15m, dıştan dışa 10.7x12m dir. Yerden yüksekliği 1,5 m dir. Duvarlar 1.25 cm kalınlığında dır. Hacerü’l Esved Kabe nin doğu yönünü gösterir ve tavaf başlangıcıdır. Hacerü’l Esved ile Kabe kapısının arasına mültezem denir. Beytin hepsi kıbledir. Bu yönlerin en faziletlisi ise Rükn-ü Yemanidir. Önceleri iki kapısı vardı. Biri şimdi ki kapı, diğeri de Rükn-i Yemaninin köşesinde, Mültezemin karşısına tekabül eden yerdi. Buraya müstecar denir. O kapı daha sonra ları kapatıldı. Her iki kapının eşiği aşağıdaydı. Ömer Faik Efendi, Mekke de ki dağların tepelerinin secde eder gibi Kabe ye meyilli durduklarını, bu man zaranın Sebir dağının zirvesinden bakılınca görülebileceğini beyan etmekte dir. Bunların içinde Kabe ye rüku eder gibi eğilenlerin en belirgini Sebir ile Hira dır. (Kuranı Kerim atlası s 333) Sebir dağı, İsmail as kurban edilmesi için yatırıldığı ve kurbanlık koçun geldiği ve ayetin nazil olduğu dağdır. Kabe kıble olmadan önce Peygamber Efendimiz Mescid-i Aksa ya doğru namazla rını kılarken, Rükn-ü Yemani ile Hacerü-l Esved arasına durup Kabeyi kar şısına alıyordu. Kabe bir kez semadan inzal oldu. Üç dönem önemli inşası vardır. İlk Kabe Cennetten getirilen adına Beytü-l Ma’mur denilen Kabe büyüklüğünde bir yakut Allah gönderdi. Cebrail a.s. da Hz. Adem e Hac menasiklerini öğretti. Beytü-l Ma’mur, gök yüzünde ki Kabedir ve melekler tavaf ederler. Sidretü-l Münteha dadır. Peygamberimiz miraçta Beytü-l ma muru görür, şöyle tarif eder: “Kızıl yakuttan bir evdir. İki kapısı vardır. Min beri ve minaresi vardır. Melekler: “Lebbeyk” diye tavaf ederler. Harem-i Şerifteki Beytü-l Mamur, sonradan göğe kaldırıldı. Hazret-i Adem, Beytü-l Mamur göğe kaldırıldıktan sonra meleklerin yardımıyla aynı yere Kabeyi inşa etti. Nuh tufanında Kabe tamamen yıkıldı ve yeri kayboldu. Kabe nin ikinci inşası Allah tarafından İbrahim as İsmail le beraber yaptı. Yerlerini Cebrail as gösterdi. Kabe nin inşası bitince Allah İbrahim as a “insanlara ses len de bu evi ziyarete gelerek şereflensinler” dedi. İbrahim as, doğu-batı-ku zey-güneye dönerek bütün insanlara ve ruhlarına seslendi. Kabe ye gelip zi yaret edecek olanların ruhları, bu çağrıya “Lebbeyk” diyerek cevap verdi ler. Kabe İbrahim as dan sonra ara sıra küçük tamirler görse de, asliyetini devam ettirerek Peygamberimizin zamanına kadar geldi. Peygamberimiz 35 yaşında iken, Kabe nin duvarları yangında yandı, sel oldu, dayanamadı yıkıldı, herkes inşası için çalıştı. Peygamberimiz de taş taşımaktan omuzu incindi. Kabe nin inşasında Peygamberimiz sav İbrahim as zamanında ki gibi istiyordu. Yani iki kapılı, eşiği aşağıda. Abdullah bin Zübeyr Mekke de halife olunca Peygamberimizin istediği gibi yaptırdı. Ama Hacca-ı Zalim (Şam valisi), Ebu Kubeys dağında mancınıkla Abdullah bin Zübeyri şehit etti. Kabe yi Kureyş temellerine göre (eski hali) yaptırdı. Kabe nin Batı kapı sını kapattı. Hadis-i Şerif: “Ref’ olunmadan (kaldırılmadan) önce Kabeyi çok ça tavaf edin. Çünkü Kabe iki defa yıkıldı, üçüncüsünde ref’ olunacaktır.” Kabenin mimari bir özelliği yoktur. Renksiz, desensiz, penceresi yok, içi boş, odaları olmayan bir ev. Hz. İbrahim Kabe yi M.Ö. 1500 tarihler civarında bina etti. Kabe nin anahtarı ve Makam-ı İbrahim in anahtarı eş-Şeybi ailesi nin elindedir. Pegamber Efendimizin izni ve rızasıyla anahtarların eş-Şeybi ailesine verilmesini ve onlarda kalmasını söylüyor. Hadis: “Kabe nin anahta rını eş- Şeybi ailesinden ancak zalimler alır.” Bu hadis üzerine o günden beri Kabe nin anahtarı onların elinde bulunuyor. Eş-Şeybi, Kureyş kabilesinden Abdulaziz el- eş- Şeybi oluyor. 10 Kasım 2010 da vefat edince, Kabenin anahtarı kardeşi Abdulkadir eş- Şebi ye teslim edildi. Onların izni olmadan Kabenin kapısı açılamıyor. Müslüman olan yabancı devlet adamlarının Mekke ye Kabe yi ziyaret için geldiklerinde, bir de temizlik için yılda iki kez açılıyor. Kabe ye çok saldırılar ve ziyaretler olacaktır. Mahşerde her kes niyetine göre diriltilecektir. Kabe harem bölgesi olup cahil Arap bile babası nın katilini görse, ona orada dokunamazdı. Ebabil kuşları müşrikleri mahve dince Kabe nin kutsallığı arttı. Kabe ye ilk putu koyan Ebu Sümamedir. Her kesin evinde kendi özel putu vardı. Kabe beytü-l mamura kadar, yerin de yerin altına kadar Kabe ve kıble hükmündedir. Beyt-i Mamur cennetten getirilir. Bugünkü Kabe’nin yerine konulur. Adem a.s. ve nesli, Nuh a.s. tufa nına kadar beyt-i mamuru tavaf ederler. Nuh tufanında kaybolmaması için Allah onu ref’ eder. Cennetten yeryüzüne hatıra olarak hacerü-l Esvedi bırakır.
12-KABE’ NİN İÇİ- Tabanı mermer döşelidir. Duvarlar iki metre yüksekli ğe kadar mermer kaplıdır. Orta yerinde üç ağaç direk vardır. Bunlar Abdul lah b. Zübeyr zamanından kalmadır. Seccade şeklinde ki mermerin olduğu yer, Peygamberimizin namaz kıldığına işaret edilmiştir. Dama çıkılan bir merdiven vardır. Kuzey köşesinde (Rükn-ü Iraki) Kabe nin içine girildiğin de hemen sağ tarafta ki köşe (Hatim tarafı) dir. İçten duvarlar ve tavan, at lastan yapılmış perdelerle örtülüdür. Cahiliye dönemi dahil, haftanın belirli günlerinde Kabe nin içi ziyaret edilirdi. Günümüzde bu tamamen yasaklan dı. Suudi yetkililerin iznine bağlı olarak belirli zamanlarda açılmaktadır.
13-KA’BE İÇİN YÜRÜTÜLEN HİZMETLER- Sidane. Kabe ye nezaret, anahtarların muhafazası ve kapıcılığı. Hicabe. Kabe örtüsü ile ilgili vazife. Sikaye. Hacılara su verme vazifesi. Rifade. Hacılara yemek verme vazifesi
14-KABENİN ÖRTÜSÜ- Rivayet, ilk defa Hz. İsmail in örttüğüdür. Yemen den Es’ad el-Himyer’ in de örttüğü söylenir. Peygamber Efendimiz Kabe yi örtü ile örtmüştür. Örtü, üstten saçağa demir halkalarla, alttan şazervan de nilen yere sarı halkalarla sabitleştirilir. 14 muzunluğunda, 0.95cm enliğinde, 48 parçadan meydana gelir. Toplam yüzölçümü 638.4 m2 dir. Üzerinde Kur’an ayetleri ve dualar vardır. Bugün Kabe nin örtüsü Mekke de fabrika da dokunuyor. Fabrika yılda üç ay çalışıyor. 70 işçi çalışmaktadır.
15-HATİM- Boyu 21.57 cm dir. İç uzunluğu 8.88 cm. dir. Hatim duvarının kalınlığı 1.32 cm dir. Yerden yüksekliği 1.32 cm dir. Hatim Kabe nin içinden sayılır. İnşa edilirken ekonomik nedenlerden dolayı hatim dışarıda bırakıl mıştır. Bir çok Peygamberlerin burada defnedildiği rivayet edilir. İsmail a.s. ile Hacer validemizin kabirlerinin burada olduğu rivayet olunur. Kabe nin içinden sayıldığından dualar makbul görür. 605 yılında Kabe nin yeniden inşası sırasında Mekkeliler, Hz. İbrahimin temelleri üzerine yapılacak inşa atı tamamlamaya yetmeyeceğini anlayınca, Kabe nin daha küçük tutulma sına karar verdiler. Kalan malzemeyi de geride bırakılan temellerin etrafını duvarla örerek, hatim denilen yer Kabe nin dışında bırakıldı. Ama Kabe den oldu bilinsin diye taş duvarla yükseltildi. Hz. Aişe validemiz buyurdu ki: “Kabe nin içine girmeyi, orada namaz kılmayı arzu ederdim. Resulüllah bir gün elimden tuttu, hatimin içine soktu ve buyurdu ki: “Kabe ye girmek iste diğin zaman Hatime gir, orada namaz kıl, çünkü Hatim, Beytullahtan bir par çadır.”
16-MÜLTEZEM- Hacerü-l Esved ile Kabe kapısının arasında ki yerdir. Hadis: “İhtiyaç sahibi, sıkıntı ve ya gam sahibi her kim onun önünde Allaha dua ederse kabul edilir.” Yerden 2 m yüksekliktedir. Altın kaplamalıdır. Uzunluğu da 2 m dir. Yaklaşık 1.8 x 3.5 m ebadında bir kapısı vardır. Mülte zem iltizamdan gelir. Sıkı sıkı yapışmak manasına gelir.
17-HACERÜ-L ESVED- İbn-i İshak: “Hacerü-l Esved cennet taşlarından dır. Pamuktan daha beyaz olarak indirildi. İnsanoğlunun günahları sebebiy le karardı. Eğer kararmasaydı dilsiz, sağır ve kör ona gelip el sürenler şifa bulurdu.” rivayet etmektedir. İbrahim as. Kabeyi inşa ederken tavafa baş langıç köşesine gelince oğlu İsmaile şöyle dedi: “Ey İsmail.! İyi bir taş getir ki hacılara işaret olsun.” İsmail as. Ebu Kubeys dağına gitti. Dağdan şöyle bir ses duyar: “Cebrail as. Tufanda bana bir taş emanet etmişti. Gel onu al.” İsmail as. Gidip taşı buldu, aldı, getirdi, babası İbrahim as. a verdi. O da bu günkü yerine koydu. Nuh tufanından sonra Kabe kaybolunca Hacerü-l Es ved taşını da Melekler, Ebu Kubeys dağına emanet bıraktılar. 18-19 cm kuturundadır. Doğu-Batıyı nurlandıracak kadar nurlu beyaz bir taştı. (Makam-ı İbrahimle beraber) Hacerü-l Esved cahiliyede de kutsaldı. Diğer putlarda ihtilaf çıkmazken, hacerü-l Esved için mukateleye kadar bile gidile biliyordu. Abdullah b.Abbas: “Cennetten geldiği için ehl-i dünya cennet ziy netine bakmasınlar diye siyaha boyalı kaldı.” demiştir. Hacerü-l Esved ve Rükn-ü Yemani köşesi Peygamberimiz tarafından öpüldü. Hadis: “Allah kı yamet günü hacerü-l evsedi iki gözü bir dili konuşan olduğu halde diriltecek, istilamda bulunanlara şahadette bulunacaktır.” Hacerü’l Esved, zaman za man sel ve yangın felaketlerinden dolayı parçalanmalar gördüğünden, Os manlı Sultanı Dördüncü murat Han, kurşun içerisine toplayıp, ona gümüş ten bir muhafaza yaptırmıştır.
18-RÜKN-Ü YEMANİ- Hacerü-l Esvedle Rüknü Yemani cennetten bir kö şedir. Orada yapılan duaları Allah kabul eder. İstilam edilir, öpülür. Peygam berimiz aynen yapmıştır. Rükn-ü Yemani yanında müvekkel bir melek, Allahın yeri göğü yarattığı günden beri durduğu, Rükn-ü Yemaninin yanın da yapılan dualara amin dediği rivayet olunur. Kabe’nin köşelerinden en fazi letlisi Rükn-ü Yemanidir.
19-MÜZDELİFE- Arafat ile Mina arasında yer alır. Toplam 933 hektar alandır. Harem sınırları içerisindedir. Kabe ye 13 km dir. İzdilaf tan yani yaklaşmak-toplanmak kelimesinden mütevellit hac mevsiminde Arafat tan inen hacıların toplanarak zikir, dua ve vakfe ile Allaha yaklaşmaları ya da bu yerin Allaha yaklaştıran bir yer olmasından Müzdelife denmiştir. Hz. Adem ile Hz. Havva validemizin Arafat tan sonra buluştuğu yerdir. Müzdelife Peygamber Efendimize üzerinde kul hakkı olanların da bağışlanacağına dair müjdenin verildiği bir yerdir. Meş’ari-l Haram (Bakara 197-198) Tefsirciler ittifakla bu ayetin burası olduğunu söylerler. Asıl Meşari-l Haram, Müzde life de ki Kuzeh dağının yanında yer almaktadır. Burada şimdilerde resmi bina yapılmıştır. Kuzeh dağının eteğinde akşam ve yatsı namazını beraber kıldıktan sonra Peygamberimiz istirahat buyurmuşlardır. Sabahleyin de burada vakfe yapmıştır. Akşam ile Yatsının yatsı namazında cem’ edildiği yerdir. Haccın vaciplerinden Müzdelife vakfesi burada yapılır. Müzdelife, hem insanların kaynaşmaları, hem de insanların Allah ile kaynaşmaları anlamına gelmektedir. Müzdelife nin Muhasır vadisinden başka her tarafı vakfedir. Şeytan taşlamak için taşlar Müzdelife de toplanır.(70 taş). Arafatla Mina arasında yer alan dar bir bölgedir. Bayram sabahı, fecirden güneş doğuncaya kadar burada vacip olan vakfe yerine getirilir. Sonra şeytan taşlamaya gidilir yani devam edilir.
20-EBU KUBEYS DAĞI- Bu isim Eyadi adında bir şahsa nispetle söylenir. Safa tepesinin üzerinde 420 m yükseklikte bir dağdır. Kabe nin doğusunda yer almaktadır. Hacerü-l Esved taşı bu dağda korunmuştur.(en tepede). Onun için bu dağa aynı zamanda Cebel-i Emin denilir. Peygamberimiz Şakk-ı Kamer mucizesini bu dağın üzerinde göstermiştir. Hz. İbrahim ilk olarak insanları Hacca bu dağın üzerinde çağırmıştır. Günümüzde tepenin üzerinde devlet konuk evi (kralın sarayı) vardır. Günümüzde istimlak edilerek üstü ne saraylar, Aziziye ve Mina ya bağlayan tüneller inşa edilmiştir. Şakk-ı Ka mer mucizesine atfen, yad etmek için mezkür yere namazgah yapılmış, Mes cid-i Şakkı Kamer ismi verilmiştir. Adem a.s. ilk ateş parçasını (Kabes) bu dağdan almıştır. Vefat edince bu dağa defnedilmiştir. Hz. Nuh tufanından Hz. İbrahim a.s. kadar Hacerü’l Esved taşı bu dağda korunmuştur. Melekler buraya getirip Ebu Kubeys dağına emanet etmişlerdir. Mekke nin fethinde Bilal-i Habeşi bu tepede ezan okumuştur. Rivayetlerde yeryüzünde ilk yara tılan dağdır. Ebu Talibin evi Ebu Kubeys dağının arkasında kalıyor. Hz. Adem ile oğlu Şit as, ın kabirleri bu dağın tepesinde (Mescid-i Hayf) ın yerin de olduğu rivayet edilir. Mekke de kıtlık yağmursuzluk olduğu zamanlarda Abdulmuttalip, 7-8 yaşında ki yeğeni Muhammedi omuzlarına alır, bu dağa çıkar, ellerini kaldırıp dua eder, “Bunun hürmetine ver” derdi. Şakır şakır yağmur yağardı. Peygamberimiz Taif ten üzgün bir şekilde Mekke ye döner ken Cebrail a.s. Allahın Selamını getirip söyledikten sonra Ebukubeys ve Ku aykıan dağlarını göstererek: “Ya Resulellah! Eğer istersen bu iki dağları onla rın üzerine yıkmamı Allah söyledi” dedi. Peygamberimiz: “Hayır, ben Allahın bu müşriklerin neslinden yalnız Ona kulluk eden ve kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayan kimseler çıkarmasını isterim” buyurmuştu.
21-DARÜ’L ERKAM- Genç sahabeden İbn Erkam ın evinin adıdır. Safa tepesine yakın bir yerdedir. Safaya yakın kapılardan birinin adı da Erkam dır. Asıl adı Erkam b. Ebü’l Erkam dır. Müslümanların sayısı kırka ulaşınca ya kadar bu ev İslama Davet Merkezi olarak kullanıldı. Peygamberimiz ge len ayetleri bu evde Müslümanlara okuyor, yeni gelenlere İslamiyeti anlatı yor, ama gizli tutulmasını da tembih ediyordu. Bir çok genç sahabe bu evde Müslüman oldu. Hz. Ömer, Habbap Bin Eret bunlardan bir kaçıdır. Safanın şark tarafından 36 m mesafede olup, halen elektrikli merdivenin başladığı yeri takip eden mekandır. Tarih boyunca ev bir çok defa tamir gördü. Üçüncü Murad tarafından 1591 de mescit olarak yenilendi. 1955 yılında ise Mescid-i Haramı genişletmek için yapılan çevre düzenlemesi sırasında yıkıla rak arsası Harem-i Şerife katılmıştır.
22-CEBEL-İ NUR (Nur Dağı-Hira)–HİRA MAĞARASI- İlk vahyin geldiği dağdır. Peygamberimizi vahiyle buluşturan dağdır. Mekan ise Hira mağara sıdır. Kabeye 5 km mesafede Mekke nin Kuzey doğusuna düşmek tedir. Ma ğara dağın kuzeyine bakan tarafta 20 m aşağısında yer almakta dır. Mağara nın uzunluğu 3 m, genişliği 1.30 cm, yüksekliği 2 m dir. Cebrail as. İlk bu da ğa indiği için, Cebel-i Nur adını aldı. Çevresinde ki dağlardan daha dik ve sarptır. Vahiy, bu dağın Kabe ye doğru olan yüzünde Kabe ye doğru rüku etmiş gibi duran eğik burnunda gelmiştir. Cebrail as. Peygamberimizin sad rını yarmayı bu dağda yapmıştır. Bu dağda ufak bir mescit yapıldı. Adı Mes cid-i Şakkı Sadr. Bu mescit daha sonra yıkılmıştır. Osmanlı dağın tepesine su sarnıcı yaptırmıştı. Nur dağına çıkanların su içme ihtiyaçlarını karşılasın lar diye. Bu da zamanla yıkıldı. Yakın zamana kadar su sarnıcının kalıntıları mevcuttu. Peygamberimize vahiy gelmeden önce 6 ay burada Hanif dini üze re amel etmiştir. (Yaşı 35. 5 yıl boyunca her yıl 1 ay 40 yaşına kadar 6 ay kaldı.) Hira dan inince evine gitmeden Kabe ye gidip tavaf ederdi. İlk vahiy burada Miladi 610 yılı Ramazan ayının 17 sinde, sabaha karşı, o zamana ka dar hiç görmediği Cebrail, kendi heybetiyle ufku tutmuş bir şekilde: “Ya Muhammed. Ben Cebrailim. Sen de Allahın Peygamberisin” dedikten sonra Alak suresinin ilk beş ayetini okudu. Şakk-ı Kamer mucizesinde ayın bir ya rısı Hiranın bir tarafında, diğer yarısı diğer tarafında görüldü. Kur’an ilk bu dağda inmeye başladığı için, Allah bu dağı bütün dağların efendisi yapmıştır.
23-HANDEME TEPESİ- Ebu Kubeys dağının arkasındadır. Ebu Kubeys dağından yüksektir. İbni Abbasın dediğine göre bu dağda 70 peygamber kabri bulunmaktadır.
24-MESCİD-İ CİN- Mescid-i Haramın kuzeyinde 2 km uzaklıktadır. Cenne tü-l Mualla kabristanını ziyaret edenler, gelip burada iki rekat Tehiyyetü-l Mescit namazı kılarlar. Mekke bekçilerinin gelip dinlendiği yer olmasından Mescid-i Hares, cinlerin gelip Peygamberimize iman etmelerin den Mescid-i Bey’a da denir. Peygamberimiz Abdullah b. Mesudu alarak bu mescidin ol duğu yere gelir, bir daire çizer, dairenin dışına çıkmamasını söyler. Cinler bu rada Peygamberimizi dinlerler, biat ederler ve Müslüman olurlar. Peygam berimiz Taiften hüzünlü bir şekilde döndüğü gece bu mes cidin yerinde ko nakladı, sabah namazını kıldı. Namazda okuduğu Kur’an-ı Kerimi cinlerden bir gurup gelip dinlediler. Hatta üst üste oluşturularak Peygamberimizi din lediler. Daha sonra cinlerden bir grup biat edip İslama girdiler. Bir rivayette Mardin Nusaybin den 7 cinin gelip iman etmiştir. Bura ya ilk mesciti, 1700 lü yıllarda Osmanlı mimarı İbrahim Ağa yapmıştır. Son olarak 1943 te yapılan mescit 2000 yılında yıkılarak yenilenmiştir.
25-CENNETÜ’L MUALLA-Mekke-i Mükerremenin tarihi kabristanıdır. Di ğer bir adı Hacun kabristanıdır. O zamanlarda iki dağ arasında bir vadiydi. Fazilet bakımından Medinede ki Cennetü’l Bakiden sonradır. Hazret-i Aişe nin ablası Hazret-i Esma burada medfundur. Hz. Hatice validemiz Ebu Tali bin vefatından 3 gün sonra, hicretten üç sene evvel 65 yaşında vefat etti. O zaman cenaze namazı farz kılınmamıştı. Peygamber Efendimiz Cennetü’ Mu allaya defnetti. (10 Nisan 620) Kanuni Sultan Süleyman Kabre bir türbe yaptırdı. 1926 da Suudi yönetimi diğer türbelerle birlikte bu türbeyi de yıktırdı.
26-SAFA TEPESİ- Sa’yin başlangıç yeridir. Mekke nin doğusunda, Ebu Ku beys dağının eteğinde, Merve tepesinden biraz daha yüksek, Kabe ye 130 m mesafededir. İbni Erkamın evi bu tepenin dışa bakan kısmındaydı. Tepe nin üzeri ve etrafı açıktı. Taş yığınıydı. Çıkılabiliyordu. Bu gün etrafı şeffaf malzemeyle çevrildi. Çıkılamamaktadır. Sa’y yapanlar hemen önünden dö nüyorlar. Küçük kayalıkların olduğu ve etrafı çevrili olan tepedir. Peygambe rimiz Mekke nin fethinde bütün kabileleri toplayıp safa tepesinde onlara hitap etti. Tebliğin genel merkeziydi. Ebu Süfyan ve karısı Hind, Mekke nin fethinden sonra Safa tepesinde Peygamberimizin yanına gelip Müslüman oluyorlar. Darü-l Erkam, safa tepesinin kenarında bir yerdedir.
27-MERVE TEPESİ- Sa’yin bitiş yeridir. Kabe ye 300 m mesafededir. Yük sekliği Safa tepesinden küçüktür. İki tepenin arasında ki uzaklık 350 m dir. Her iki tepe Kur’ an da şöyle geçmektedir: “Şüphesiz Safa ile Merve Allahın (Dininin) alametlerindendir. Artık her kim Kabeyi hacceder ve ya umre ya parsa, onların ikisini de tavaf etmesinde bir günah yoktur. Ve her kim gön lünden koparak bir hayır işlerse iyi bilsin ki Allah şükrün karşılığını veren ve her şeyi bilendir.” (Bakara Süresi, 158)
28-MES’A- Safa ile Merve arasında sa’yin yapıldığı mübarek mekandır. Safa ile Merve arasında sa’y eden kimse yetmiş köle azad etmenin ecir ve sevabına nail olur. Safa ile Merve cennet kapılarından iki rahmet kapısı olup, duaların kabul olunacağı mübarek mekanlardır.
29-MESCİD-İ AİŞE- İhramdan sonra sünnet olan iki rekat namazı burada bir ağacın altında kıldılar. Bu mescide Mescid-i Aişe denir. Medine tarafın dan harem hududu olan bölgeye Ten’im denir. Aynı zamanda Mikat yeridir. Umra yapmak için mikat yerlerin en yakınıdır. Harem-i Şerife 6 km mesafe dedir. Hz. Aişe veda haccında Peygamberimizle beraber haccetti. Mazereti sebebiyle umre yapamamıştı. Medine ye dönecekleri zaman Peygamber Efendimize: “Ya Resulullah. İnsanlar hac ve umre ile dönüyor, ben ise umre den mahrum oldum” dedi. Peygamberimiz onu kardeşi Abdurrahman Haz retleriyle beraber umre yapmak için Cebel-i Ten’ime gönderdi. Aişe valide miz burada ihrama girip iki rekat ihram namazını kıldılar. Bunun için bura da inşa edilen mescide Mescid-i Aişe denilmişir.
30-MESCİD-İ NEMİRE- Arafatta bulunan büyük camidir. Mescid-i İbra him de deniliyor. Arafat ta vakfe günü yani kurban bayramı Arefesi günü öğ len ve ikindi namazını öğlen vakti kılındığı cemaat-i kübranın oluşturulduğu vakittir. Hutbe de okunur. Mukaddes bir yerdir. Peygamberimiz veda hac cında burada çadır kurdu, namaz kıldırdı, hutbe okudu. Şimdi üç yüz binin kişinin içinde namaz kılabileceği bir cami yapılmıştır.
31-MİNA- Harem sınırları içindedir. Kan akıtmak demektir. Mescid-i Hara mın yaklaşık 7 km kuzeydoğusundadır. Peygamberimiz teşrik günlerinde burada gecelemiştir. Arafata giderken yevm-i tevriyede bir gün, şeytan taş lama günlerinde üç gece Mina da gecelemek sünnettir. Hz. İsmail in kurban edilmesi için getirildiği, fidye olarak koçun kesildiği, şeytan taşlamanın yapıl dığı yerdir.(Saffat Suresi 103-107) Müzdelife den gelirken küçük-orta-bü yük şeytan taşlamayla karşılaşıyorsun. Rivayetlerde Mina ana rahmi gibi dir. O dar olduğu halde Hacılar ona dolunca Allah onu genişletirmiş. Allahtan isteneceklerin burada istenmesi, Kurbanların kurbiyet kazandırmaları için bu ismin verilmesine sebep olmuştur. Rivayette Cebrail as. Hz. Adem den burada ayrılırken, bir isteği olup olmadığını sorar. O’ da “Cenneti isterim” der. Bu nedenle buraya isteklerin kabul edildiği manasında Muna denmiştir, Türkçede ise Mina diye telaffuz edilir. Mescid-i Hayf buradadır. Bu mescid de Peygamberimiz namız kılıp insanlara hitap etmiştir. Traş olup kurbanla rını kesmiştir. Hadiste: “Musa da dahil, Mescid-i Hayfta 70 Nebi Namaz kıl mıştır. 70 Nebinin kabri de bu mescittedir. Hz. İsmail in kurban yapılmak istendiği yer, veda hutbesinin bir bölümü, Kevser suresi, Mürselat suresi, İzacae Suresi Mina da nazil olmuştur. Muhassir bölgesi, filleriyle Kabeyi yık mak için gelen Ebrehe ordusunun, Ebabil kuşları tarafından hüsrana uğratıl dığı yerdir. Birinci ve ikinci Akabe biatları burada yapılmıştır.
32-HAREM SINIRLARININ KABEYE UZAKLIKLARI-Ten’ im- Mescid-i Aişe -7,5 km, Cirane 22 km, Urene vadisi (Arafata yakın) 22 km, Nahle ye mani 13 km, Edatü leben 16 km, Hudeybiye 22 km, Peygamberimiz 943 alem dikmiştir. Ancak 5 tanesi belirtilmiştir.
33-ZEMZEM- Hz. İbrahim as. Hz. Hacer ve oğlu İsmaili Mekke de Makam-ı İbrahime en yakın yere bıraktı. Geri dönüp Şama gitti. Hz. Hacer valide miz, safa ve Merve tepelerine 7 kez gidip geldi su bulabilir miyim diye. 7. kez safa tepesine geldiğinde bir ses duydu. Cebrail as. bu günkü zemzem kuyusunun yanında peydah oldu. Cebrail as. kanadını vurarak suyu çıkardı. Suyun çıkıp aktığını gören Hz. Hacer validemiz, ziyan olmasın diye Mısır dil iyle “Zem zem-dur dur” diye etrafını avuçlarıyla kum alarak çevirdi. Hadis: “Hz. Hacer çevirmeseydi zemzem akıp gidecekti ve ırmak olurdu.” Hz. Ha cer validemiz, İbrahim as. evinde hizmetçiydi. Eşi Sare validemizin evladı olmadığından, onun izni ile İbrahim as. Hacer validemizle nikahlandı. Zem zem Mescid-i Haramın içinde Hacerü’l Esved köşesine 14.5 m mesafede, 42 m derinliğinde ki Allahın Hz. Hacer validemize ve Oğlu İsmail a.s. ihsan etti ği mübarek bir sudur. Daha sonra ki dönemlerde Hz. İbrahim tarafından ka zılıp genişletilerek bir kuyu haline getirildi. Uzun bir süre sonra Cürhümlü ler ve Huzaalılar arasında meydana gelen savaşta kullanılamaz hale geldi ve yeri kayboldu. Cürhümlüler Mekke den çıkarıldı. Peygamber Efendimizin dedesi Abdulmuttalip hazretleri, rüyasında kendisine gösterilen yeri kaza rak zemzemi tekrar ortaya çıkardı. Bu gün tavaf alanının genişletilmesi için zemzem kuyusu kapatıldı ve safa tarafında ki Peygamber Efendimizin evi nin yakınlarında ki çeşmelere verildi. Hadis: “Zemzem suyu ne için içilirse ona şifadır.” Hadis: “Yeryüzü üzerinde ki suların en hayırlısı Zemzem suyu dur. Onda maddi ve manevi hastalıklara şifa vardır.” Tavafın ardından kılı nan namazdan sonra içmek müstehaptır. Zemzem içtikten sonra bolca şu dua yapılır: “Allahım! Senden faydalı ilim, bol rızık, her türlü dert ve hasta lıktan şifa dilerim.”
34-Mİ’RAC- Mirac hadisesi Peygamberimiz Ümm-ü Hanın evinde öğlen vakti istirahat ederken vuku buldu. Ümm-ü Hanın evi, Rükn-ü Yemani nin karşısına düşüyor. Revakların içindedir. Karşılıklı iki büyük duvar koyu kah verengi ile belirtilmiştir. Söz konusu evin yerine gelen sütuna Osmanlı Miraç sütunu demiştir.
35-CİDDE- Hz. Havva validemizin cennetten indirildiği yerdir. Hz. Adem Seylan adasına indirildi. 40 sene gözyaşı döktüler. Melek Cebrail a.s. refaka tinde bu günkü Arafattaki yere (arefe günü) getirildiler. Sonra Kabe nin ya nına gelerek oturmaya başladılar.
36-ECYAD- Peygamberimiz çocukken kendi koyunlarını güttüğü yerdi. Os manlı sonradan buraya kale yaptı ki Kabeyi görüp gözetlensin korunsun.
37-MESCİD- ŞECERE- Mescid-i Cin in karşısındadır. Ağaç mucizesinin ger çekleştiği yerdir. Hadise Cin mescidinin olduğu yerde gerçekleşiyor. <